banner2
Öne Çıkanlar Sanlıurfa Haberleri Sanlıurfa Haber Cumhurbaşkan adayı Erdoğan Gaysan Mobilya Dumankaya

Çiftçiler Sorunları için meclis araştırması istedi

 Tarım ve çiftçiliğin ilk merkezi olan Urfa yöresinde tarım ve çiftçilik ile uğraşan büyük bir kesim 21. Yüzyılın ilk çeyreğinde büyük sorunlarla yüz yüze bırakılmış durumda olduğunu söyleyen Çalışkan, Şanlıurfa ilinde çiftçilerin yaşadıkları sorunların araştırılması ve bu sorunlara kalıcı çözümler bulanabilmesi amacıyla Anayasanın 98’inci, İçtüzüğün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını talep etti.

GEREKÇE ÖZETİ

Tarım Devrimi(Neolitik Devrim), insan topluluklarının ilk kez tarımı keşfederek günlük yaşamlarının bir parçası haline getirmesidir. Tarımın kullanılmaya başlanması insan topluluklarının sosyo-ekonomik yapısında devrimsel dönüşümlere neden olmuş ve bugünkü uygarlığın temellerini atmıştır.Neolitik köy devrimi tarım,evcilleştirme,ağaçlandırma,köy kurma,tapınak yapma ve göğe ilk tanrısal simgeyi yerleştirmenin gerçekleştiği kabaca 2,5 milyon yıllık insanlık tarihinin en büyük devrimidir. Urfa yöresi bu devrimin en önemli merkezi konumundadır. M.Ö 10000 yıllarından beri,tarım ve hayvancılık için ideal konumu,onu bu uzun tarih çağları için beşiklik etme konumunda bırakmaktadır.

Tarım ve çiftçiliğin ilk merkezi olan Urfa yöresinde tarım ve çiftçilik ile uğraşan büyük bir kesim 21. Yüzyılın ilk çeyreğinde büyük sorunlarla yüz yüze bırakılmış durumdadır.
Şanlıurfa Ziraat Mühendisleri Odası’nın verdiği bilgilere göre, 2014 yılında ÇKS (Çiftçi Bilgilendirme Servisi)`ye kayıtlı çiftçi sayısı 58.852 olup, Türkiye çiftçi sayısı olan 2.7 Milyon (2.779.000) kişinin % 2.6`sını oluşturmaktadır.

“Şanlıurfa ili, genel arazi bölünüşü içerisinde tarım alanları bakımından hem Türkiye’deki tarım alanlarına (% 36), hem de GAP Bölgesi’ndeki tarım alanlarına (% 43) göre daha avantajlı bir orana (% 64,1) sahiptir. Bu bakımdan Şanlıurfa, mevcut tarım potansiyeli itibariyle zengin ve elverişli bir durum arz etmektedir. Ancak, modern tarım açısından ele alındığında, bu zengin tarım potansiyelinin yeterince değerlendirilmemesinin bir sonucu olarak, çok ciddi temel yapısal sorunlarının bulunduğuna” dikkat çekmek durumundayız.

“Şanlıurfa ilinin tarımsal yapısının temel sorunlarının başında gelen tarım alanlarının yapısal özellikleri ve coğrafi dağılışı, sulama durumu, tarımsal işletme yapısı, arazi toplulaştırma ve tesviyesi, makineleşme, kaliteli tohum kullanımı, gübre ve tarımsal ilaç kullanımı, çiftçi örgütlenmesi, sermaye, ulaşım ve pazarlama konuları”nın her biri hem kendi içerisinde hem de birbirileriyle ilişkili olmaları hasebiyle büyük bir sorunlar yumağı oluşturmuş durumdadır.
Şanlıurfa ZMO’nın verilerine göre 2013 yılında Ülkemizin; Pamuk üretiminin % 42`si, Buğday üretiminin % 8`i, Mercimek üretiminin%36`sı, Arpa üretiminin %12`i, Mısır üretiminin %15`i ve Fıstık üretiminin %41`i ilimizde gerçekleşmektedir. Bununla beraber 2013 yılında ilimizde yetiştirilen arpanın 123.509, buğdayın 2.260.821, mercimeğin 136.635, pamuğun 2.206.820 ve mısırın 1.016.104 dekarı sulanarak üretilmektedir. İlimiz yıllık tarımsal üretim değeri yaklaşık 5,1 Milyar TL`dir.

