Nizip Urfa'nın ilçesi olduğunu biliyor muydunuz?

Şu an Gaziantep iline bağlı olan Nizip ilçesinin, Osmanlı Döneminde Halep Vilayetine bağlı olan Urfa Sancağına Bağlı olduğunu biliyor muydunuz?

Nizip Urfa'nın ilçesi olduğunu biliyor muydunuz?

Osmanlı döneminde Halep vilayetine bağlı olan Şanlıurfa'ya bağlı bir kaza olan Birecik ilçesine bağlı olan Barak, Çukur'un yanında Nizip'te var. ayrıca Halfeti ve Rumkale de Urfa Sancağına bağlı. Suruç 3 Nahyiden oluşurken Şanlıurfa Merkez Dögerli, Oymaağaç, Çaykapı, Kabahıdır ve Buzabad nahyelerinden oluşurken Harran Kazası Harran Merkez ve Türkmen Celabı'ndan oluşuyor.

işte halep vilayetine bağlı sancaklar, kazalar ve nahyeler...


Haber: Yasin Küçük

HALEP SALNAMELRİNDE URFA SANCAĞI

19. Yüzyıl Halep Salnamelerinde Urfa Sancağı/ Sait Bozanoğlu Makalesi

Halep Vilayeti

            Halep Osmanlı devletinin İstanbul ve Kahire’ den sonra en büyük üçüncü eyaleti olma özelliğine sahiptir. Aynı zamanda tipik Osmanlı-Ortadoğu şehir yapısını en iyi yansıtan merkezlerden biridir. Bölge XII.y.y ’dan itibaren Türk devletlerinin nüfuz alanına girmeye başlamış ve Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlı topraklarına katılmıştır. XIX.y.y’da ortaya çıkan yeni gelişmelere kadar Osmanlı eyaleti konumunu korumuş,  fakat bölge stratejik öneminden dolayı sürekli bir nüfuz mücadelesine sahne olmuştur.    

            Halep 3 sancak merkezi ve 26 kazalı bir eyalettir. Bu sancak merkezleri; Halep, Urfa ve Maraş sancaklarıdır. Güneyde Suriye vilayeti, batıda Akdeniz ve Adana vilayeti, kuzeyde Ankara ve Sivas vilayetleri, doğuda Zor sancağı ile Diyarbakır ve Elazığ vilayetleriyle sınırdır. Vilayetin batısından doğusuna kadar olan uzunluğu 85 ve genişliğide 90 saattir”.[1] Görüldüğü gibi Osmanlı döneminde Halep denince bugünkü Halep’ten çok daha geniş bir coğrafya ifade edilmektedir. Bizim üzerinde duracağımız konu Halep eyaletinin oluşturan üç sancaktan biri olan Urfa sancağıdır.                                                                  

            Salnameler bir bölge ile ilgili hava şartları, fiziki yapısı, zirai faaliyetleri, ticari durumu, örf ve adetleri, bölgeye atanan memur isimleri ve rütbeleri,İdari taksimatta varıncaya kadar her türlü bilgiyi içerir. Tabi Osmanlı döneminde en düzenli tutulan salnamelerden biri olma özelliğine sahip Halep salnamelerinin bölge ile ilgili çok net bilgiler verme olanağı mevcuttur.

Sancak Merkezi Olarak Urfa’nın Tarihçesi

            Urfa Süryani ve Grek kaynaklarında verilen bilgilere göre, Fırat üzerindeki Zeugma (bugünkü Belkıs) ve Brisa’dan (bugünkü Birecik) başlayıp, Mardin ve Nusaybin üzerinden Dicle’ye ulaşan doğu-batı doğrultusundaki büyük ticaret yolu ile Samsat’tan Harran’a giden yolun kavşak noktasında yer alıyordu.

            Batı kaynaklarda daha çok, Edessa olarak bilinen kentin Makedonyalılardan önceki devri hakkında net bilgilere sahip değiliz. Asur, Grek gibi eskiçağ Medeniyetlerinin izlerinin görüldüğü kent, 4. yüzyılda Hristiyanlık için önemli merkezlerden Biri haline gelir. 5. asırda ruhani bölgenin idarî ve dinî merkezi haline gelen Urfa’da yedi adet piskoposluk bulunmaktadır.  Süryani ve Nasturiler başta olmak üzere Hristiyanlar için burası oldukça önemlidir. Kent, 637 yılında Ebu Ubeyd’e b. Cerrah döneminde düzenlenen Arap akınlarına Sahne olur ve 639’da Arap hâkimiyetine girer.[2] Bundan sonra şehir, siyasi, özellikle de dini önemini kaybederek ikincil merkez konumuna düşer. Bölgedeki Arap-Bizans hâkimiyet mücadelesi uzun yıllar devam etmiştir.

