banner2

Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu tarafından organize edilen, 13-17 Aralık 2010 tarihlerinde "Belçika'nın başkenti Brüksel ve İtalya'nın başkenti Roma Genç Gazeteciler Basın gezisine" (Delegation Of the European Union to Turkey) davetlisi olarak katıldım.
AB Türkiye Delegasyonu işbirliğinde 18 ilde Sanayi Ticaret Odaları bünyesinde kurulan AB Bilgi Merkezi (EUIC) tarafından organize edilen programa Şanlıurfa'dan Nimet İnce hanım tarafından davet edildim.
Türkiye'deki gazeteciler için uyarlanan programa 14 ilden birer temsilci katıldı. (Bursa; Meydan Gazetesi'nden Rabia Nurdan Deniz, Denizli; Deha medya grubundan Ömer Asltıntaş, Diyarbakır; Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Faruk Balıkçı, Edirne; Edirne Haber'den Elif Davulcu, İzmir; Milliyet muhabiri Banu Kelleci, Konya; Lonca Dergisinden Fatih Ulutaş, Trabzon; İHA muhabiri Ersen Küçük, Van; Taraf muhabiri Selim Arafat Kemaloğlu, Adana; Ekspres gazetesinden Fatma İnci Gül, Eskişehir; Sakarya gazetesinden Hakkı Sağlam, Mersin; DHA'dan Mustafa Ercan, Antalya; Dünya gazetesi muhabiri Duygu Şahin, İstanbul; CNN Türk'ten Begüm Dönmez ile AB Bilgi Merkezi Samsun sorumlusu Müberra Genç ve Oasis görevlisi Tayfun Akçığ'dan oluşan bir ekip)

 Katılımcılara AB/Türkiye ilişkileri ve Avrupa Birliği ile ilgili katılımcılara bilgi aktarmak, Türkiye ve Avrupa medya profesyonelleri arasında uygulama örneklerinin değişimini kolaylaştırmak amacı ile çeşitli toplantı ve görüşmeler yapmak için Avrupa'ya gittik.
Programa evet dememle birlikte, AB ve vize işlemlerinin evrak ve yazışmaları başladı. Brüksel ve Roma'ya gideceğimiz için "schengen vizesi" almak zorundaydık. Vize işlemlerini AB Türkiye Delegasyonu AB Bilgi Merkezi aracılığıyla Oasis şirketi takip etti.
Vize işlemleri devam ederken bende süresi bitmiş olan pasaportumun süresini uzatmak için girişimlere başladım. Süre uzatmak için çıkan problemi (Sağolsun) Emniyet Müdürümüz Sabri Durmuşlar'ın sayesinde aştık.
Benden önce de bu tür programlara Şanlıurfa'dan giden gazeteciler var. Ancak çoğu gazeteci izlenimlerini kaleme almadığı için nasıl bir gözle AB'yi gördüğünü öğrenemedik.
Ben gördüklerimi ve zaman zaman da kıyaslamalarla izlenimlerimi aktarmaya çalışacağım.

