banner2
Öne Çıkanlar Sanlıurfa Haber Urfa Haberleri Urfa Balıklıgöl PTT 1. Lig Suriye

Erdoğan'dan Diyarbakır saldırısı ile ilgili flaş açıklamalar

Nükleer Güvenlik Zirvesi’ne katılmak üzere gittiği ABD’de temaslarını sürdüren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülkenin saygın düşünce kuruluşlarından biri olan Brookings Enstitüsü’nde “Küresel Sınamalar ve Türkiye’nin 2023 Hedefleri” konulu bir konferans verdi. Diyarbakır'daki saldırı Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının başında, Diyarbakır’da PKK'lilerin bu akşam polis servis aracına, bomba yüklü bir araçla düzenlediği saldırıya ilişkin açıklamalarda bulundu. Saldırıyı en şiddetli bir şekilde lanetlediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, saldırıda 7 Emniyet mensubunun hayatını kaybettiğini, 13 emniyet mensubu ile 14 sivil vatandaşın yaralandığını açıkladı. Hayatını kaybeden polislere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifa temennisinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayatını kaybeden polislerin ailelerine, yakınlarına başsağlığı dileklerini iletti. Bu saldırıların terörle mücadele azimlerini kesintiye uğratmayacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Terör örgütü köşeye sıkıştıkça, bu tür eylemlerle alçak ve kirli yüzünü de ifşa etmektedir. Milletimizin basireti ve desteği yanında güvenlik güçlerimizin kararlılığıyla inşallah terör belasını bu ülkenin önünde bir engel olmaktan çıkaracağız.” dedi. "Bizim buna tahammülümüz kalmamıştır" Çeşitli kılıflar altında himaye gören terörün, aldığı bu cesaretle Türkiye’yi ve vatandaşlarını hedef almayı sürdürdüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim buna tahammülümüz kalmamıştır. Bu saldırıların Avrupalı ülkeler başta olmak üzere, tüm dünyanın PKK terör örgütünün ve uzantılarının geçek yüzlerini görmelerine vesile olmasını diliyorum.” şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğer bu süreç, demokratikleşmeden uzaklaşma olarak görülüyorsa, ortada çok ciddi ve bizden kaynaklanmayan bir sorun var demektir.” diyerek “Kendi ülkelerine yönelik terör tehditleri karşısında, tüm hak ve özgürlükleri askıya alacak düzeyde sert önlemlere başvuranların, ülkemizdeki demokratik standartlarla ilgili söyleyecekleri bir şey olamaz. Türkiye, şu anda dünyanın en eli kanlı terör örgütlerinin ortak hedefi durumunda bulunan bir ülkedir. Buna rağmen, demokrasiden, özgürlüklerden, hukuk devletinden taviz vermeden mücadelemizi sürdürüyoruz. Maruz kaldığı yüksek birçok terör tehdidiyle mukayese edildiğinde, hak ve özgürlükler bakımından Türkiye’den daha ileri standartta bir ülke daha yoktur. Bu hakkın ülkemize ve milletimize teslim edilmesini özellikle bekliyoruz.” ifadelerine yer verdi. Konuşmasında Türkiye’nin öncelikli sorunları arasında ülkeyi tehdit eden terör eylemleri ile güney sınırlarında yaşanan insani kriz ve güvenlik sorunları olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu krizler karşısında bugüne kadar samimi ve fedakâr bir duruş sergilediklerini ve sergilemeye devam ettiklerini dile getirdi. “Türkiye, Suriye kaynaklı tehditlerin acısını en yakından ve en fazla hisseden ülke” 6 yıl içinde Suriye’ye öldürülen insan sayısının 500 bini bulduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlâ bu diktatörle ilgili tespit nedir biliyor musunuz? ‘Eğer Esed giderse onun yerine kim gelecek?’ Bu soruyu soracak kadar gerçekten ülkelerin yönetiminden bihaber olanlar var bu dünyada. Akdeniz’de ve Ege’de yaşananlar, derme çatma botlarla çıkılan ve hazin bir şekilde biten umut yolculukları, parçalanan aileler, kıyıya vuran masum bedenler hepimizin yüreğini yaralıyor. Aynı şekilde, DEAŞ’ın ve PKK’nın, hiçbir insani ve ahlaki sınır tanımadan gerçekleştirdiği eylemlerde parçalanan masum bedenler de tüm dünyanın yüreğini yaralamalıdır. Suriye’deki kaos sürdükçe, DAEŞ, PYD/YPG gibi terör örgütleri büyüyüp serpilecekler ve uluslararası toplumun başına bela olmaya devam edeceklerdir. Türkiye, Suriye kaynaklı tehditlerin acısını en yakından ve en fazla hisseden ülkedir. Millî güvenliğimizi sağlayabilmek için, bu ülkeye bir an önce istikrarın, barışın ve huzurun yeniden gelmesini temin etmek zorundayız.” "Ezidiler’in dramı PKK tarafından sömürülmektedir" Son dönemde PKK unsurları ve değişik isimler altındaki uzantılarının Irak-Suriye sınırındaki Sincar şehrinin bir kısmına yerleşmeye başladığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “PKK’nın DAEŞ’le mücadeleye katkı sunduğu propagandası maalesef alıcı bulmaktadır. Böyle bir durum yoktur; PKK’nın kendi ajandasını uygularken yaşadığı çatışmalar dışında DAEŞ’le en küçük bir mücadelesi söz konusu değildir, bunlar yalandır. Ezidiler’in dramı, PKK tarafından sömürülmektedir. Irak yönetiminin mezhep fanatizmine teslim olması, bölgedeki diğer unsurları adeta terör örgütlerinin kucağına itmektedir. Irak’ta DAEŞ’e karşı mücadelede tüm kesimlerin birlik ve beraberlik içinde hareket etmesinin sağlanabilmesi şarttır. Bu hususta, Iraklı dostlarımızı cesaretlendirmeye çalışıyoruz.” Doğu Avrupa bölgesinin, Avrasya’daki barış, istikrar ve güvenlik bakımından hayati önem taşıdığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgedeki ihtilafların, uluslararası hukuka ve hakkaniyete uygun şekilde çözüme kavuşturulmasının son derece önemli olduğunu vurguladı. Rusya İle İlişkiler Bu çerçevede, Ukrayna'daki krizin Minsk mutabakatları ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğü temelinde, Kırım Tatar halkının emniyet ve huzurunu da güvence altına alacak şekilde çözülmesini temenni ettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye- Rusya ilişkilerine ilişkin de şu yorumları yaptı: “Rusya ile ilişkilerimizde 24 Kasım 2015 tarihinde yaşanan uçak hadisesinden sonra maalesef sıkıntılı bir dönem yaşıyoruz. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bu ülkeyle ilişkilerimizi itinayla geliştirmiştik. Ancak ilişkilerimiz Rus yönetiminin son yıllarda izlediği politikalar yüzünden zaten yıpranmaya başlamıştı. Uçak hadisesinin ardından Moskova tarafından uygulamaya konan sert ve tepkisel uygulamalar ilişkilerimizi iyice sarsmış durumda. Biz bu hadisenin arkasından Rus tarafının anlam vermekte zorlandığımız aşırı tepkilerine rağmen, itidali elden bırakmadık. Türkiye ve Rusya aynı coğrafyada yüzyıllardır birbiriyle etkileşim içinde olmuş önemli ülkelerdir. Bölgede yaşanan sorunlar ülkelerimiz arasında iş birliğini zorunlu kılıyor. Rus muhataplarımızın bu gerçeği görmelerini, ilişkilerimizi bu bağlamda değerlendirmelerini bekliyoruz.” Cumhurbaşkanı Erdoğan Kıbrıs meselesine de değinerek, anavatan ve garantör ülke olarak, Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir çözüme ulaşılması yönünde Türkiye’nin kararlılığının sürdüğünü aktardı. Önceliklerinin, Kıbrıs Türk tarafının siyasi eşitliğini ve meşru haklarını teminat altına alacak şekilde, bu yıl içinde kapsamlı bir çözüme kavuşturulması olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mayıs ayında müzakerelerin yeniden başlayacak olmasıyla ortaya çıkan olumlu havanın sürmesini ve yakalanan fırsatın değerlendirilmesini arzu ettiklerini dile getirdi. “Kıbrıs Rum tarafı samimi karşılık verirse Ada’da çözüme ulaşmak mümkün” Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kıbrıs Türk tarafı çözüm yönündeki iradesini müteaddit defalar ortaya koymuştur. Kıbrıs Rum tarafınca da buna samimi bir şekilde karşılık verilmesi halinde Ada’da çözüme ulaşmak mümkün olabilecektir. Adada çözüm sağlandığında, enerji projelerinin gerçekleşmesi dâhil, bölgesel ölçekte şimdiye kadar değerlendirilememiş pek çok imkân harekete geçirilebilecektir. Geçtiğimiz yılın Ekim ayında açılışını yaptığımız KKTC Su Temini Projesi, taraflar arasında iş birliğinin tesisine yönelik olarak Türkiye’nin samimi yaklaşımını ifade ediyor. Ada’nın tamamının su ihtiyacının karşılanabileceği bu projeden, adil ve kalıcı çözümün ardından her iki halkın da yararlanabilmesini diliyoruz” Su projesine, ‘Barış Suyu’ ismini verdiğini ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası toplumdan beklentimiz, kapsamlı çözüm müzakerelerinin bir an önce sonuç vermesine yönelik çabaları samimi bir şekilde desteklemeleridir” ifadelerini kullandı. Türkiye-İsrail ilişkilerinin normalleşmesi İsrail-Filistin ihtilafını da konuşmasına taşıyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in işgali ve saldırıları altında yaşam mücadelesi veren Filistinlilerin çektiği acılara hiçbir zaman kayıtsız kalmadıklarını, bugün de aynı hassasiyetle onların yanında olduklarını bildirdi. Orta Doğu’da kalıcı barışın sağlanabilmesi için Filistin topraklarında 49 yıldır süren işgalin sona erdirilmesinin ve başkenti Doğu Kudüs olan egemen ve bağımsız bir Filistin Devleti’nin kurulmasının şart olduğunu sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Mavi Marmara gemisine düzenlenen saldırı sonrasında Türkiye-İsrail ilişkilerinin normalleşmesi için İsrail’den beklentilerimizi ifade etmiştim. Başbakan Netanyahu’nun 2013 yılında telefon ederek özür dilemesinin ardından sürece ilişkin görüşmeler başlatılmıştır. Burada gerçekten Sayın Obama’nın özel bir girişimi olmuş ve İsrail ziyaretinden kendileri telefonla aramak suretiyle de havaalanından kendileriyle görüşmüş ve bu özür beyanını dinlemiştik. Süreç bununla başladı. Ardından tazminat konusu ile ilgili süreç devam etti. Bu tazminat konusunda da herhangi bir sıkıntı olacağına ben ihtimal vermiyorum. 19 Mart günü İstanbul’da gerçekleşen bombalı saldırıda ülkemizi ziyaret etmekte olan 3 İsrailli turistin de hayatını kaybetmesinden duyduğumuz üzüntüyü İsrailli muhataplarımıza ilettik. Yaralılarla ilgili her türlü yardımın sağlanması için kurumlarımızı seferber ettik.” Cumhurbaşkanı Erdoğan, konu ile ilgili değerlendirmelerini, önümüzdeki dönemde Türkiye’nin İsrail’le ilişkilerinin, tüm sorun alanlarında olumlu ilerlemelerin sağlanmasını temin edecek şekilde gelişmesini beklediklerini belirterek tamamladı. (İLKHA)

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.