banner2

-

Başlıkta kullandığım “al birini vur ötekine” deyimi bir atasözüdür. İki şeyi kıyaslamak için kullanılır. Ama bu iki şey zaten çok berbatlardır. Hatta ikisi de o kadar berbattır ki ikisi bir tam etmez. Birini alıp ötekine vurma suretiyle anında ikisinden de kurtulduğumuz, işe yaramaz iki unsuru betimleyen (tasvir / tasarlama) sözdür. Konumuz; İslami açıdan baktığımız zaman, üzerinde yaşadığımız bize çok güzel görünen sanki bizim ebedi yurdumuzmuş gibi davrandığımız fani dünya ve sanal dünyadır. Bunların faydalarına ve zararlarına değineceğiz. Sosyal medya aslında zararsızdır. Zarar veren insanların kendileri ve bilinçsiz kullanıcılardır. Özellikle akıllı telefonların çıkmasıyla birlikte hemen hemen her cebe internet girmiş durumda… Günümüzde insanların tamamına yakını resmi ve gayri resmi kurumlar sosyal medyayı aktif olarak kullanmaktadır. 2017 verilerine göre; en büyük sosyal ağ olan Youtube, yalnızca 1 ay boyunca 1,3 milyar kişi tarafından ziyaretçi akınına uğramakta ve sadece bu site üzerinden izlenen videolara her ay 8 milyar saat harcanmaktadır. Bugün üretilen elektriğin %8'inin, interneti çalıştırmak için harcandığı hesaplanmıştır. Fotoğraf paylaşımının yer aldığı instagramın 100 milyondan daha fazla kullanıcısı vardır. Günlük olarak ortalama 7,3 milyon aktif kullanıcı siteyi ziyaret etmektedir. Sık ziyaret edilen bu platformların birçok problemlere yol açtığı artık örtülemeyecek kadar barizdir. Hukuki problemlerden tutun psikolojik problemlere oradan da ahlaki yozlaşmaya kadar bu keşmekeşliği sıralamak mümkündür.

Bilinçsiz bir şekilde kullanılan bu ağların kişide karakter bozukluklarına yol açmasının yanında sosyal medyaya bağımlı olan kişilerde dikkat dağınıklığının olduğu belirtilmektedir.‘Ağ'lara bağımlı olan kişilerin içe kapanık bir karaktere büründüğü ve böylece anti-sosyal bireylerin ortaya çıkmasına sebebiyet verdiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Malum sanal âlemde yapılan fotoğraf paylaşımları ile bireylerin ve ailelerin hiçbir gizliliği kalmaz oldu, hayâ perdesi yırtıldı. Dahası her bilginin paylaşımı bilgi kirliliğine yol açmaktadır. Sonuç olarak, sosyal ağları iyi yönde kullanmanın güzel olduğu hepimizin kabulüdür. Ancak gelinen noktada bunun kontrol edilmesinin çok zor olduğu ve hepimizin birbirimizden kopuk asosyal bireyler şeklinde kötülük ve tehlikelere açık, savunmasız olduğumuz görülmektedir; o zaman demem o ki şüphesiz bütün tedbirler bu yönlü yoğunlaştırılmalıdır. Peki, insanlar bu platformlar üzerinden başka insanlara nasıl zarar verebiliyorlar? Sosyal medyayı kullanarak kendimize nasıl zarar veriyor olabiliriz? Sosyal medyayı kullanarak paylaştığımız, yazdığımız hiçbir şey kaybolmuyor. Bu nedenle geleceğini düşünmeyen kullanıcıların ileride başını derde sokacağı aslında çok açıktır. Bunun farkına varan kullanıcılar apolitikleşmekte bu da aslında apayrı bir sorunu ortaya çıkarıyor. Bizi özgürleştirdiği gibi susturan bir yapısı da var sosyal medyanın. Sosyal medya birçoklarına göre düşünülenin aksine toplumsal tepkiyi öldürüyor.

İletişimin bu şekilde gelişmesi insan hayatında birçok değişikliğe sebep oldu. İnternet ve diğer sosyal medya araçları; köylerde, şehirlerde kısacası dünyanın her yerinde bütün insanları kuşatmaya başladı. İnsanlar bu ‘sosyal' ağların bağımlısı oldular. İşin kötü tarafı sosyal medya denilen bu alanların kontrol altına alınamıyor olmasıdır. Bu kontrolsüz internet ağı bütün ceplere girerek çocukları, gençleri zehirlemenin yanında onları sosyal çevreden uzaklaştırarak yalnızlaştırdı. Daha önce de bu konuyla ilgili birkaç yazı yazmıştım. Ama gerekliliğine inandığım için yine yazma hissi doğdu bende. Başta şahsım olmak üzere bazen öyle dalıyoruz ki etrafımızda kimler var farkına varmıyoruz. Öyle bir hal aldı ki bu melanet her ne kadar adı sosyal olsa da aslında kişileri yalnızlaştıran bireyleri esareti altına alan bir hayal dünyası gibi…  Sosyal Medya denince akla gelen ilk şey‘paylaşmak' oluyor. Bu alanlar; Facebook, İnstagram, Twitter, Whatsap v.s. “Eskiden yalan dünya vardı, şimdi de sanal dünya çıktı, al birini vur ötekine”… Çok insan tanıyorum neredeyse 24 saatin 17-18 saatini sosyal medyada geçiriyor. Yazık ediyoruz kendimize.

Tek bir tuşla yapılan alışverişler, ödenen faturalar, verilen yemek siparişleri… İsteklerimiz, hayatımızın hep bir ‘tık’ önünde. Tüm bu gelişmelerin ve kolaylaştırıcı etkilerin artışıyla, insan ilişkileri ciddi yaralar almakta. Özellikle günümüzün yaygın olarak kullanılan sosyal paylaşım siteleri sayesinde insanlar sosyalleştiğini düşünürken, aslında asosyalliğe doğru adım atıyorlar, farkında değiller. Gittikleri yerlerden, yanında bulunan kişilere, yedikleri yemeklerden, yaptıkları işlere kadar birçok şeyi insanlarla paylaşma içgüdüsüyle hareket etmeye başladılar. İstemsiz bir şekilde, güncelledikleri durumların ‘beğenilme arzusuyla yanıp tutuşuyorlar. En iyi bildiğimiz bağımlılık yapan maddelerin başında gelen; sigara, alkol ve uyuşturucu maddelerinin arasına, sosyal paylaşım sitelerine bağımlılık maddesi de ekleniyor haliyle. Yine yapılan araştırmaların sonucunda, internetten uzaklaştırılan insanların, tıpkı alkol, sigara ve uyuşturucu gibi bağımlılık yapan maddeleri bıraktıklarında vücutlarında meydana gelen tepkileri gösterdikleri gözlemliyorlar. Agresiflik, depresiflik, insanlarla iletişim kuramama gibi önemli sorunlar. Ne diyelim? Allah kurtarsın bizi… Selamla kalın selamette kalın.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.