banner2

Bilindiği gibi Şanlıurfa'nın köylerinde 1980 ve öncesi Köy Yerleşik Alanı içerisinde bulunan tüm yapılar kerpiçti.

Tarımın zayıf, hayvancılığın güçlü olduğu bu dönemde bir de hayvanları barındıran çok sayıda mağara mevcuttu.

Neyse ki 1980 sonrasında gelişen Türkiye ile beraber köylerde de hızlı betonarme yapılar yapılmaya başlandı. Bu yapılar için de çoğunlukla mağaralı olan eski Köy Yerleşik Alanı dışına çıkılarak ve hayvancılık terk edilerek daha açık ve temiz alanlarda yapılar inşa edilmeye başlandı.

İlk başlarda bu yerleşim şekilleri köy ihtiyar heyetleri ve muhtarlar tarafından da desteklendi. Ve yapılaşma eski köy çevrelerine yayılarak dağınık ve imardan uzak bir şekle büründü. Yine de buraya kadar her şey yolunda gibi göründü.

Ama hiçbir şey yolunda değildi. “en kötü kanun kanunsuzluktan iyidir” felsefesini doğular nice olaylar yaşandı. Bu düzensiz ortamlarda köyde nüfuzlu ve etkili kişiler, köy merasını paylaşırken, güçsüz olan nüfuzu olmayanlar hep ezildi. Bu suretçe muhtarlıklar ve köy ihtiyar heyetleri görevini yapacakları yerde nüfuzunu kullanarak daha çok yer kapma derdine düştüler…  Ve en önemlisi Valilik bu süreçte görevini yapmadı.

İl genel meclisi ve il özel idaresi de görevini tam olarak yapmadı.

Gelinen noktada felaket öncesi sessizlik yaşanıyor. Koca köy meralarında bir duvar koyacak yer bulamayan bir köylü duvarına engel olan köy komşusuna mermi yağdırmadan çekinmeyecek duruma gelmiş…  Adeta barut fıçısına dönüştürülen bu kanunsuz ortamlarda “köylü milletin efendisidir” olmaktan çıkmış.

Bir köyde cami yok. Köylü camii yapımı için hiçbir hareket göstermiyor. Bir başka hayırsever bu köye Camii yapmaya karar veriyor. Köye gidip cami için yer gösterilmesini istiyor; ama köylülerden hiç biri cami için evine yakın olacak yerlere rıza göstermiyor. Oralarda benim evimin hayatı diyerek sahip çıkıyor. Ve o hayırsever camii inşa edemeden geri dönüyor.

Bir başka köyde bu mera paylaşımı yüzünden köylüler arasında hâsıl olan husumetten dolayı teravih namazı bile kılınmıyormuş.

Toplumun barış ve huzur içerisinde yaşamasının harcı olan dini vecibeler dahi bu husumeti bitiremiyorsa, kaynaşma sağlanması bir yana, terk ediliyorsa, ortada vahim bir durum var…

Görünen o ki, bir önlem alınmadığında kötü sonuçların meydana gelme ihtimali yüksek.  Bu kazan bu şekilde daha fazla kaynarsa dibinin tutması an meselesi…

Bu durumda görevli olan Valilik bir an önce buna bir çare bulmalı. En azında köylere birer heyet çıkartılarak hâlihazırını tespit edip, köylerde oluşan husumetlere el koymalı ve ileriye yönelik kalıcı çözümler üretmeli.

Benden söylemesi. Şu da bilinmeli ki, önlem alınmadığında ortaya çıkabilecek olaylardan hiçbir sorumlu sorumluluğundan kurtulmaz!..

Mevcut yasalar çerçevesinde her şey çözüme kavuşturulmalı. Çünkü bu konu aciliyet arz ediyor

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.