Toplumda "Ergenekon" olarak bilinen terör örgütü soruşturmasının Erzincan ayağını yürüten, Erzurum özel yetkili savcılarının soruşturma kapsamında, görevde olan bazı istihbarat mensupları, komutanlar ve Erzincan Cumhuriyet başsavcısı ile ilgili yasal işlemler yaptığı ve en nihayetinde Erzincan cumhuriyet Başsavcısının tutuklanması ile devam eden bir süreç olduğu bilinmektedir.
Soruşturma devam ederken, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu"nun soruşturmayı yürüten Erzurum özel yetkili cumhuriyet savcılarının yetkilerinin kaldırılması, haklarında suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmesi, akabinde Yargıtay ve Danıştay ‘ın bu kararı hukuka uygun bulduklarına dair açıklamalarla gelişen süreci bir hukuk kurumu olarak üzüntü ve esefle karşılamaktayız.
Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı hakkında, Erzurum özel yetkili cumhuriyet savcılarının doğrudan soruşturma yapıp yapamayacakları, söz konusu iddiaların kişisel suç veya göreviyle ilgili bir suç olup olmadığı, tamamen yargısal faaliyetler çerçevesinde incelenecektir. Şayet özel yetkili Cumhuriyet savcılarının yanlış bir uygulaması bulunuyorsa yine yasalarda öngörülen denetim mekanizmaları çerçevesinde izale edilelebilecek konulardır.
Nitekim tutuklama kararı Ağır Ceza Mahkemesince verilmiş ve tutuklamaya yapılan itiraz başka bir mahkemece red edilmiştir.
Ancak Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun Anayasa' nın 159. maddesinde belirlenen görevlerini aşarak yürütülmekte olan bir soruşturmanın hukuka aykırı olduğundan bahisle özel yetkili savcıların yetkilerini kaldırması; savcılar hakkında suç duyurusunda bulunması, Yargıtay ve Danıştayın bu kararı destekler mahiyette hukuka aykırı açıklamalarda bulunması açıkça yargıyı sindirme ve bitirme hareketinden başka bir şey değildir.
Bu karar yargısal faaliyetlerde tamamen bağımsız olması gereken hakim ve savcılara açık bir gözdağıdır.
Yüksek yargıda bekleyen, yıllardır haber alamadığımız onbinlerce dosya varken, ve yine yargının diğer tüm ağır sorunlarıyla hakim ve savcılarımız ağır iş yüküyle adaleti zor şartlar altında tesis etmeye çalışmaktadır. Ancak; sorumluluk makamında olan kurumların ve yüksek yargının, özveri ile çalışan yargı mensuplarına müdahale etmesi hukukçu olarak bizleri ve aziz halkımızı yaralamıştır.
Ancak adalete olan güvenimiz sonuna kadar devam edecektir. Zira bir yandan yargıda bağımsızlık isteyip diğer yandan askeri kışlada brifing alan, halkın seçmiş olduğu temsilciyi bağımsızlığa engel sayan, ancak atanmış bir askerin ismini kurtarmak için Van savcısını meslekten ihraç ederek adalete olan güveni yaralayan bir anlayışa rağmen bu ülkenin cesur hakim ve savcılarına olan güvenimiz tamdır.
Harran Adalet ve hukuk derneği, olarak her şeye rağmen Hukuka ve Adalete inanıyoruz, inanmak istiyoruz.
Harran Adalet Ve Hukuk Derneği (HADER)
