banner2

Elbette ki Türkiye değişiyor ve değişecektir. Ancak maalesef 40 yıldan beridir ana kaygılar ve temel endişeler değişmiyor. Biz ortaokuldayken bile yani 1969-70’lerde yine darbe söylentilerini ve sıkıyönetim dönemlerini konuşuyorduk. On yıl sonra 1980’lerde yine darbeleri konuştuk. 1996’larda yine ara vasiyet rejimlerini konuşmaya devam ettik. Bu algı 2002’de Ak Partinin iktidara gelmesiyle değiştiyse de iktidar tam muktedir olmadığı için yine darbeler konuşulmaya devam etti. 10 yıl önce neler konuştuğumuzu ve gündemimizi oluşturan maddeleri hatırlayın. On yıl önce 2004 yılında yine hükümete ne zaman bir darbe yapılacağını konuşuyorduk.

Şimdi 2014 yılının Nisan ayındayız. Cumhurbaşkanlığı seçimine dört ay vardır. Partili ve partisiz muhalefet, işi-gücü bırakmışlar arkalarına malum medyayı da alarak “Acaba Ak Partili olmayan bir cumhurbaşkanını nasıl seçtirebiliriz ?” hesabını yapıyorlar.

Yazık; hem de çok yazık. Solcu muhalefet ve entelektüel yarım aydınlar Türkiye’nin muhafazakârlaştığından ve rejim itibariyle devletin eksen kaymasına uğradığından söz ediyorlar. Çok üzülüyorlar ve bunun için neredeyse ağıt yakacaklar… Hatta hükümetin son belediye seçimlerinden başarıyla çıkmasına üzüldükleri kadar, belki daha fazla bu işe üzülüyorlar. Başörtüsünün serbest bırakılması, ortaokullara Kur’an-ı Kerim ve Siyer derslerinin tercihli ders olarak konulması ve devletin camilere ve Kur’an Kurslarına yardım etmesi bir eksen kaymasına işarettir. Onlara göre devlet ve millet her zaman birbirine ters istikamete gitmelidirler.

Aslında değişen bir şey de yok… Değişen sadece demokrasidir. Halk hiç değişmemiştir. Bu beyefendilerin 1950’lere kadar halk için uygun gördükleri demokrasi bir garabet idi. Düşünün oy verme işlemi açıktı, ama oy sayım işlemi gizliydi. Ve başta CHP genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı İsmet İNÖNÜ vardı. Bugün CHP hala o özlemin içindedir. Yani oy verme işlemi açık olacak; ama oy sayım işlemi gizli…

Onlar halkın duygularını bastırmışlardı.  Halk düşündüklerini söyleyemiyordu. 1950’de halk iktidarı elde ettiyse de her on yılda bir yine askeri vesayetlerle hakkın elinden iktidar zorla alındı. Hatta 1961’de rahmetli Adnan Menderes’i idam edecekleri zaman sözde bir referandum yapmışlardı. Halka “evet” ve  “hayır” kâğıtlarını dağıtmışlar. Fakat kâğıtların ne anlama geldiğini halk bilmediği için referandumda Menderes’in idam edilmesi yönünde karar çıkmıştı. Hatta kâğıtları getiren memurlar, “Evet, yani ben bu hükümeti beğeniyorum. Hayır ise, yani ben bu hükümeti beğenmiyorum. Eee siz bilirsiniz…” şeklinde izahat vermişlerdi.

Kısacası halk bu zalim idarecilerin halka reva gördükleri demokrasi idaresi altında bile rahat edemedi. Gerçi göreceli bir rahatlama vardı, ancak halk hiçbir zaman tam özgür olamadı. Şimdi bu hükümet döneminde demokrasinin önündeki engeller bir bir kaldırılıyor. İnsanlar istedikleri gibi fikirlerini söyleyebiliyorlar. Dinlerini istedikleri gibi yaşayabiliyorlar. Kürtler özgürleşiyorlar. Eskiden merkezde devlet vardı. Şimdi ise, özgürlerin arttırılması ve demokrasi çıtasının yükseltilmesiyle halk merkeze alınmıştır. Hissedilen değişim bu yöndedir. Yoksa halk muhafazakârlaşıyor da, din ağırlıklı bir devlet haline geliyoruz da… Falan filan… Bunların tümü boş sözlerdir. Demokrasi çıtası yükseldikçe din de, özgürlüler de yerli yerine oturacaktır.

Ülkede 80 yıldır egemen olan darbeler ve vesayet rejimi halkın üzerinde o kadar etki bırakmış ki, hala birileri hükümeti nasıl devireceklerini düşünebiliyor ve bu memlekette onlara çanak tutan bir medya bulunabiliyor. Yazıklar olsun… Ama Türkiye yeni bir yolda… Ve bu yeni yolda güçlü adımlarla ilerleyecektir. On yıl sonra bugün konuştuklarımızın hiç birisini konuşmuyor olacağız inşallah.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.