Şanlıurfa'da birinci derecede tarımsal üretim üzerinde olumsuz etki yapan en önemli faktör kuraklıktır. Kuraklık durumunu durumunu gidermek ve tarım sektörünün temel yapısal sorunlarını ortadan kaldırmak veya en aza indirebilmek için alınan önlemler son derece yetersizdir.

"Güneydoğu Anadolu Bölgesi (dolayısıyla Şanlıurfa ili), genel iklim koşulları göz önüne alındığında, yağış ve sıcaklık koşullarının olumsuzluğu nedeniyle etkili olan şiddetli yaz kuraklığı, bazı yıllarda etkisini yaygınlaştırarak yılın geneline yayılmakta, bazen de birkaç yıl sürmekte ve tarımsal etkinliklerde büyük zararlara neden olmaktadır (1960, 1961 ve 1973 yıllarında olduğu gibi)."

GAP projesi tamamlandığında Şanlıurfa İlinde sulanacak alan miktarı 8.3 Milyon dekar (8.349.000) olarak planlanmıştır. Ne yazık ki yatırımların yetersizliğinden dolayı sulama projelerinin % 17`lik kısmı ancak tamamlanabilmiştir.
GEREKÇE
TÜİK'in 2012 verilerine göre Türkiye'de tarım yapılan alanın % 73,3’ü tarla ürünleri üretim alanı, % 14,4'ü nadas alanı, %1,92'si sebze üretim alanı ve %10,7'si meyve, bağ, içecek ve baharat bitkileri alanı olarak değerlendirilmektedir. Ülkemizdeki tarım alanlarının % 4,5’i Şanlıurfa ilinde yer almaktadır.
Şanlıurfa'da dikili tarım alanlarının büyük kısmını antepfıstığı ile bağ tarım alanları oluşturmaktadır. Tarımda yaşanan en önemli sorunlardan önceliği kuraklık sorunu almaktadır. Kuraklığın tarım alanlarındaki olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılması ve gerekli ürün artışının sağlanması için, bölgenin büyük bir bölümünde sulama zorunlu hale gelmektedir.
Yağmur sularının yetersiz kaldığı dönemlerde, özellikle de yazlık tarımsal bitkilerde su, verim ve dolayısıyla üretim üzerinde artırıcı bir rol oynamaktadır.özellikle Urfa yöresinde, yaz yağışlarının yetersiz ve ilkbahar yağışlarının da istikrarsız olduğu alanlarda sulamanın ayrı bir yeri vardır.
DSİ'nin 2012 verilerine göre Türkiye’nin 77,94 milyon hektar olan yüzölçümünün yaklaşık 25,3 milyon hektarını sulanabilir araziler oluşturmaktadır. Ancak DSİ tarafından yapılan çalışmalar sonucunda, Türkiye genelinde ekonomik olarak sulanabilecek toplam alan 8,5 milyon hektar olarak tespit edilmiştir. Ülkemizdeki toplam sulanan alanın % 8,53’ü Şanlıurfa ilinde sulanan alanı oluşturmaktadır. Şanlıurfa’daki toplam ekilebilir alanın %42,02'si sulanmaktadır.
Şanlıurfa ZMO'nın verilerine göre ilimizde sulanan alan yaklaşık 4.504.524 Dekardır. Bu alanın 2.048.894 dekarı (% 46) Devlet Sulaması (Cazibe) ile yapılmakta olup, kanalet sulaması yapan Akçakale 5.241 ve Harran 4.534 olmak üzere toplam 9.775 çiftçimiz kanaletlerle sulanmaktadır. Bozova 3.419 çiftçimiz ise pompaj sulaması ile sulama yapmaktadırlar.
Sulanan alanların 2.455.390 dekarı (% 54) ise halk sulamasıdır. Halk sulaması, derin kuyu sulaması veya yer altı sulaması olarak adlandırılan sulama sistemlerinde ise Merkez 12.837, Siverek 7.728, Birecik 4.575, Viranşehir 5.434, Ceylanpınar 2.497, Halfeti 2.349, Hilvan 3.590 Ve Suruç 5.823 ilçelerinde 44.833 çiftçi elektrik enerji kaynaklı bu sulama sistemlerini kullanmaktadır.
