banner2
Öne Çıkanlar Cumhurbaşkan adayı Erdoğan Gaysan Mobilya Dumankaya Yukarı Koçlu Akhisar Belediyespor

Erdoğan'dan da 'balyoz'

Erdoğan, ''Biz, Ankara'nın karanlık tünellerine girmedik, girmiyoruz, girmeyeceğiz. Bizi paçamızdan oralara çekmek istiyorlar. Bütün bu kirli senaryolara, kirli oyunlara, kirli ilişkilere, hukuk dışı girişimlere karşı boynumuzu hiçbir zaman bükmedik, bundan sonra da bükmeyeceğiz'' dedi.

Millet iradesinin üzerinde hiçbir güç olamayacağının altını çizen Erdoğan, ''Millet iradesine el uzatanlar karşısında hukuku ve demokrasiyi savunmaya devam edeceğimizi, bu uğurda her türlü sıkıntıyı göğüsleyeceğimizi buradan açık açık ifade ediyorum'' diye konuştu.

Ankara'da, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'da konuşan Başbakan Recep tayyip Erdoğan, partisinin son dönemlerde yerel yönetimlerde yaptığı icraatları anlattı. Başbakan Erdoğan, İstanbul 2010 Kültür Başkenti açılış etkinlikerini ve Kocaeli'de 26 bin 6. sınıf öğrencisine ücretsiz olarak dizüstü dağıtılmasına dikkat çekti.

"BİZ DE ONA TESLİMİZ"

Erdoğan Taraf Gazetesi'nin yayınladığı Balyoz Darbe Planı'nı ağır bir dille eleştirdi. "Tüm bunlardan haberimiz" vardı imasında bulunan Erdoğan, Ak Parti olarka milleti iradesine teslim olduklarını söyledi. Yedi yıldır bu tür girişimler karşısında dik durduklarını belirten Erdoğan, "Merhum Özal'a suikast düzenlendi. Bir kaç dakika sonra kürsüye çıkıp "Allah'ın verdiği ömrü ondan başka olacak yoktur..." Biz de ona teslimiz..." diye konuştu.

Erdoğan konuşmasında şunları söyledi:

- Bizi dedikoduların, söylentilerin, iftiraların, ithamların, karanlık ve kirli senaryoların peşine takılıp gidenlerin arasında bulamazsınız. Bizi millete efendi olmak değil, hizmetkar olmak yolunda bulabilirsiniz.

- Biz Elmadağ'da ölüm virajlarına neşter vuruyoruz, Sakarya'da yollar inşa ediyoruz. Yolları hayatla buluşturuyoruz. İstanbul'u kültürün başkenti yapıyoruz. Biz okul açıyoruz, hastaneler inşa ediyoruz, yurtlar bina ediyoruz, konutlar üretiyoruz, milletin derdine çare bulmak için gecemizi gündüzümüze katıyoruz. 

- Biz, Ankara'nın karanlık tünellerine girmedik, girmiyoruz, girmeyeceğiz. Bizi paçamızdan oralara çekmek istiyorlar. Bizi, millete hiçbir faydası olmayan senaryolarına ortak etmek istiyorlar. Bizi, gerilim siyasetlerine alet etmek istiyorlar. Biz bunlarda yokuz ve olmayacağız. Bütün bu kirli senaryolara, kirli oyunlara, kirli ilişkilere, hukuk dışı girişimlere karşı boynumuzu hiçbir zaman bükmedik, bundan sonra da bükmeyeceğiz.

 - 7 yıl boyunca aziz milletimizin bize yüklediği emanete gölge düşürmek isteyenlere fırsat vermedik, bundan sonra da vermeyeceğiz. Ülke adına, gelecek adına, demokrasi ve özgürlük adına her türlü senaryo ve girişimin karşısında dimdik durduk, bundan sonra da aynı şekilde dimdik durmaya da devam edeceğiz. Anlamak ya da kavramak istemeyen herkese bir kez daha sesleniyorum: Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Demokrasilerde iktidarlar seçimle gelir, seçimle gider. Millet iradesinin üzerinde hiçbir güç yoktur, olamaz. Kendisini TBMM ve millet iradesinin üzerinde görenler, kendisinde böyle bir yetkiyi vehmedenler apaçık gaflet ve dalalet içinde olurlar.

- (Bugün nasıl olsa benim elimde güç var...) Unutma; yarın bu güç elinden gidebilir. Bu güç elinden gittiği zaman halk nezdinde nasıl yargılanacaksın, bunun hesabını şimdiden yap. Bu hepimiz için geçerlidir.

- Hükümet olarak, AK Parti olarak, millet iradesine el uzatanlar karşısında hukuku ve demokrasiyi savunmaya devam edeceğimizi, bu uğurda her türlü sıkıntıyı göğüsleyeceğimizi buradan açık açık ifade ediyorum. 