Aralık 13'de Şanlıurfa GAP Havalimanından sabah saatlerinde İstanbul'a uçtum. Fakat İstanbul Atatürk Havalimanına yoğun sis nedeniyle inemedik. İstanbul üzerinde bir tur attıktan sonra inmesi gereken pistte değil de başka bir piste 12:20 sularında inebildik.
14:30 Brüksel uçağına yetişebilmek için hızlı davrandık ve THY ait Airbus 320 uçağı ile Brüksel'e uçtuk.
Tabii Dış Hatlar çıkış kapısında kemerimize kadar çıkarmak zorunda kaldık. Çok sıkı bir aramadan sonra uçağımıza doğru gidebildik.
Brüksel'e giderken 11.900 m. Yükseklikteyiz ve Avrupa'nın karlı ve bulutlu havasında bulutları üstten süzüyorum. Harika bir görüntü oluşturmuştu bulutlar. Gazeteci refleksiyle makinemi aldım ve bulutları fotoğrafladım.
Türkiye saati ile 17:35 sularında Brüksel havaalanına iniyoruz ve oradan araçla şehirdeki otelimize yerleşiyoruz.
Yerleştikten sonra akşam yemeği için Brüksel'in önemli restaurantlarından Chez Leon'a gidiyoruz.
Akşam yemeğini AB nezdinde Türkiye Daimi Temsilciliğinden Engin Arıkan ve KKTC ve CFSP'den sorumlu müsteşar Mesut Koç'la sohbet ederek yedik.
Türkiye'nin AB üyelik sürecinde "Kıbrıs sorunu"n ne demek olduğunu etraflıca konuştuk. AB yetkililerin "Kıbrıs sorununu" nasıl gördükleri hakkında fikir edinebildik. Aslında 'Kıbrıs sorunu' çok da büyük ve aşılmaz bir sorun olmadığını fakat bir türlü ilerleme sağlanamadığını sezdik.
Türkiye Dışişlerinde yaşanan değişimi ve "Eksen Kayması" tartışmasının yapay olduğunu asıl yapılması gereken işlerden bahsettiler.
Ahmet Davutoğlu'nun Dış İşleri bakanı olmasından sonra hızla gelişen atakları tahlil ettik. Bu arada çok methedilen Brüksel mutfağının yemeklerini tadıyoruz. Oldukça baharat zenginliyle donatılan yemekler, mutfağımızdan lezzet bakımından uzak bir noktada. Tatlıları ise çikolatanın başkentlerinden olmasından dolayı tatlıları çikolata ağırlıklı oluyor.
Yemekten sonra günün ve yolculuğun yorgunluğuyla otelimizin yolunu tutuyoruz. Ancak genç arkadaşlarımızla birlikte Brüksel caddelerini arşınlamak istiyoruz. Yolculuktan bitap düşenleri otele bıraktıktan sonra gecenin bir yarısına kadar Brüksel'i geziyoruz. Gece caddede termometreye bakıyorum -1 veya 1 derece oluyor. Termometre göstergesi ise t (haç) şeklinde. Hatta bazı noktalarda trafik ışıkları bile t (haç) şeklinde olduğu göze çarpıyor. 
Daha sonra otelimize döndük. Sabah kahvaltısından sonra sabah saat 09'da Avrupa Birliği meclisindeyiz.
Burada Avrupa Komisyonu'nun işlevlerinin genişleme bağlamında tanıtımına katıldık. Meclise girerken yine sıkı bir güvenlik araması sonrasında girebildik. Sadece bize özgü bir arama değildi, hatta orada çalışanlarda bizim gibi sıkı aranarak girebiliyorlardı. Toplantı salonuna geçtik. Avrupa Komisyonu'nun işlevlerinin genişleme ve komşuluk politikalarıyla ilgili bir sunum vardı. Sunumunu Avrupa Komisyonu Genişleme ve Komşuluk Politikası'ndan sorumlu Angela Filote yaptı. (1 Ocak'tan itibaren bu görevden ayrılacağı için yanına göreve getirilen Nataşa Bargaret vardı)
Filote; 3 yıl Türkiye'de çalıştığını kısa gazetecilik serüveni yaşadığını ifade etti. Angela Filote; AB genişleme politikasına çok önem veriyoruz. Bu bağlamda Türkiye ile müzakerelerimiz sürerken Balkan ülkeleri AB'ye girme beklentileri içindeler. Türkiye'nin AB'ye girmesi için bir çok yenilik yapması lazım. Sosyal, basın özgürlüğü ve benzeri adımların atılması lazım.
Bir soru üzerine Filote; Türkiye'de Avrupa Birliğine girelim derken diğer taraftan girmeyelim sesleri yükseliyor. Tabi bu söylemler her ne kadar oy kazandırıyorsa da sürecin yavaşlamasına neden olabiliyor" dedi.
Türkiye çok genç bir ülke ve inanılmaz derece çalışkan ve dinamik bir topluluk, bence bu dinanizm iyi yönetilmeli ve kullanılmalı.
Türkiye'nin hakkı olan vize sınırının kalkması gerekmiyor mu? Sorusu üzerine Filote; Türkiye olsun başka ülke olsun politikamız serbest dolaşım hakkı herkese verilir diyor. Ancak bazı çekinceler var. Vize sınırlaması kalktığında herkes için üç aylık vize hakkı var.
Bu üç ay içerisinde Avrupa'ya gelen Türkler acaba yasa dışı yollarda çalışırlar mı? Endişesi var. İmtiyazlı ortaklığa da değinen Angela Filote; İmtiyazlı ortaklık bizim çalışmalarımız arasında yok. Bize verilen görevler içinde şu veya bu ülkelere karşı imtiyazlı ortaklık var denmiyor. Biz çalışmalarımıza devam ediyoruz" dedi.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.