Şanlıurfa ZMO'nın yaptığı bir çalışmaya göre devletin kanalet sulamalarında yaptığı tesisler için 1 dekar arazi için yaklaşık 1.000 dolar para harcadığı tespit edilmiştir. Bu sulama tesisleri ile sulama yapan ilimizdeki çiftçilerimiz dekara 25 TL, yani 100 dekara 2.500 TL ödemektedirler.
Şanlıurfa'da sulamaya açılan alanlarla ilgili olarak, üzerinde durmamız gereken önemli bir konu da halk sulamalarının geldiği durumdur. "Yıllardır geleneksel kuru tarımda umduklarını bulamayan çiftçiler, kamu tarafından sulamaya açılan alanlarda başta pamuk olmak üzere elde edilen yüksek miktardaki artı değerden etkilenmişlerdir. Bu durumda, yöre çiftçileri, bulundukları yörenin su potansiyelinin durumuna göre farklı yöntemler kullanarak kendi imkanları ile tarlalarını sulamaya açmışlardır. Bu bağlamda, bir kısım yöre çiftçisi yeraltı su kaynaklarını değerlendirerek sulama kuyusu; bir kısım yöre çiftçisi de baraj göletlerinde sulama tesisleri kurup sulama olanaklarını yaratmışlardır. Bu durum, bize, yöre çiftçisinin bir an önce sulu tarım yapma arzularının güçlü olduğunu göstermektedir. Halk sulamaları sonucunda, neredeyse kamu sulama alanları kadar bir alan, sulama imkânına kavuşmuştur. "
Şanlıurfa ZMO Şube Başkanı Ali Rıza Öztürkmen'nin verdiği bilgilere göre yer altı sulaması yapılan bölgelerdeki çiftçilerin kendi imkanlarıyla 200-300 metre yerin altında her bir sulama kuyusuna 100 bin TL para harcadıkları ve açmış oldukları sulama kuyuları ile ancak 100 dekar arazi sulayabildiklerini belirtmiştir. Çiftçiler 100 dekar arazi suladıkları zaman tespitlere göre 25.000 ile 30.000 TL arasında elektrik ücretini DEDAŞ`a sulama ücreti olarak vermekte bu da çiftçileri oldukça zora sokmaktadır. Şanlıurfa'da kanalet – Cazibe sulaması ile pompaj – yer altı sulaması arasındaki bu büyük fark çiftçilerin arasında eşitsiz ve olumsuz bir rekabete neden olmaktadır. bu eşitsiz rekabetin ivedilikle giderilmesi ve mağdur olan çiftçilerin mağduriyetini giderilmesi gerekmektedir.
30 Mayıs 2015 gün ve 29371 sayılı resmi gazetede yayınlanan Bakanlar Kurulu kararına göre Tarımsal sulamaya ilişkin elektrik borcu bulunan çiftçilere bu borçları ödeninceye kadar 2015 yılında destekleme ödemesi gerçekleştirilmemişti.Bu karara göre DEDAŞ Ziraat Bankasındaki destekleme primlerine el koymuş ve çiftçilerimizi oldukça mağdur etmişti. günde 6 saate kadar varan Elektrik kesintilerini nedeniyle sulamalarının doğru dürüst gerçekleştiremeyen çiftçiler üstüne üstlük yüksek elektrik faturaları yüzünden destekleme primlerine el konulmasıyla ikinci kez mağdur edilmiştir.
Tespit edilen bir diğer sorunda ilaç ve gübre olmak üzere üretim girdilerinde dışa bağımlı bir yapının olmasıdır. Avrupa Birliğindeki üreticinin 2,5 katı fiyatına mazot ve elektrik kullanan Türkiye'deki ve dolayısıyla Şanlıurfa'daki üreticiler dünyanın en pahalı enerji kaynaklarını kullanmak zorunda kalarak bir kez daha haksız ve eşitsiz bir sömürüye maruz kalmaktadırlar.
