banner2
Öne Çıkanlar Türkiye Urfa Suriye Haliliye ABD

İlk Çağdaş Fetvalar Veren Alim; Mahmut Şeltut

İlmi çalışmaları yanında mücadeleci ve ıslahatçı kimligiyle de öne çıkan Mahmut Şeltut,'un kimliği, yaşamı ve hayatı hakkında az bilinenleri sizler için derledik.

 

 

EL- FETÂVÂ
1.Mahmut Şeltut’un (1893-1963) Hayatı
23 Nisan 1893’te Buhayre vilayetine bağlı Benimansur köyünde doğdu. Orta öğrenimini İskenderiye’de dini bir okulda yaptı. 1918’de Ezher’den mezun oldu ve İskenderiye’de tahsil gördüğü okula hoca tayin edildi. I. Dünya savaşından sonra gazetelerde siyasal ve sosyal gelişmelerle ilgili makaleler yazıp din ve siyaseti, güçlü bir fikir örgüsü içinde birleştiren mesajlar verdi. 1927’de Ezher’e asistan oldu. 1931’de bu görevden uzaklaştırıldı. 1935 yılında Meragi daha önce ayrıldığı Ezher Şeyhliğine (Rektörlük) yeniden getirilince Şeltut, Külliyetü’ş-Şeria’nın dekanlığına tayin edildi.
1938’de Hollanda’nın Lahey şehrinde toplanan Milletlerarası Mukayeseli Hukuk Kongresi’ne katılıp burada tebliğini Arapça okumakta ısrar ederek Arapça’nın ilk defa uluslararası bir Kongrede kullanılmasını sağladı. Bu tebliğinden dolayı 1941’de Ezher Cemaati kibari’l-ulema üyeliğine seçilip bu kurulun en genç üyesi oldu.
Ezher’in ıslah edilmesi çalışmaları yanında Ehl-i sünnet ile Şia arasındaki ihtilafların en aza indirilmesi yönünde çaba sarf etti. 1947’de Vezir Muhammed Allube Paşa’nın başkanlığında Cemaatu’t-takrib beyne’l-mezahibi’l-islamiyye adlı bir heyet ve buna bağlı Darü’t-takrib adlı bir enstitü kuruldu. Şeltut bu girişimi yazıları ve konferanslarıyla destekledi.
1946’da Kahire üniversitesi Hukuk fakültesinde ders vermeye başladı. 1950’de Ezher’de İslam kültürü ve araştırmaları bölümüne genel müfettiş tayin edildi. 1957’de İslam Konferansına danışman, aynı yıl Ezher vekili ve 13 Ekim 1958’de Ezher Şeyhi oldu. Reform çabaları sayesinde 1961’de Ezher modern bir üniversite hüviyetine kavuşturularak ilk defa kız öğrenciler alındı. 13 aralık 1963’de vefat etti.
İlmi çalışmaları yanında mücadeleci ve ıslahatçı kimligiyle de öne çıkan Şeltut, Cemaleddin Efgani, Muhammed Abduh ve Meragi’nin ıslahatçı çizgisini izlemiştir. Ayrıca İslam birliğini sağlamak amacıyla Şia ile Ehl-i sünnet’i birbirine yaklaştırmak için çaba sarf etmiştir. Fıkıh alanında geleneksel bakış açısına karşı çıkarak çağdaş problemlere cesaretle çözümler bulmaya çalışmıştır.

2. El- Fetâvâ    
I. İçerik
Kitap, Mukaddime ve dokuz bölümden oluşmaktadır. Mukadime’de Kur’an’ın Fetvâ (hükümleri açıklama) metodunu ortaya koymakta, bununla beraber Müslümanların onlara faydalı konularda fetva istemelerinin gerektiğini belirtmektedir.
Kitabın bölümleri ise şunlardır:
a. Akaid ve Gaybiyyat: Ruh, Cinler, Kader ve Hz. İsa’nın göğe yükselmesi gibi.
b. İbadetler: Taharet, Namaz, Zekat ve Fıtır sadakası gibi.
c. Örf-Adetler ve Bid’atler: Mevlid, Ölülere Kur’an okumak, el öpmek ve sakal kesmek gibi.
d. Yeminler ve adaklar: Yemin, Adak ve Keffaretler.
e. Aile ve Ahval-ı Şahsiyye: Nişanlılık dönemi, Mut’a nikahı, çocuk düşürme ve boşanma gibi.
f. Mali İşlemler: Yatırım bankası ve Hisse senetleri gibi.
g. Yiyecekler, İçecekler ve kişisel bakım: Uyuşturucu, Eti haram olan hayvanlar ve saç boyama gibi.
h. Sosyal konular: Kömünizm, Müzik ve İntihar gibi.
ı. Değişik konular: Yer ve göğün yaratılması, Hicret ve Hz. Yusuf’un peygamberliği gibi.

