banner2

Araştırmalar,  Doğu ve Güneydoğuda törenin etkisiyle yılda en az 200 kadının ve 25 erkeğin öldürüldüğünü göstermektedir.  2004 Eylül’ünden önce bu sayının biraz daha fazla olduğu tahmin ediliyor. Çünkü 2004 Eylül’ünde Türk Ceza Kanununda (TCK) değişiklik yapılarak namus saikiyle adam öldürme konusunda yasalarda var olan cezaî indirim iptal edildi. Yani artık namus adına birisini öldüren bir kimse “namus tahriki” indiriminden istifade edemiyor.

Bu kanunun pratikte birçok faydaları görülmüştür. Nitekim ceza kanununda yapılan değişikliğin ardından bazı mahkemeler hemen yeni yasayı uygulayıp namus cinayetlerinde tahrik indirimi yapılmaması cihetine gitmişlerdir.  Örneğin namus cinayeti kurbanları Güldünya Tören, Yasemin çetin, Meryem Sezgin ve Huriye Akça’yı öldüren aile üyeleri ömür boyu hapis cezası almışlardır.[1]

Yine Şubat 2007’de biri İzmir’de, biri Mardin’de olmak üzere iki kadın aile kararıyla peşlerinden gönderilen ağabeylerinin, ömür boyu hapiste kalmayı göze alamamaları sonucu namus cinayetlerinden kurtulmuşlardır.  Van’da öldürülen N.E’nin yengesi, kanundan cesaret alarak etrafında işlenen namus cinayeti hakkında polise gidip ifade verebilmiştir. Gazetelerde artık namus cinayeti işlediği için pişman olduğunu belirten erkek aile üyelerinin ifadelerini okumak da mümkündür. 

 Ancak bu güzel kanuna rağmen namus cinayetlerinde ciddi bir azalma olmamıştır. Bunun iki sebebi vardır: Birincisi, bazı mahkemelerin, yasalardaki normal tahrik maddelerini uygulayarak namus cinayeti işlemiş kişilere indirim sağlamaları.[2] İkincisi de namus cinayetlerine intihar süsü verilmesi ya da kadının intihar ettirilmesidir. Nitekim 2004 Eylül’ünden sonra Batman, Bitlis, Van ve Ağrı gibi doğu ve güneydoğu illerinde intiharların birden bire çoğalması dikkat çekicidir. Örneğin, 2006 yılının ilk üç ayında Van’da 20 kadın, Batman’da 16; Ağrı’da, 2010 yılının Mayıs ve Haziran ayında 4 günde 5 kadın intihar etmiştir. Keza 2010 yılında Şanlıurfa’da iki ay içinde beş kadın intihar etmiştir.

Namus cinayetlerinde aile bireylerinin bilinçlenerek farklı davranmasının yanında kamu görevlilerinin namus cinayeti karşısındaki tavırlarının da tartışmaya açıldığını, zaman zaman bu tavırlarda değişiklik olduğunu görebiliyoruz.  Tecavüz sonucu hamile kalmış olan ve doktorların emniyete haber vermesine rağmen savcı tarafından ailesine teslim edilen ve sonunda öldürülen N.E. olayından bir hafta sonra S.A. isimli bir kız tecavüze uğruyor, ancak S.A. pes etmeyip savcılığa başvuruyor.   Ne yazık ki S.A da savcılık tarafından ailesine verilince bu sefer Van Kadın Derneği Başkanı Zozan Özgökçe devreye giriyor.  Yetkililere ulaşamayınca da canlı yayında gazeteci F. Çekirge’yi arıyor.  Bu şekilde Van valisine ulaşılıyor ve S.A. kurtuluyor.

Yukarıdaki örneklerde onca mücadele ile değişen yazılı kanunlardaki tahrik indiriminin uygulamasının nasıl başlı başına bir mücadele alanı olduğu ortaya çıkıyor.  Bu ve benzeri yasaların uygulanması için tavır alanlar ile uygulanmaması için tavır alanlar arasında ciddi bir mücadele ve strateji savaşı yaşanıyor.  Olay öyle yoğun ki, işin içinde sadece valilik gibi kamu erkânı değil ulusal şöhrete sahip gazeteciler de karışıyor.[3] Sonuç olarak, töre cinayetlerinin azalması için kanunların değil kanunları uygulayacak adamların önemi ortaya çıkıyor.



[1] 25,11, 2006’daki gazeteler.

[2] Dicle Koğacıoğlu, Gelenek Söylemleri ve İktidarın Doğallaşması: Namus Cinayetleri Örneği,s. 7, Sabancı Üniversitesi.

[3]  Dicle Koğacıoğlu, a.g. makale, s.8.

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.