Yıllardır devam edegelen bu haksız ve eşitsiz sömürünün son bulabilmesi için ilgili meslek odalarının önerdiği önlemlerin bir an önce hayata geçirilmesidir. bu da yer altı sulaması yapan bu çiftçilerin ovada olduğu gibi ya dekar başına göre elektrik parasını ödemeleri ya da elektrik kullanan çiftçilerin trafo gücüne göre ödeme yapmasıdır.
"Şanlıurfa ilinin tarımında yaşanan önemli sorunlarından birisi de nadas olayıdır. Nadasın temel nedeni, yaz döneminde sıcaklık değerlerinin çok yüksek ve yağışların da yok denecek kadar az olması nedeniyle yaşanan yaz kuraklığıdır. Böylece, bir tarla kuru koşullarda üst üste ekilmek suretiyle verimsizleşmekte, üretim ve verim düşmektedir. Bu durumda, yöre çiftçileri, verimsizleşen tarlayı sürerek bir yıl boyunca herhangi bir ürün ekilmeksizin boş bırakmaktadır. Ancak, ertesi yıl yağışların yetersiz olması durumunda yine de düşük seviyede bir üretim gerçekleşmektedir."
Yapılan bilimsel bir araştırmaya göre Şanlıurfa'da çiftçilerin yaşadığı diğer sorunlar başlıklar halinde şöyle sıralanmıştır:
Bilinçsizce yapılan sulamalar sonucu meydana gelen tuzlanma sorunu. Bunun nedeni ise, “Şanlıurfa’daki Harran ve Suruç ovalarında toprağın altında tuzun bulunmasıdır. Yeterli drenaj önlemleri alınmazsa, sulama arttıkça bu tuzlar yüzeye doğru yükselecektir” Nitekim, 1960’lı yıllardan beri Akçakale ilçesinin kuzey ve kuzeydoğusunda yeraltı sularından yararlanılarak sulamaya açılan alanlarda (14500 ha), bilinçsizce yapılan sulamalar sonucu, topraklar bugün çoraklaşmayla karşı karşıyadır. Önlem alınamadığı takdirde, bu durum doğal olarak çoraklaşmaya neden olabilecektir. Sulama sezonu boyunca sulamadan dönen fazla suların drenaj kanallarıyla uzaklaştırılması gereklidir.
Kırsal alanda yaşayan ve tarımsal üretim faaliyetinde bulunan üreticilerin yeterince örgütlenemesidir. Tarımda çiftçi örgütlenmesi, kurumsal olarak çiftçinin gelirini yükselten en önemli öğelerden birisidir. Çiftçi örgütlenmesi gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde tarım kesiminin bütünsel olarak gelişmesinde önemli bir rol oynar.Tarım üreticilerinin örgütlenmesi durumu kırsal kesiminde gerek geleneksel tarım faaliyetlerinin etkin olması gerek toplumsal yapının feodal ağırlıklı bir yapı arz etmesi ve bunun sonucunda ortaya çıkan az ve topraksız tarımsal üreticilerin varlığı, tarım sektöründe örgütlenme ihtiyacını daha da zorunlu hale getirmektedir. İlde tarım sektöründe kooperatifleşme düzeyi, hem kuru koşulların, hem de sulu koşulların hakim olduğu alanlarda oldukça düşüktür.
Şanlıurfa'da yaşayan bir çiftçinin sulama birliklerine üye olabilmesi için sulama kapsamına giren alanlarda (köy ve mahalle) mülk sahibi olması gerekmektedir. Ancak, özellikle pamuk tarımı ile uğraşan bir kısım çiftçi, kiracı, ortakçı veya sucu konumunda olup, arazi sahibi olmadığından dolayı sulamada oldukça eşitsiz bir rekabetin içine itilmektedir. Bu duruma karşın, arazi sahiplerinin bir kısmı ise, şehirde yaşamasına rağmen birliğe üye olabilmekte ve hatta çoğu zaman birlik başkanı bile olabilmektedirler. Bu çarpık durumun giderilmesi ve eşitsizliğin ortadan kaldırılması için bir an önce gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Şanlıurfa'da tarımdaki makineleşme düzeyi, halen Türkiye ortalamasının altında yer almaktadır.