II. Bazı Örnekler
1.Saç Boyama
Soru: Bir kişi 38 yaşına gelmiş ve saçı tümden beyazlamış ise saçını boyaması haram mıdır?
Cevap: Hz. Peygamber (s), Medine’de İslam  toplumunu oluştururken müslümanların başka din mensuplarına benzememesi ekseninde bir takım emirler veya yasaklar koymuştur. Bunlardan biri de saç ve sakalın boyanmasıdır. Bu konuda şöyle buyurmuştur: “Yahudi ve Hristiyanlar boyamıyorlar. Siz onlara muhalefet edin.” Bundan dolayı alimler, saç boyamanın sünnet veya müstahab olduğunu söylemişlerdir. Ancak bazı alimler, Hz. Peygamber’in Hz. Ebubekir’in babası Ebu Kuhafe hakkında söylemiş olduğu “ Saçını ve sakalını boyayın. Siyahtan ise kaçının.” hadisi sebebiyle siyah boya ile boyamanın haram veya mekruh olduğunu söylemişlerdir. Cumhur ulemaya göre ise Hz. Peygamber’in bu yasağı, Ebu Kuhafe gibi yaşlı olup yaşlılık nedeniyle saçı tamamen beyazlamış kişiler içindir. Böyle olmayan birinin siyaha boyamasında ise hiçbir sakınca yoktur.  Hz. Osman, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin gibi sahabilerle, İbn Sirin gibi tabiinler de siyah boya ile boyamışlardır.

2. Çocuk düşürme
Soru: Çocuk düşürmek caiz midir?
Cevap: Çocuğa Ruh üflenmesinden yani dört aydan sonra çocuk düşürmenin haram ve suç olduğunda bütün fakihler ittifak etmiştir. Yaratılışı tamamlanmış insana yapılan bir cinayet olduğu için hiçbir müslümana bunu yapmak helal değildir. Sadece bir durumda Şeriat’ın çocuk düşürmeye izin verdiğini söylemişlerdir. O da, annenin kesin olarak ölüm riskinin bulunması ve düşürme dışında başka çarenin bulunmamasıdır.
Dört aydan önce çocuk düşürme konusunda ise, alimler ihtilaf etmiştir. Bazılarına göre caizdir. Çünkü çocuk canlı değildir. Öyleyse çocuğu aldırma cinayet sayılmaz ve haram değildir. Bazılarına göre ise caiz değildir. Çünkü o halde de canlılık vardır. Gazali bu konuda şunu söyler: “Çocuk aldırma bir varlığa karşı yapılan cinayettir. Bunun mertebeleri vardır. İlk mertebe, nutfenin anne rahmine düşmesidir. Bunu bozmak cinayettir. İkinci mertebe olan alaka aldırmak, daha büyük cinayet, üçüncü mertebe olan çocuğa Ruh üflenip yaratılışının tamamlanmasından sonra ise, daha da fahiş bir cinayettir. Sağ olarak doğduktan sonra olması ise, cinayetin en üst sırasıdır.
Buradan da anlaşıldığı üzere Gazali ve onun gibi düşünenler, aynen doktorlar gibi nutfenin canlı olduğunu söylemişlerdir. Hadiste “ruhun üflenmesi” olarak tabir edilen dört aydan sonra oluşan canlılık ise, annenin ceninin hareketlerini fark ettiği hissedilen gerçek hayattır. Ruhun üflenmesinden önce ceninin hayat sahibi olmadığını ileri sürenler, herhalde bu hissedilen canlılığı kastetmişlerdir. Onlar nutfenin canlı olduğunu inkar etmemektedirler. Aralarındaki ihtilaf, bu ince noktayı bilmemekten veya ilk andaki düşürmenin ceninin tam oluşmasından sonra yapılan düşürmeden daha küçük bir haram olduğunu düşünmelerinden kaynaklanmaktadır. Sonuç olarak çocuk düşürme, ilk andan itibaren hamileliğin herhangi bir anında –zaruret olmadıkça- haramdır.

www.balikligol.com / ÖZEL ARAŞTIRMA!..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.