Zaman zaman devlet yetkililerimiz doğrudan doğruya "Kürtler" yerine "Kürt kökenli Vatandaşlarımız" demeyi neden tercih ediyorlar acaba?
Bunun cevabı basittir: Bazılarının dili "Kürt" kelimesini talaffuz etmeye yanaşmıyor. Hatta müsait değildir, denilebilir. Başka bir deyimle, bazıları içten ve samimiyetle "Kürt" diyemiyorlar. Çünkü onlara göre bu memlekette "Kürt" diye bir kavim yok; ancak daha önce buralarda kendilerini "Kürt" sanan, fakat şimdilerde asla bu pespaye mevkiye razı gelmeyen vatandaşlarımız vardır. O yüzden Kürtlerden bahsederken "Kürt kökenli vatandaşlarımız" diyorlar.
Başbakan Recep Tayip Erdoğan gibi bazıları da, bölünmeye yol açar, kardeşliğe zarar verir veya kırgınlığa sebebiyet verir diye "Kürtler" kelimesi yerine "Kürt kökenli vatandaşlarımız" demeyi yeğliyorlar. Kuşkusuz her iki fikir de doğru değildir. Şöyle ki:
Eğer "Kürt" kelimesini bazı Türk vatandaşlara yakıştıramayanlar varsa ve bunun için "Kürtler" yerine"Kürt kökenli vatandaşlarımız" ifadesini yeğliyorlarsa, bilmelidirler ki, bu topraklarda yaşayıp da kendisini Türk kabul eden ya da Türk sayılan vatandaşlarımızın ancak yüzde 30'u hakiki Türk'tür. Gerisi akvam-i sairedir. Bunu Bediüzzaman söylüyor.
Anlaşılan memleketin yüzde yetmişi aslen Türk değil; bu durumda Anadolu'da yaşayan herkes için "Türk kökenli vatandaşlarımız" denilebilir.
Başbakan gibi hassasiyet sahibi ve kardeşliğe zarar gelmesin diye "Kürt kökenli vatandaşlarımız" diyenlere gelince, bu şekilde düşünmelerine ve bu kadar hassas davranmalarına gerek yoktur, diye düşünüyorum..
Çünkü Kürt olsun Türk olsun, kendisini İslam kardeşliği kalesi içinde tasavvur edenlere ne derseniz deyiniz onları o kaleden çıkaramazsınız. Kendilerini o kalenin içinde düşünmeyenler ise, onlara ne derseniz fark etmez. Ama her şeye rağmen "teebedül-ü Esma ile hakaik tebeddül etmez" (İsimlerini değiştirmekle gerçekler değişmez) kaidesini unutmayalım.
Kalın sağlıcakla.