Tarımın yapısal sorunlarından birisi de yeterli miktarda ve kalitede tohum kullanılmaması durumudur. Yapılan araştırmalara göre, tarımsal üretimde, gübreleme, sulama ve ilaçlama gibi yetiştiricilik tekniklerinin zamanında ve doğru uygulanmasının verime etkisi çok fazladır. İlde bir kamu kuruluşu olan Ceylanpınar TİGEM dışında tohum yetiştiriciliği yapan kişi ve kuruluş mevcut değildir. Yapılan hesaplara göre TİGEM’ce üretilen tohumluklar ilin ihtiyacını karşılamaktan uzaktır. TİGEM isminin bugün İŞİD ile birlikte anılıyor olması da ayrıca manidar bir durumdur.
Tarımsal üretimi ve verimi etkileyen bir diğer faktör ise, zamanında, uygun ve yeterli miktarda tarımsal ilaç kullanımıdır. Şanlıurfa'da tarımsal ilaç kullanımında da, gübre kullanımında karşılaşılan problemlere benzer problemler yaşanmaktadır.
Sulamalı tarımla birlikte yöre çiftçileri, üretimi ve verimi artırmak amacıyla yaygın bir şekilde kimyasal gübre kullanımı artmış ve bu aşırı gübre kullanımı sonucunda da ortaya çıkan hastalık ve zararlılarla mücadele etmek için de tarımsal ilaçlar kullanılmaktadır. Bu aşırı kimyasal gübre ve tarımsal ilaç kullanımı ile tarımsal toprakların kirlenme riski artmaktadır. Tarımsal faaliyetlerde hastalık ve zararlılarla mücadelede kullanılabilecek iki temel yöntem vardır. Bunlardan birincisi kültürel ve biyolojik mücadele, diğeri ise organik tarımdır. Nitekim yapılan araştırmalar sonucunda, organik tarım yoğun tarım sonucu giderek artan çevre ve sağlık sorunlarının çözümünde etkin bir yöntem olarak kabul edilmektedir.
Çalışma alanımızdaki üreticiler, tarımsal ürünlerin pazarlanmasında genel olarak iki temel sorunla karşı karşıyadırlar. Bunlardan birincisi; üreticinin örgütlü olmamasından dolayı üretilen tarımsal ürünlerinin piyasada değeri üzerinden satılamamasıdır. Çünkü müşteri konumundaki kesim daha bilinçli ve örgütlüdür. İkincisi ise; üreticileri, her yıl piyasa taleplerine göre üretilecek ürün deseni konusunda doğru yönlendirecek pratikte bir devlet politikası veya danışmanlık hizmeti verecek herhangi bir kurumun olmamasıdır. Bu da, her ürünün piyasasında yıldan yıla değişen bir arz-talep dengesinin ortaya çıkması ve bu istikrarsız durumdan dolayı tarımsal ürünlerin büyük bir kısmında fiyatlar istikrarlı olmayıp, büyük farklılıklar göstermektedir.
Uygarlığın birincil formu olan Yukarı Mezopotamya'nın kalbine ekilen ilk tohumun merkezi olan bu nadide ilimizde yaşayan çiftçilerin temel sorunlarının giderilmesi her şeyden önce tarihe ve insan olan yaklaşımı da göstermesi açısından oldukça önemlidir. sulama.elektirik ve mülkiyet sorunları başta olamk üzere çiftçilerimizin yaşadığı sorunların giderilmesi için meclisin harekete geçmesi elzemdir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.