Başkan Yaşar; Son günlerde İstanbul Taksimde bulunan Gezi Parkı adı ile anılan yere ilişkin yapılacağı iddia edilen yapılar bahane edilerek gösteri yürüyüşü sınırlarını aşan hareketlenmeler görülmektedir.
Aslında açık kaynaklarda söz konusu yere nasıl bir plana göre yapı yapılacağı anlaşılamamaktadır. Buna rağmen yine ağaçlar sökülerek AVM yapılacağı iddia edilerek tepki gösterildiği iddia edilmektedir. Fakat gösterilen tepkilerin şekli ve şiddeti ve örgütlenme şekli, halkı katılmaya teşvik ve katılanları da daha yüksek dozda çatışma halet-i ruhiyesine sokmak için yalan bilgilerin ve uydurma haber ve fotoğrafların yayılmasına çalışılması, bu hareketlenmenin basit bir gösteri olmadığını göstermektedir.
Bu tip bindirilmiş kıtalar ile yapılan gösteriler daha önce de yaşanmıştır. Son yıllarda kamuoyu önünde yürütülen önemli yargısal süreçler birçok gizli ilişkiyi deşifre etmiştir. 27 Mayıs ihtilallinden önce de benzer akla hayale gelmedik yalan haberler ile toplum gerilmiş, mesela bazı öğrencilerin kıyma makinesine atılarak öldürüldükleri, o zamanki ana muhalefet liderinin başının iktidar yanlısı kişilerin attığı taşlar ile yarıldığı yalanı yayılmıştır. Bütün bu yaşanan örnekler karşımızdayken ve haberlerin yalan olduğu hemen ortaya çıkarılmasına rağmen halktan birilerinin bu oyunlara itibar etmesi üzücüdür.
Olayların seyri esas amacın Gezi Parkının korunması olmadığını göstermektedir. Mesela gösterilerin bir süre daha devam etmesi halinde hükümetin Anayasa Mahkemesi kararı ile görevden alınacağının ilan edilmesi ( Anayasa Hukukumuzda böyle bir usul ve imkan yoktur.), ordunun göreve çağırılması, birkaç kişi ölürse daha iyi olacağının ağızdan kaçırılması, amacın hükümeti düşürmek olduğunu ortaya koymaktadır.
Asıl amaç toplumsal hareketlerin giderek yaygınlaşarak kontrol edilmez bir kargaşa ve güvensizlik ortamı oluşması ve olağanüstü hal veya sıkıyönetim ilanına mecbur kalınması ve hükümetin mevcut hali ile görevini yapamayacağını söylenebilmesi ve mümkün olursa yönetime demokrasi dışı yollarla geçilmesidir. Gösteri yürüyüşü demokratik bir haktır. Fakat bu hakkın kullanılması esnasında hukuk normlarının ihlal edilmesi serbestisi yoktur. Kişilerin can güvenliğinin ihlal edilmesi, kamu mallarının ve başka şahıslara ait malların tahrip ve yağması hiçbir hukuk düzeninde cezasız kalmamalıdır.
Bu gösterilere katılanlar ve destek bildirenler bu gösterileri organize edenlerin ve hukuk dışına çıkarak yaralama, yağmalama ve tahrip etme gibi tüm günahlara destek vermiş olduklarını bilmelidirler.
Demokratik hukuk düzeninde idarenin eylem ve işlemlerine karşı hangi hukuki yollara başvurulabileceği, örneğimizde yapılacağı iddia edilen plan değişikliği ve yapıların kamu yararına uygun olup olmayacağının denetlenmesi mümkün ve yöntemleri bellidir. Bunun dışındaki şiddet ve kaba kuvvete dayanan yöntemler tamamen red edilmelidir.
Yine demokrasilerde hükümetlerin değişmesi usulü demokratik seçimlerdir. Bunun dışında bir yöntem millet iradesinin ayak altına alınmasıdır.
Halkımızın büyük çoğunluğu bu tip eylemleri tasvip etmediği gibi bu amaçları da paylaşmamaktadır. Nihayet bütün gayretlere rağmen katılımın sınırlı olması bunu göstermektedir.
Harran Adalet ve Hukuk Derneği yönetimi olarak gösteri hakkına saygı duymakla beraber bu hakkın sınırının aşılması, gösterilerin görünen amaçlar dışında demokrasi dışı gayelere yönelmesi karşısında halkımızın aydınlatılması ve katılımcıların uyarılması ihtiyacı karşısında bu açıklamanın yapılması uygun görülmüştür dedi.
