banner2

Çocuklar… İlgiye, şefkate ve bakıma muhtaç olan masumlar. Korunmaya ve sevgiye ihtiyaç duyan o saf yürekler… Geleceğimizin teminatları, umutlarımız, yarınlarımız…

Küçük yaşta kendi rızası olmadan zorla evlendirilip daha çocukluğunu bile yaşayamadan o küçük bedeniyle kadınlığa sürüklenen, oyun oynayıp okula gitmesi gerektiği yaşlarda doğurduğu çocuğa annelik yapan yirmi birinci yüzyılın hikâyeleridir bunlar.

Sadece bu memlekete ait bir sorun değildir. Dünyanın neresinde olursanız olun dininiz, diliniz, ırkınız ne olursa olsun bu bir insanlık ayıbıdır! Cahil, acımasız ve vicdansız kişilerin gözlerini ve beyinlerini kapkara düşünceleriyle kapatıp kararttığı ve  bu yüzyılın insanlarının üzerine bulaşan günahın payıdır bu…

Köylerde, kentlerde, şehirlerde her yerde aramızdalar çocuk gelinler. Bazıları başlık parası için bir mal gibi satılan, bazıları adına berdel denilen adetlerle zorla uygulanan veya  kan davasını bitirmek için bir mübadele aracı olarak görülen çocuklarımız...

Maalesef daha küçücük yaşlarda maruz kaldıkları bu ızdırap bitmiyor, tükenmiyor. Bittiğini umut edip tükendiğini sandığımız anda bir mantar gibi karşımızda bitiveriyor böylesi haberler.Çocuk işçiler, sokak çocukları, mendil satan göçmen çocuklar ,kayıp çocuklar,çocuk istismarları…Evet bitmiyor tükenmiyorlar… Hayatın daha en başında yaşadıkları bu yaşam koşulları gördükleri onca şey o kadar zor ki boylarından büyük hayatlar yaşıyor bazıları…

Çağlar geçiyor ve durmaksızın zaman bir su misali hızla ilerleyip akıyor. Adına isterseniz medenileşme deyin isterseniz uzay çağı böylesi yaşantıların olduğu bir toplumda insanların üzerine bulaşan kara bir lekedir.İnsanların boyunlarına  bir kolye misali taktığı leke.

“Merhaba ben Fatma babam beni 12 yaşında daha önce hiç görmediğim bir adama bilmem kaç yüz baş hayvan için sattı. Bu küçük vücudumun kaldıramayacağı ızdıraplarla anne oldum bebeğimi göremeden giydiğim gelinlik bana kefen oldu mezarda yatıyorum. Sesimi duyan var mı? Beni anlayan var mı?”Küçük Hatice’nin hayali öğretmen olmaktı. Büyüyüp genç kız olacaktı güzel okullara gidecekti umutlarına, hayallerine koşacaktı. İstediği üniversiteyi okuyacaktı ülkesine ve milletine yararlı, kendisi gibi zorluklarla büyüyen okuyan çocuklara umut olacaktı. Ve diğerleri… Adı, cinsiyeti, dini, dili, ırkı farklı, fakat yaşadıkları benzer olan gerçek hayatın acımasız yaşantıları…

Daha çocukluğunu yaşayamadan büyük adam, kocaman kadın oluveriyorlar. Sırtlarında taşıdıkları yükler o kadar ağır ki bazen dayanamayıp bu hayata elveda diyorlar.

Sadece bu yüzyıl ile sınırlandırmamak gerek. Tarihten biliriz kız çocukların doğar doğmaz canlı canlı toprak altına gömüldüğünü. Ne büyük bir vebal, ne büyük bir günah!

Eylül Miray’ın hikâyesini de duymuşsunuzdur. Annenin akla hayale gelmeyen o küçücük bedene yaptığı zulümleri okurken dahi insan neden sorusunu sormaya çekiniyor. Küçücük bebeğin vücuduna şırıngayla çamaşır suyu ve sıvı sabun enjekte eden ve adı ‘anne’ olan bir varlıktan söz ediyoruz. Evet mevzu bahis olan bir bebek.Öz kızına türlü türlü işkenceler yapan bu kişi bununla da yetinmemiş jiletle küçük kızın vücuduna kesikler atmış. Nasıl bir psikoloji, nasıl bir vicdan, nasıl bir akıl tutulmasıdır bu! Nasıl bir yoksunluktur bu! Sözlerin bittiği, yüreğin bir taş misali kas katı kesildiği, tüylerin diken diken olduğu o an… Hissedilen tam da bu. Kelimelerin anlamsız kaldığı, insanın kanının donduğu bırakın anlamayı yapılanları düşünmek o bebeğin yaşadığı acıyı anlamaya çalışmak bile insanın yüreğini acıtıyor.

Böyle olayların önüne geçebilmek için acilen bir çözüm yolu bulunması gerekiyor. Anne ve babalık ehliyeti verilmesi gerekmektedir. Sağlıklı bireyler yetiştirmek istiyorsak sağlıklı kişiler tarafından bu hayata hazırlanmalıyız. Ben, sen veya o fark etmiyor çünkü hepimiz bu toplumun, bu hayatın birer parçası birer yapı taşlarıyız. Farkındalık yaratmak yanlışa dur demek bireysel olarak bizim görevimizdir.

Sözün özü; Doğruluk sonsuzluğun güneşidir; nasıl olsa bir gün doğacaktır.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
adaşın 5 yıl önce

Tebrik ederim adaşım , çok güzel olmuş. Emeğine sağlık.