banner2

Diyanet işleri Başkanlığı bu yıl Ramazan ayında işleyeceği tema; “Helal Kazanç” olacağını açıkladı.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, “Tüketim Çarkında Tükenmemenin Yolu: Helal Kazanç, Helal Lokma Bilincinin Geliştirilmesidir” diye açıklıyor.

Bir de slogan belirlemiş diyanet; “Her kazanç helal kazanç değil!” “Helalinden kazan, huzurla yaşa!..”

Aslında bu çağrı Ramazan ayına mahsus bir durum olmamalı. Yıl boyu diyanetin yapması gereken faliyetlerden biri olmalı.

Sadece bununlada yetinmemeli tabi!..

Mesela helal kazanç ne, Haram Kazanç ne? Bunlarıda açıklamalı. Sonra helal olsa ne olur, haram olsa ne olur? Bunlarıda vatandaşa anlatmalı!..

Çünkü kazanç haram olursa vatandaş yine araba alabiliyor. Lüks yaşayabiliyor. En önemlisi büyük itibar ediniyor toplumda. O zaman haram kazancın ne zararı var. Kişi niye haramdan kaçınmalı. Bunu anlatmadığı sürece bence bu çağrılar birer slogandan öteye gitmez.

Mesela ilk okul çağına kadar inmiş olan iddia oyunu haram mı? Yılbaşı bileti olarak bilinen; “milli piyango bileti” haram mı? Yoksa birer şans oyunu mu? Biz küçükken o zamanlar büyüklerimiz “hoca milli piyangı bileti cehenem biletidir” diyorlardı. Milli piyango bileti hala cehennem bileti mi? Yoksa çağdaşlaştık bu terimleri artık kullanmayalım mı? Ne dersiniz sayın müftüler ve diyanet yetkilileri?

Ama kulağa hoş geliyor “Helalinden kazan, huzurla yaşa!..”

Vatandaş mehmet tam tersi helal haram demeden kazandığı zaman daha huzurlu oluyor. Hanımına çocukarına lüks hayat yaşattığında mutlu olduğunu düşünüyor. Kazanmadığı zaman yuvası dağılmakla karşı karşıya…

Onun bu düşüncesinin yanlışını anlat… bankalarda kredi almanın caiz olup olmadığını anlat… caiz nedir? Caiz değil nedir? Caiz paramıdır?

Son olarak şunu belitmeliyim ki diyanetin başlattığı “Helal Kazanç” çağrısı iyi ama yetersiz. Altı doldurulmadığı mudetçede bir slogandan öteye gitmez!..

Ben helal ve ya heramın önemini anlatmayı Diyanet yetkililerine bırakıyorum.

Gelin dileden dile dolaşan ve helal ile haramı en güzel şekilde anlatan bir hikayeyi hep birlikte okuyalım;

Gencin birisi Kabede hep;

- “Ey doğruların yardımcısı olan Allahım, Ey haramdan sakınanların yardımcısı olan Allahım, sana hamdü sena ederim,” diye dua eder.

Bu durum herkesin dikkatini çeker. Birisi:

- “Neden hep aynı duayı yapıyorsun, başka birşey bilmiyor musun?,” der.

O da anlatır:

Yedi sekiz sene önce yine Kabede iken içi altın dolu bir torba buldum. Tam bin altın vardı. içimden bir ses: - “Bu altınlarla, şunları şunları yaparsın” diyordu. Hayır dedim kendi kendime. Bu benim değil. Başkasının malı, kullanmam haram olur dedim. Bu sırada birisi;

- “Şöyle bir torba bulan var mı?” diye bağırıyordu. çağırdım onu;

- “Nasıl bir torbaydı? içinde ne vardı?” diye sordum. Torbayı tarif etti ve “içinde bin altın vardı” dedi.

- “Torban burada.” diyerek verdim. Adam torbayı açıp bana otuz altın verdi. Pazara gittim. Temiz yüzlü genç bir esiri överek satıyorlardı. Gencin temizliği dikkatimi çekti. Yanlarına gittim,

- “Bu köle için ne istiyorsunuz?” dedim. “Otuz altın dediler”. Adamdan aldığım otuz altını verip genci satın aldım. Bir iki yıl geçti. Genç çok çalışkan, çok edepli idi. Onu aldığıma çok memnun olmuştum. Bir gün onunla giderken karşıdan iki üç kişi geliyordu. Genç bana dedi ki,

- “Efendim, ben Fas emirinin oğluyum. Bu gelenler babamın adamları. Beni buldular. Senden beni satın almak isterler. Sen iyi bir insansın. Onlara otuz bin altından aşağıya satma.” dedi. O kişiler yanıma geldi.

- “Bu esiri bize satar mısın?” dediler. “Satarım.” dedim. “Altmış altın verelim.” dediler. Ben de “Olmaz.” dedim.

- “Sen bunu pazardan otuz altına almadın mı? Biz sana iki mislini veriyoruz” dediler.

- “öyleyse gidin pazardan alın.” dedim. Arttıra arttıra yirmibin altına kadar çıktılar. Otuzbin altından aşağı olmaz dedim. çaresiz kabul ettiler. Ben o otuzbin altın ile işyerleri açtım. Ticaret yaptım. Daha çok zengin oldum. Bir gün bana arkadaşlarım,



- “çok zengin bir ailenin iyi bir kızı var. Babası yeni vefat etti. Onunla seni evlendirelim.” dediler.

- Ben de “Olur.” dedim. Nikah kıyıldı. Deve yükleri çeyizini getirdiler. çeyiz arasında bir torba dikkatimi çekti. Kıza, “Bu nedir?” dedim.

- “içinde 970 altın var. Babam Kabede bunu kaybetmiş. Bulan gence otuzunu vermiş. Kalanını da bana hediye etti. çeyizine koyarsın dedi” diye anlattı. Demek ki bulduğum altınlar benim rızkım imiş. Vermese idim haram yoldan gelecekti. şimdi helal yoldan yine bana geldi. Bana yardım edip haramlardan koruyan, nice nimetler ihsan eden yüce Rabbime hamd ederim.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.