banner2

            Sabah oluyor, akşam olsa da eve gitsek diyoruz. Hafta sonu gelse dinlensek, ay başı gelse de maaşımızı alsak, yaz gelse de izne ayrılsak, emeklilik dolsa daişten kurtulsak… Hayatımız hep “geçsin” demekle geçiyor. İyi de geçip giden ömrümüz…

Zaten biz istesek de istemesek de geçiyor. Saatler, günler, haftalar, aylar, yıllar hızla geçip gidiyor hem de.

Geçip giden nereye gidiyor? Geride ne bırakıyor? Ve en önemlisi biz nereye gidiyoruz?

Yaptığımız hiçbir şey kaybolmuyor.Bir gün karşımıza çıkarılmak üzere kaydoluyor bir yerlere.

Ne kadar kaldığını bilemediğimiz bir sermayeyi harcıyoruz.

Stres, gerginlik, küskünlük, düşmanlık, kavga, dövüş, para pul, mal, mülk, mevki, makam, şan şöhret, dedikodu, yalan dolan, çalma çırpma, şu bu…   

Mevlana asırlar öncesinden sesleniyor:                                                          

“Beri gel, daha beri, daha beri.             

Bu yol vuruculuk nereye dek böyle?

Bu hır gür, bu savaş nereye dek?

Sen bensin işte, ben senim işte.”

Ne garip! Kendimizi dünyaya o kadar çok kaptırmışız ki, bazılarımızın bunu hatırlatmasından bile rahatsız oluyor bazılarımız. Öfke baldan tatlıdır ya, çevremizdekiler öfkemizi, hırsımızı beslesin, haklı haksız demeden bizim yanımızda kavgaya tutuşsun istiyoruz.

Oysa hepimizin ara sıra durup düşünmeye ihtiyacı var. Kapıldığımız rüzgarın etkisinden kurtulup kendi kendimize sormamız lazım:

“Yolculuk nereye?”

Allah soruyor bu soruyu. Tekvir Suresi müthiş kıyamet sahneleri ile başlıyor:

“1. Güneş katlanıp dürüldüğünde,  

2. Yıldızlar (kararıp) döküldüğünde,

3. Dağlar (sallanıp) yürütüldüğünde,”

Sonra sözü hesap gününe getiriyor:

“10.(Amellerin yazılı olduğu) defterler açıldığında,

11. Gökyüzü sıyrılıp alındığında,

12. Cehennem tutuşturulduğunda,

13. Ve cennet yaklaştırıldığında,

14. Kişi neler getirdiğini öğrenmiş olacaktır.”

Ve soruyor Rabbimiz:

“26. Hal böyle iken nereye gidiyorsunuz?”

İşimiz ne kadar önemli olursa olsun. Ne kadar rahat veya ne kadar sıkıntıda olursak olalım. Bir gün her şey bitecek. Geriye dönüşü yok, gidiyoruz, gideceğiz.

Hem iyi ki de gidiyoruz. Gitmek olmazsa bu dünya ilelebet çekilir mi? İyi ki de gitmek var. Ama sonu da var bu gitmenin. Bu ömrün hesabını vermek de var.

Geride ne bırakıyoruz kendimizden? Önden ne gönderiyoruz kendimiz adına?

Karda mıyız, zararda mıyız?

Bir hatırlatmak istedim.

Acaba durup düşünen olur mu?

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.