Bildiğiniz gibi cumhurbaşkanı Sayın Abdullah GÜL geçen hafta bazı üniversitelerin akademik yılı açılışlarına katılmak üzere komşu ilimiz Mardin’e gitmişti. İlk cumhurbaşkanı sıfatı ile Mardin’i ziyaret sırasında dört ayrı dilde “hoş geldiniz” pankartları ile karşılaşan Sayın GÜL, bazı dar düşünceli siyasetçilerin aksine çok memnun olmuştu. Hatta konuşmasında halka hitap ederken farklılığımız zenginliğimizdir. “demişti.”
Bu hoş görüsü’nden dolayı Sayın cumhurbaşkanımızı yürekten kutluyorum. Mardin’de bulunan Türkler, Kürtler, Araplar, Süryaniler yani dört farklı halk yüzyıllardır aynı şehirde kardeşçe aralarında herhangi bir husumet veya sorun olmadan yaşıyorlar.
İşte bu örnek yaşam biçimi tüm Türkiye’de de özlenen tablo olmalıdır. Yüzyıllardır bu güzelim Ülke’de yaşıyoruz. Kurtuluş Savaşında, Çanakkale Zaferinde, Kore Harbinde, Kıbrıs barış harekâtında tek vücut olup birlikte şehit verdik. O halde hepimiz kardeşiz ve vatanımız birdir yani Türkiye’dir. Atalarımız da Osmanlı döneminde de birlikte idiler.
Daha önceki yazılarımda yazmıştım “Kardeşliğimizin bozulmasını isteyen dış odaklı güçler.” var. Kardeşi kardeşe kırdırmak, yeryüzünün gülü olan güzelim ülkemizi bir çıkmaza sürüklemek ve soldurmaktır. Bunlar başta İsrail siyonisti ABD destekli ve AB ülkeleridir. Amaçları birlik beraberliğimizi bozmak, Türkiye’yi böldürmek ya da en azından Türkiye’nin gelişmesini engellemek, dışa bağımlılığı sürdürmek, kendilerine her zaman muhtaç ettirmek şeklinde olmuştur. Tabi artık bütün halkımız bunları biliyor. Keşke geçmişte de Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah GÜL gibi ufku açık ileri görüşlü siyasetçiler olsaydı da kardeşkanı akmasaydı. Bunca yıldır bu Ülkeyi yöneten dar düşünceli sadece kendi çıkarlarını düşünmüş olan siyasetçiler, var olan halkları yok saymasaydılar o zaman binlerce insan yaşıyor olacaktı. Ülke ekonomisi daha iyi düzeyde olacaktı. Ama ne fayda keşke diyebiliyorum.
Hiç olmazsa bundan sonra keşke dememek için Türkiye’mizde 81 ilin tamamında her halktan insanlar olabilir lütfen! bir birimize tahammül edelim, kardeş olalım yeryüzü hiç kimsenin malı değildir mülk sahibi ancak Allah’tır. Bütün canlılar gibi biz insanlar da faniyiz. Bugün burada yaptıklarımızın hesabını yarın Ahiret’te Allah’a vereceğiz. Onun için ilk önce karşımızdaki insanlarla kim olursa olsunlar hangi dinden, ırktan, mezhepten, dilden, fark etmez Yaratılanı Yaratan’dan ötürü sevmemiz gerek. Tabi din kardeşlerimiz bizim öz kardeşlerimizdir. Bunlar önceliklidir. Müslüman’ın Müslüman’dan başka dostu yoktur. Bu manada ülkemizde halkımızın yüzdelik olarak % 90’nı Müslüman olan Ülkemiz de hepimiz kardeşiz. Batılısı, Doğulusu, Karadenizlisi, Akdenizlisi, Urfalısı, Samsunlusu, hepimiz bu ülkede yaşıyoruz ve bu ülke hepimizin hepimize yeterde, artar da. Yeter ki yeraltı ve yer üstü kaynaklarımızı doğru ve yerinde kullanalım, gelişelim uzay çağını yakalayalım. Teknoloji’yi elde edelim, tüketen değil üreten olalım. Hep birlik ve beraberliğimizi bozmayalım. Resmi dil “Türkçe” olduktan sonra hangi dili konuşursak konuşalım ama gelişelim. Bunları yaparken asırlardır Mardin’deki birlikte yaşayan halkı örnek alalım.
Yeryüzünde Kürdü’de Lazı’da, Çerkez’i de, Arabı’da kısaca bütün halkları yaratan Yüce Rabbimizdir. Allah’ın yarattıklarını hor görmek ya da inkâr etmek hiç kimsenin haddi değildir. Çünkü inkâr yok saymak anlamına gelir ki Allah muhafaza Allah’ın ayetlerini inkâr etmek affedilmeyecek büyük günahlardandır. Kim olursak olalım karşımızdakini anlamaya, sevmeye, hoş görülü olmaya çalışalım. İnsanlar ancak konuşarak sorunlarını halledebilirler. Terörle, vurma, ve kırma, ile bir yere varamayız. Artık oyunlara gelmeyecek kadar okumuş ve bilinçliyiz çapulculara ve islam düşmanlarına pabuç bırakmayalım. Selam ve dua ile.
