Kürt sorununun çözümü ve PKK'nın tasfiyesi konusunda kapsamlı bir çalışmanın yeniden başladığını başbakanın kamuoyuyla paylaşmasıyla öğrenmiş olduk. Bir ayağı Ankara'da diğer ayağı ise İmralı'da olan proje, aynı zamanda, ortak çözüm projesi olma özelliğini taşıyor. Diğer süreçlerden farklı olarak, İmralı ve Ankara, tasfiye değil, çözüm için işbirliği yapıyor. Oslo görüşmelerinin sabote edilmesi ve Silvan saldırısı ile kesilen ve Öcalan'ın tecrit edildiği süreç, açlık grevleri ile tekrar başlamıştı.
Açlık grevlerinin sona ermesinde birçok kesimin uyarısı ve de temennisi sonuç vermezken, Öcalan’ın bir işareti grevlerin bitmesine yetti. Hükümette kesin olarak Kürt sorunun çözümünde kimin yetkili ve de etkili olduğunu kavraması açısından bu önemli bir şeydi. Nitekim Ekim ve Kasım ayında MİT Müsteşar Yardımcısı İmralı'ya giderken, 16 Aralık tarihinde bu kez MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Öcalan'la görüşmüştü. Bunu Ahmet Türk ve Ayla Akat' ın ziyaretleri takip etti ve bugünlerde adalet bakanlığının onayıyla yeni bir heyet gidecek ve süreç daha kapsamlı ve de daha ciddi bir boyuta varacak. Ama asıl süreç önümüzde duruyor ve de bütün tarafların söylediklerine dikkat etmesi gerekiyor ve bu süreç öyle bir iki ayda bitecek bir süreç değil, bazen suiistimaller olabilir, ama bu konuda karşılıklı iyi niyet çok önemlidir. Asıl bugünlerde somut adımların atılacağı kamuoyu tarafından önemle takip edilmektedir. Bu süreçte karşılıklı olarak iki tarafın atacağı adımlar;
1- Abdullah ÖCALAN’ın terör örgütüne saldırıların bırakılması mesajını vermesi.
2- Hükümetinde bunun akabinde askeri operasyonları durdurması.
3- Daha sonra Kürtlere yönelik başta yeni anayasa çalışmaları olmak üzere beklenilen adımların atılması.
4- Terör örgütünün yavaş yavaş silah bırakmaya başlaması.
5- Kademeli olarak Kandildekilerin başta yurtdışı seçenekleri olmak üzere sivil hayata dönmeleri ve istiyorlarsa siyasi arenada çalışma yapmaları.