- Merhum Özal'a suikast girişiminde bulundular. Birkaç dakika sonra yaralı haliyle kürsüye çıktı ve şu tarihi sözü söyledi: 'Allah'ın verdiği ömrü ondan başka alacak yoktur'. Biz de O'na teslim olduk. Mesele budur.

Haftalardır o aynı nakaratı, o aynı bitmeyen şarkıyı terennüm ediyorlar. 'Sivil diktatörlük' diyorlar, 'sivil faşizm' diyorlar, 'tek parti diktatörlüğü, tek adam özlemi' diyorlar. Peki soruyorum: Nereden çıktı şimdi bunlar, nereden lüzum gördünüz bu iddialara? Merhum Menderes'e, Merhum Özal'a karşı yürütülen bu kampanya bugün nereden ısıtılıp Türkiye'nin önüne sürülmüş? Arşivden bunları bulup çıkarttım. Aynı şeyleri merhum Özal'a da söylemişler. Gazetelerin başlıkları aynı. Şimdi aynı gazeteler arşivlerini yeniden gündeme getirdiler. 20-25 yıl önce bunlar aynen söylenmiştir. Şimdi tekrar ediyorlar. Hangi senaryoyu yeniden canlandırmanın peşindesiniz? Millete karşı yine nasıl bir kumpasın içindesiniz?

Biz 7 yıl boyunca bu ülkede sarsılmadan, yıkılmadan, eğilip bükülmeden millet egemenliğini savunduk, demokrasiyi savunduk, hakkı ve hukuku savunduk. İşte bugünlerde gündeme getirilenler... Siz zannediyor musunuz ki biz bunları hiç duymuyoruz. Bunlar duyuluyor ama biz hiçbir zaman gerilimin taraftarı olmadık. Biz işimize baktık. Ne yazık ki onlar da işlerine baktılar. Üzüldüğümüz yan bu. Sadece savunmakla kalmadık. Tüm bu ve benzeri kavramların altını, içini biz doldurduk. Daha tabii doldurulması gereken başlıklar var.''

''BİZ BUGÜN VARIZ, YARIN YOKUZ''

''Türkiye, her rengin, her nefesin, her sesin bir arada özgürce yaşadığı, birbirine saygı duyduğu, birbirinin özgürlük alanlarına daha fazla ihtimam gösterdiği bir ülke.

Altını çizerek söylüyorum, biz kendi iktidarımızı kökleştirmenin değil, böyle bir şey asla söz konusu olamaz. Biz halkın iktidarını, milletin egemenliğini kökleştirmenin gayreti içindeyiz. Biz bugün varız, yarın yokuz. Yarın milletimiz bizden emaneti alır. Biz de 'baş göz üstüne' eder emaneti sahibine teslim ederiz. Bu noktada öz eleştiriden de kaçmıyoruz. İlk zamanlarda bizi tanımayanlar olabilir, bizi anlamayanlar olabilir. Biz de kendimizi tam anlamıyla anlatamamış olabiliriz. Ama aradan 7 yıl geçti. 7 yıl boyunca yaptıklarımız ortada. 7 yıl sonra Türkiye'nin geldiği seviye ortada. Buradan bir kez daha söylüyorum, biz sadece bize oy verenlerin değil, 72 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının her birinin emanetini taşıyoruz. Her bir vatandaşımın yaşam tarzı, emniyeti, huzuru bizim teminatımız altındadır. Biz her zaman bu anlayışla hareket ediyoruz. Bundan sonra da aynı minval üzere yolumuza devam etmeye çalışacağız.

Kimse ülkeye korku salmaya kalkışmasın. Kimse milletimizi korkutarak, yapay korkular üreterek, tedirginlik yayarak buradan kendisine siyasi rant elde etmeye kalkışmasın. 'Tek parti iktidarı, sivil faşizm'... Allah aşkına soruyorum, Türkiye'de seçimler 5 yılda bir yapılırdı. Eğer bu bu işte bu kadar telaşı olan bir siyasi parti olsaydık bunu 5 yıldan 4 yıla indirir miydik? 5 yıldan 4 yıla indirdik. Niye? Daha seri milletin huzuruna çıkalım, millete hesap verelim, diye.

Allah aşkına, cumhurbaşkanı parlamentoda seçiliyordu. Biz ne dedik? 'Halka gidelim' dedik. Yıllar yılı, bu ülkede 'cumhurbaşkanını millet seçsin' dediler. Kimse buna cesaret etti mi, kimse bu adımı attı mı? Atmadı. Ama biz ne yaptık? 'Hayır' dedik, 'gideyim millete'. Referandumunu yaptık ve cumhurbaşkanını milletin seçmesini ve '7 yılda bir değil, iki kere olmak kaydıyla 5 yılda bir, millet cumhurbaşkanını yani kendi başkanını seçsin' dedik. Bu neyi gösteriyor? Bu tek parti iktidarına ve sivil faşizme son vermenin en somut örnekleridir.

haber7

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.