banner2

Son günlerin tartışma konusu sosyal yardım alan zenginler...

Koronavirüs sürecinde özellikle gündelikçilerin yararlanması için verilen Bin liralık sosyal yardım için bazı varlıklı kişilerin de başvurduğu ve hatta aldığı söyleniyor. Aile Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk'un sosyal yardıma başvuran kişiler için, "Ferrari sahibi olup müracaat edenler oldu. Audi’si, Mercedes’i olan, üzerinde mülkiyet görünenlerden müracaat edenler oldu”  demişti.

Ben de arşivi karıştırırken 2008 yılında yazmış olduğum bir yazıya rast geldim. "Urfa Yeşil Kartta Birinci" başlığıyla yazmış olduğum yazıda halk arasında dönen dedikodudan ilhamla “lüks araba ile yeşil kart almaya gelenler var” demişim. 

o günden bugünde demek ki değişen sadece geçen yıllar... Yani lüks araba deyiminden değişiklik yok.

İŞTE 2008 YILINDA YAZMIŞ OLDUĞUM O YAZI...

Başlığa bakıpta bu birinciliğe sevinmeyelim. Belki bu birincilikten utanç duymamız lazım!.. Nasıl utanmayalım ki!?! Kuruluşundan beri birinci lige çıkmayan bir spor takımı, 9 tanesi iktidar olmak üzere 11 milletvekili ile bir bakanlık almamış olan ilimiz, Yeşil kart’ta birinci olmuş… 

Şu habere bakar mısınız? Anadolu Ajans’ının Sağlık Bakanlığı yetkililerinden aldığı bilgiler ışığında, 5 Eylül tarihinde Abonelerine şu şekilde bir haber geçti; “Sağlık Bakanlığı yetkililerinden alınan bilgiye göre, 3 Eylül itibarıyla ülkede 9 milyon 396 bin 255 kişi Yeşil Karta sahip. En fazla Yeşil Kartlı ise Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2007 sonuçlarına göre 1,5 milyon nüfusa sahip Şanlıurfa’da yaşıyor. Bu şehirde 592 bin 669 kişinin Yeşil Kartı bulunuyor. 1 milyon 400 bin nüfuslu Diyarbakır 518 bin 782, 979 bin nüfuslu Van ise 495 bin 752 Yeşil Kartlı sayısıyla ilk 3 il arasında yer alıyor.”

 Harran gibi bir ovaya, Atatürk barajı gibi bir baraja sahip Urfa’nın, Yeşil Kartta birinci olması biraz garip değil mi? Hiç bir sosyal güvenlik kurumunun güvencesi altında olmayan ve sağlık hizmetleri giderlerini karşılayamayacak durumda olan tüm Türk vatandaşlarının bu giderlerinin, devlet tarafından karşılanması uygulaması olan Yeşil Kart’ın Urfa’da bu kadar yaygın kullanılması; Hep bahsedilen “Toprak Ağası” deyimini doğrular nitelikte değil mi?..

Ürün desteklemesi, tarla desteklemesi ve hatta organizedeki desteklemelerin hepsini alan “Toprak ağası” değil mi? Tarlada ve fabrikada çalışan insanlar karın tokluğuna çalışıyor olmaları marabalıktan başka bir şey mi?

Yaklaşık bir ay kadar önce Trafik polisi olan bir dostumdan dinlemiştim. O Arkadaş bana, “Gelir düzeyi bu kadar düşük olan memlekette bu kadar lüks aracın var olması beni gerçekten şaşırtıyor.” Demişti. 

Bende şaşmıyorum doğrusu! Gelirler arasındaki uçurum bu kadar çok olması, bir kesimi çok zengin bir kesimi de çok fakir yapıyor.

Tabi, gelir düzeyi düşük olan bu kadar çok insanın olması da biraz garip. Bir buçuk milyon nüfusun yaklaşık 600 bin kişisi sağlık hizmetleri giderlerini karşılayamayacak durumda. Bunu oransal olarak hesapladığınız zaman, tüm Şanlıurfa’nın % 40’ı demek oluyor ki bu oran gerçekten fazla. Eğer gerçekten bu kadar fakir insanımız varsa ve diğer bir kesimde bu kadar bolluktaysa. Utanmamız lazım! Yok bu kadar kişi fakir değil de yanlış beyan sonucu fakirleşmiş görünüyorsa, yine utanmamız lazım!..

Halk arasında hep dedikodusu yapılır. Denilir ki, “lüks araba ile yeşil kart almaya gelenler var” diye. Bu dedikodu yalan olabilir mi? Belki de yalan. 

Bütün bu veriler bir yana da vicdan sahibi bir kimsenin fakirlerin hakkı olan bu Yeşil Kart’lara tenezzül etmemesi lazım. 

Çünkü bu Yeşil Kart giderleri bütçeden karşılanıyor. Bütçe demek tüyü bitmemiş fakirlerin hakkının bulunduğu havuz demek!.. Bu, hakkı olmayan hiç kimseye helal değil. Ben inanıyorum ki hiç kimseye de sağlık getirmez!.. Her hastaneye gittiğimizde; hastanenin hastalarla dolu olması, birçok kişi tarafından hormonlu yiyeceklere bağlansa da; ben bunun birde “hormonlu” beyanlar ve “hormonlu” kartlardan kaynaklandığı düşüncesindeyim… Herkese sağlık!!!

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
ALİ AKKUŞ 3 yıl önce

acaba neden sayın sosyologum . bunların sebebi 1 varlıklı insanların bunlara tenezül etmesi. 2 ekonomik krizlerle insanların işten çıkarılması 3 liyakatsiz insanların bir yerlere gelerek yaptıgı işi takip etmemesi v.s aslında yazacak çok şey olmasına rağmen artık yazmaktan bıktıgımız şeyleri sürekli soylemek . KISACASI BAŞLAR AYAK. AYAKLAR BAŞ OLMASINDANDIR