Dünya Müslüman Âlimler Birliği 4. Dönem Toplantısına katılmak için İstanbula gelen, Irak Kürdistanının Duhok kentinde ikamet eden âlim Dr. Bahaddin Abdulmuğif Halifeyle Iraktaki Müslümanların durumunu görüştük. Halife, Iraktaki sıkıntıların azınlık grupların çokluğundan kaynaklandığını ve çözümün ancak Kuran ve Sünnetle gerçekleşebileceğini açıkladı.
Bize Irak ve özellikle Kürdistanın son durumundan bahseder misiniz?
Iraktaki durum çok karışık ve endişe vericidir. İstikrarlı değildir. Orada çeşitli gruplar birbirini öldürüyor ve birbirleriyle çatışıyorlar. Bir taraftan yönetim ve IŞİD, diğer taraftan Peşmergeler ve IŞİD birbiriyle savaşıyor. Her gün çeşitli yerlerde bombalar patlatılıyor. Bu öldürmeler ve çatışmalar sadece bir bölgeyle sınırlı değildir. Irakın genelinde yaşanıyor. Bunun için vatanını seven, dostlarına ve ailesine değer veren herkes endişe içerisinde yaşıyor. Irak Kürdistanında da durumlar farklı değildir. Peşmergelerle IŞİD çatışıyor. Musul ve civarında şiddetten kaçanların sayısı normal yerleşik durumda olanların sayısını geçti. Bunun için ciddi sıkıntılar yaşanıyor.
Hocam sizce Irakın bu sıkıntısı nasıl çözülebilir?
Bir Müslüman ve bir din âlimi olarak, Iraktaki sıkıntıların da ancak İslami bakışla çözülebileceğini düşünüyorum. Bu durumdan kurtulmak için Allah-u Teâlânın insanlara rehber olarak gönderdiği Kuran-ı Kerim ve açıklayıcısı Sünnete dönüldüğünde çözümün kendiliğinden gerçekleşeceğine inanıyorum. Şöyle ki, Irakta çok sayıda azınlık gruplar ve fırkalar bulunuyor. Bu grupların hiçbirini göz ardı etmeyip geniş bir şekilde ortak noktalar üzerinde anlaşmamız gerekir. İhtilaf etiğimiz noktalarda da birbirimize karşı müsamahalı olmalıyız. Yine halkımız arasında farklı düşüncelere ve farklı bakış açılarına tahammül etme kültürünü yaymalıyız. Her grubun kendine göre, ahlaki yapısı, bakış açısı ve meylettiği farklı özellikleri bulunuyor. Bundan dolayı ümmetin hepsini aynı düşünce ve bakış açısı üzerinde birleştirmemiz mümkün değildir. Birbirimizi idare etmemiz ve birbirimizi kabul etmemiz gerekir. Iraktaki sorun bundan ibarettir. Eğer birbirimize tahammül edersek, bu sıkıntılı durumdan çıkmış oluruz.
Saydığınız bu çözümler için Irak âlimleri ve yöneticileri herhangi bir adım atıyor mu? Bu doğrultuda insanları nasıl bilinçlendiriyorlar?
Iraktaki âlimler, Irakta bulunan sorunu çözmek için iki yol izliyorlar. Bunlardan biri ferdi, diğeri de cemaat yönünü ilgilendiriyor. Âlimler çalışmalarını dünya Âlimler Birliği, Irak Âlimleri Birliği, dini gruplar, Dini Âlimler Birliği ve Âlimler Bürosu gibi topluluklarla cemaat olarak hareket ediyor. Bu şekilde insanları bilinçlendiriyorlar. Halkı bu zor durumdan çıkarmak, onların endişelerini gidermek ve güveni tesis etmek istiyorlar. Grupların ihtilaflarına çözümler bulmaya çalışıyorlar. Yine İslami partiler de bu konuda çok büyük roller üstleniyor. Gruplar arasında aracı oluyor ve çeşitli girişimlerde bulunuyorlar. Bu şekilde sözlerini birleyip düşmanlıkları yok etmek istiyorlar. Aynı şekilde ferdi çalışmalar da bulunuyor. Bu çalışmaların başını da âlimler çekiyor. Toplum içerisinde kabul edilen, geniş rolü olan bazı âlimler de ellerinden geleni yapıp insanları bilinçlendiriyorlar. Bazı kuruluşlar da yaptıkları bilinçlendirmeler ve düzeltmelerle ellerinden geleni yapıyorlar.
Son olarak Iraklılara neler söylemek istersiniz?
Benim Müslümanlara son olarak söylemek istediğim, aralarında bulunan ihtilafları bir kenara itip ortak noktalarda birleşmeleridir. Aynı şekilde mezhepsel ihtilafları bir kenara bırakıp mezhepçilik yapmamalarını tavsiye ediyorum. Müslümanlar birleşsinler, tek kuvvet olsun ve İslam âlemini yeniden inşa etsinler. Hakları olan hürriyetlerini ellerine geçirmek için çalışmalarını sürdürmeliler. Aynı şekilde Kürdistanda bulunan halkımızdan da ortak noktalarda birleşmelerini ve tek saf haline gelmelerini tavsiye ederim. Kurmak istedikleri devletlerini sağlam ve sahih temeller üzerinde kurmalarını, mezhepçiliği ve farklılaşmayı bir kenara itip, sağlamlaşmalarını tavsiye ediyorum. Bu şekilde gelişir, ilerler ve korunabilirler; aksi durumda ihtilaflar onları paramparça edip, bir yere vardırmaz. (Mücahid Temel / Erkan Yavuz-İLKHA)