Enerji, gıda ve gayrimenkul alanlarındaki faaliyetleriyle geçen yıl 1.1 milyar dolar ciro elde eden Kadooğlu Holding Başkanı Tarkan Kadooğlu, bu yönünden çok, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneğinin (TÜSİAD) yönetimine giren ilk Kürt işadamı olarak tanınıyor.
Kendisinin daha çözüm süreci başlamadan önce TÜSİAD yönetimine girmesini, TÜSİAD, Türkiye ile ilgili meselelerde her zaman bir adım önde şeklinde değerlendirse de, Tarkan Kadooğlu, aslında Kürt iş adamı olarak gündeme gelmekten oldukça rahatsız olduğunu söylüyor.
Kürt kimliği ile ilgili herhangi bir sorununun olmadığının, aksine gurur duyduğunun altını özellikle çizen Kadooğlunun, bu konudaki duygu ve düşünceleri şöyle:
TÜSİADın ilk Kürt yönetim kurulu üyesi denmesinden çok rahatsız oluyorum. Çünkü bu bana göre ülkenin gerçeğine yakışmayan bir tanımlama. Yani sanki bir Kürt ilk defa bu ülkede yaşıyormuş gibi, bir Kürdün bir sivil toplum örgütünün yönetiminde yer alması olmayacak bir şeymiş gibi davranılıyor.
Kürt işadamı olarak anılmaktan duyduğu rahatsızlığın kendisiyle ilgili olmadığını, aslında Türkiyenin aşmış çoktan olması gereken bir mesele olarak dile getirdiğini vurgulayan Kadooğlu, şöyle devam etti:
Tamam ben Kürdüm ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Ben bu ülkede doğdum, okuluna gittim, askerliğimi yaptım, vergimi ödüyorum, istihdam yaratıyorum. Kimliğimde, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yazıyor. Benim bir işadamı olarak TÜSİADa üye olmamdan daha doğal ne olabilir ki. Sanki olması imkansız bir şey olmuş, sanki ben büyük bir fetih yapmışım gibi lanse edilmesi gerçekten beni çok rahatsız etti. TÜSİADın bu lazdır, bu Türktür, bu Kürttür olur veya olmaz diye bir kuralı yok ki. TÜSİADın belli kriterleri vardır, belli başarılar elde etmişseniz, belli cirolara ulaşmışsanız, TÜSİAD üyeliğine seçiliyorsunuz, o kadar...