banner2

Babası, Haci Yusuf,

Hasna Hanım, annesi.

Bir ilim abidesi,

İmrendirir herkesi

 

Dokuzyüz otuz yedi,

Mardin-Tuhup’ta doğdu.

İlim, irfan öğrendi,

Kör cehaleti boğdu.

 

Babası “Ahmed” koydu.

Lakabı, “Melle Ahmed”

Bu ünvanla öğrendi,

İlim, irfan ve edeb.

 

Bir Hocası vardı ki,

Ona bir harf öğreten.

Mensuriye köyünden,

Osman baba, öğretmen.

 

Pekiyi dereceyle,

Bitirdi ilk mektebi.

Çok şey aldı okuldan,

Terbiyeyi, edebi.

 

İlköğretim bitince,

Azimle düştü yola.

Amacı öğretmenlik,

Mardin’de verdi mola.

 

Bir hoca öğüdüyle,

Yöneldi medreseye.

İslami ilimleri,

Tercih etti her şeye.

 

Hem âlim hem rençberdi,

İlk medrese hocası.

“Şeyh-Melle Yusuf” derler,

Yamalıydı abası.

 

On yaşında başladı,

Heyecan dolu sefer.

Xırbe Mırişk yolunda,

Kardeşiyle beraber.

 

 

 

 Yıl doküzyüz elli dört,

Evlendi Hasibe’yle.

Cümlesine cenneti,

Ya Rabbi nasibeyle.

 

Pirmiré’de başladı,

En manidar tahsili.

Seyh Abdürrezzak Seyda,

Tıpkı deniz sahili.

 

Askerden hemen sonra,

Yoğun ilme başladı.

Sünnet-i Resul koydu,

Kör şeytanı taşladı.

 

Doküzyüz altmış birdi,

İcazet aldığı yıl.

Tpraktan çeker gibi,

Upuzun, ince bir kıl.

 

Doküzyüz altmış iki,

Tuhub’a yerleşmişti.

Haci Yusuf’un  başı,

Göklere yükselmişti.

 

Hıcre inşaatında,

Çektiler epey zorluk.

Tuhub’a nur yağmıştı.

Göklerden oluk oluk.

 

Haci Yusuf bitirdi,

Hıcreyi, medreseyi.

ahiretin yolunda,

Doldurmuştu keseyi.

 

Hıcre deyip geçmeyin,

Bir İslam geleneği.

Asırlar geçse bile,

Hep olacak gereği.

 

İlkokul, ortaokul,

Lise, Üniversite,

Hep hıcrede okunur.

İndirilmez basite.

 

 

 

Talebeler, ilk önce,

Vakar elde ederler.

Sonra ilim, irfana,

Yelken açıp giderler.

 

Seyda derse başlardı,

Güneş doğmadan önce.

İkindi vakti biter.

Güneş batmadan önce.

 

Metin okur her faqa,

Ellerden düşmez kitap.

Elfiye, Muğni, İzhar,

Akşama düşer bitap.

  

    Afyon, Yozgat, Konya’dan

    Gelenler ilme talip,

    Her yerden gelen vardı,

    İlmiyle mütenasip

 

Ahmed Hoca Bölgede,

Olmuştu ilme serdar.

Bu fakir de okudu,

Kavl-i Ahmed’e kadar.

 

Tahsilin bereketi,

Akaşmki mütaladan,

Bu fakirin ilmi de,

Bir damla, o deryadan.

 

Altmış yedi yılında,

Köye imam olmuştu.

Onu çekemeyenler,

Sonra pişman olmuştu.

 

Sekiz yıl tahsil sürdü,

Medresede muttasıl.

Sormayın, şimdi hıcre,

Evcillere bir ağıl.

 

Altmış dokuzda tahsil,

Tuhup’ta durakladı.

Bu kez Hoca tümüyle,

Hayatı kucakladı.

 

İmamlığından sonra,

Müftü oldu taşraya.

Siverek Kucakladı,

Benzetmişlerdi aya.

 

On yıl sonra oradan,

Hoca’ya yol göründü.

Sekiz yıl Nizip’teydi,

Saçı nura büründü.

 

Doksan üç-iki bin üç,

İlahiyatta Hoca,

Fıkıh dersi verirdi,

Yanında da Arapça

 

     Doktorasını yaptı,

     Elli dokuz yaşında.

     Vatan tutmuştu zahir,

     Beyaz kıllar başında.

 

Şu anda Urfa’dadır,

Hastadır, fakat şakir,

Bahr-i envara dalmış,

Hak dinine muzahir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

kralbet giriş - kralbet giriş sahabet - sahabet - sahabet - - betmoon -

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.