banner2



Bu soruya verilecek en kestirme cevap, “Papa 16. Venedictus, Kiliselerde ve manastırlarda meydana gelen cinsel tacizler sebebiyle istifa etmiştir” şeklindedir. Çünkü bu zat papa olmadan önce kardinaller meclisinde etik kurul başkanıydı ve papa olduğu takdirde kiliselerde meydana gelen cinsel tacizleri önleyeceği sözünü vermişti. Ama gel zaman git zaman bu işte muvaffak olamadı. Onun papa olarak seçildiği dönemde meydana gelen cinsel taciz sayısı 4550’dir.


Aslında Hıristiyan dünyasının dini liderleri olarak bilinen papalar çok siyasî kişiliklerdir. Terör örgütlerine destek vermekten tutun da, bazı devletlerin liderlerini görevden uzaklaştırmaya kadar birçok uluslararası kirli işlerde oyuncu olarak görevlerini yapıyorlar. Yani papalar, öyle sanıldığı gibi masum ve ruhanî liderler değillerdir.

Papalar çok güçlü ekonomik desteğe sahip olan derin şahsiyetlerdir. Bu paraları öncelikle misyonerlik faaliyetleri için kullanırlar. Ama eğer bir ülkedeki terör örgütünün varlığı misyonerlik faaliyetlerine yardımcı bir unsur ise,  o örgüte yardım etmekten çekinmezler. Ama papalar ne kadar güçlü olursa olsunlar, onların da hoşuna gitmeyen şeyler başlarına gelebilir.
Nereden geldiği belli olmayan para kaynaklarına sahip olan Papa, gerektiğinde bu paraları siyasi bir güç olarak da kullanmaktadır. Basında yer alan haberlere göre 2007 yılında Papa 16. Venedictus adına açılan hesaba toplam 204 milyon Auro ile 32 milyar dolar yatırılmıştır. Ayrıca tahvillere ve gayrimenkullere yatırılan paralar da vardır. Üstelik bu hesapların tümü her türlü malî denetimden muaftır.

Şimdi bu kadar parası olan bir dini kuruluşun (!) denetimindeki kilise ve manastırlarda binlerce taciz olayı yaşanmakta ve hepsinin başı olan papa buna sessiz kalmaktadır.  Kuşkusuz 85 yaşında olan bir papa bu durumdan hoşnut olmaz. Belli ki, papa kim olursa olsun, papalık kurumu ve yan kuruluşları birer mafya olarak çalışmaktadırlar. Düşünün; sadece ABD’de bir başpiskopos, 200 sağır ve dilsiz çocuğa tacizde bulunmuştur. Tacizlerin en çok yapıldığı ülke Avusturya’dır. Hatta Ortodoks mezhebine bağlı olan Rusya, taciz olaylarının yaygınlaşması sebebiyle Papa Venedictus’un Rusya’ya gelmesini istemedi. O da gitmedi.


Hangi kötü suçlara bulaşırsa bulaşsın, yine de Papalık misyonerlik davasından asla vazgeçmez. Çünkü misyonerlik aynı zamanda siyasete ve dünyevi menfaatlere alet edilen bir araçtır. Nitekim yıllardır Türkiye’ye dayatılan Laiklik düzeni bir papalık projesidir.

Türkiye’deki terör örgütlerine dolaylı yollarla Vatikan tarafından para ve silah yardımlarının yapıldığını bilmeyen yoktur. Bu yardımların tek amacı, Türkiye’yi zayıflatmak ve Ermenilere destek çıkacak Hıristiyan bir Kürt devletinin kurulmasıdır. Biri çıkıp, “Bırakın bu komplo teorilerini!” diyebilir. Eğer böyle birisi, Vatikan’ın, Türkiye’deki terörü asla kınamadığına dikkat ederse anlayacaktır.


Amerika’yı Irak’a gönderen de papalıktır. Çünkü Papalığın en büyük amaçlarından birisi de, Sünnî İslam dünyasına karşı Şiileri güçlendirmektir. ABD’nin İran’a düşman gibi görünmesi ise yüzeyseldir ve sadece İsrail içindir. Çünkü ABD her zaman Papalığın emrinde olan Katolik bir devlettir. İsrail’e verilen destek ise Vatikan kaynaklı olup Müslümanları zayıflatmak içindir. Diğer taraftan İran ve Vatikan arasında, Haçlı zamanından beri devam edip gelen kadim bir dostluk vardır. Zira baktığımız zaman, Suriye ve Iraktaki Hıristiyanların başına kimin getirileceğine, eskiden beri İran devleti karar veriyor. Osmanlı’dan beri İran’ın Ortodokslar üzerinde etkili olmak istediği bilinmektedir.

Sonuç itibariye, Vatikan’ın emrinde olan ABD vasıtasıyla neden Irak’taki Şiilerin desteklendiğini ve Suriye’deki Nusayrî-Şiî devletinin neden ortadan kaldırılmak istenmediğini anlıyoruz. Yine İran destekli Lübnan Hizbullah’ının Suriye’deki Baas rejiminden farksız olduğunu da anlıyoruz.

O zaman denilebilir ki, Hıristiyanların Papalığı, İslam’ı ve Müslümanları zayıflatmaya yönelik olan haçlı seferleri hayalinden ve Şiileri bu hayallerine aracı yapmaktan hiçbir zaman vazgeçmemiştir.


Mart ayında yeni bir papa seçilecektir. 80 yaşın altındaki kardinaller içlerinden bir aday seçecekler. Yine basından edinilen bilgilere göre bu seçimde Batılı ilaç firmalarının etkisi büyük olacaktır. Çünkü seçilecek olan bir papanın doğum kontrol haplarına fetva vermesi halinde ilaç firmaları ihya olacaklardır.


Sonuç şudur: Yapılan bir ankete göre aklı başında hiçbir Hıristiyan Papalığın ayakta kalmasını ve bunca rezaletlere bulaşmış olan Papalığın kendilerini temsil etmesini istemiyor. Papalığı ayakta tutanlar ise, İncil’i de tahrif etmiş olan ve İslam’ın gelişmesini istemeyen Siyonistler ve menfaatçi misyonerlerdir. Onlar çok iyi biliyorlar ki, Papalık bittiği gün İslam’ın yayılmasının önündeki en büyük engel ortadan kalkacaktır. Denilebilir ki, Hıristiyanlık son yıllarını yaşıyor.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.