                Türkler, ilk kez 1065’te Horasan kumandanın idaresi altında şehrin üzerine yürümüştür. Kent, 1070’te de Alparslan tarafından kuşatılmış, nihayet Malazgirt zaferinden sonra şehir, Selçukluların hâkimiyetine geçmiştir. Fakat bu durum Bizansın bölge üzerindeki mücadelelerinin bittiği anlamana gelmez. Nitekim 1083’te Philaretos Brachamios’un şehre hâkim olduğunu görüyoruz. 10981143 arasında Samsat ve Suruç’un da bağlı olduğu Edessa Kontluğu (Urfa Kontluğu) altında, Latin’ler bölgede hâkim unsur haline geldiler.[3] 1144’e gelindiğinde kent, İmameddin Zengi’nin toprakları arasına katıldı. Bu durum, yani Haçlıların Doğu’daki müstahkem mevkileri olan Urfa’nın düşmesi, büyük etki ve korku yaratmış ve bu, II. Haçlı Seferinin de önemli sebeplerinden addedilmiştir. Nureddinin ölümüyle 1174te başa, yeğeni Seyfeddin Gazi geçmiş, daha sonra onun kent üzerindeki hâkimiyetine Selahaddin Eyyübi tarafından 1182 yılında son verilmiştir. 1234te Anadolu Selçuklularının hâkimiyetine giren kent, tıpkı diğer şehirler gibi 1244te Moğol istilasına sahne olmuştur. Ebul-Fida döneminde (1321) tekrar yağmalanan kent, 1393’te Timur tarafından da işgal edilmiştir. Tüm bu yağma ve istilalardan sonra ancak 1400de yeniden inşa edilebilmiş ve iskân faaliyetleri gerçekleştirilebilmiştir.          XVI. asrın başlarında, 1514te Safevilerin hâkimiyetine girinceye kadar, Urfada Akkoyunlu emirlerinin mücadelesi görülür. Safevi-Osmanl çekişmesi neticesinde 1517’de Urfa, Osmanlı hâkimiyetine girer. Diyarbakır beylerbeyliğine bağlanarak idaresi, Piri Bey’e bırakılır. Milli Mücadele dönemine kadar Osmanlı hâkimiyeti altında yaşayan Urfa, bu dönemde 1919’den önce İngilizlerin, ardandan da Fransızların işgaline uğramıştr. Nihayet Nisan 1920’de halkın gösterdiği direnişle işgalden kurtulmuştur.

 Urfa'nın Nüfusu

            Urfa, 1517’de Yavuz Sultan Selim tarafından fethedilmesinin ardından yapılan ilk sayıma göre 5.500 civarında bir nüfusa sahiptir. Bu düşük rakam, büyük ihtimalle Osmanlı-Saferi mücadelesinden kaynaklanıyor olmalıydı. Nitekim sadece 8 yıl sonra yapılan (1526) yeni sayıma göre tahmini nüfus, 8.000 civarına yükselmiş, Kanuni’nin saltanatının son yılında (1566) yapılan bir başka tahrir sonuçlarına göre ise bu sayı, 13–14.000’e ulaşmıştır. [4]

            Batılı seyyahların Osmanlı ülkesinin çeşitli yerlerine yaptıkları seyahatler sonucu tuttukları raporlar, sosyal ve demografi tarihi açsından önemli bilgiler sunmaktadır. 18. yüzyılda Urfa’ya uğrayan seyyahlardan Danimarkalı Niebuhr (1766)’un verdiği bilgiler de dikkate değerdir. Örneğin, Urfa’da kullanılan konuşma dilinin Türkçe olduğuna, böyle olmakla birlikte tacirlerin ve katırcıların (mekkarilerin) Arapça ve Kürtçe de bildiklerine vurgu yapar. 1816’da şehri ziyaret edenlerden biri de Buckingham’dır. Ona göre şehrin nüfusu 50.000 civarındadır. Bunların 47.500’ü Müslüman, 2.000’i Hristiyan ve 500’ü de Yahudi’dir. 1840’da buraya ziyaret eden bir başka seyyah olan B. Paujoulat’ın iddiasına göre ise 1840’dan önce Urfa’da 14.000 Müslüman, 1.000 Ermeni, 100 de Jakoben olmak üzere 15.000 civarında insan yaşamaktadır.

                19. yüzyıl sonlarında (1890) burayı ziyaret eden V. Cuinet’e göre ise, şehrin Nüfusu 55.000 civarında olup bunun 40.835’i Müslümandır. Zaten 1880’de Sachau tarafından şehrin nüfusu en az 50.000 olarak tahmin edilmektedir. Fakat bu iyimser tablo 1881’de Cevdet Paşa’nın verdiği rakamlarla tezat teşkil eder. Ona göre Urfa Kazasında yalnızca 2.380 hane yaşamaktadır (1.337 Müslim, 1.003 Hristiyan, 29 Yahudi). Eğer Buckingham ve Sachau-Cuinet’i karşılaştırırsak, savaş döneminde Urfa’nın nüfusunda, yüzyıl ortalarında çok büyük kayıplar yaşammış olduğu görülebilir.

Urfa Sancağı ve Kazalarına Dair Genel Bilgiler

  a- Urfa Sancağına Dair Genel Bilgiler

            Urfa sancanın kuzeyinde Diyarbakır vilayeti, doğusunda Musul vilayeti ve Mardin, güneyinde Zor ve Rakka kazalar, batısında Bâb, Münbiç, Antep ve Pazarcık kazaları bulunmaktadır. Liva merkezi olan Urfa şehri Halep’in 190 km kuzeydoğusunda ve 42 saat uzağındadır. Urfa; Birecik, Rumkale, Suruç ve Harran adında dört kazadan oluşmaktadır. Urfa kasabasında 1 hükümet konağı, 2 kışla, 3 karakolhane, 1 kale, 1 hastahane, 52 cami ve mescit, 4 tekke ve zaviye, 11 medrese, 10 kilise ve manastır, 1 havra, 24 mektep, 48 mahalle, 4.161 hane, 2.095 dükkân ve mağaza, 32 han, 18 fırın, 6 çeşme ve sebil, 14 hamam, 23 değirmen, 1 fabrika, 1 debbahane, 295 arsa, 261 bahçe, 3.414 bağ ve 4 mera vardır.[5]

           

            Merkez kazaya bağlı nahiyelerde de 5.199 hane, 23 dükkân, 2 tekke, 45 değirmen, 30 çeşme ve sebil mevcuttur. Urfa kazasında 491.920 dönüm arazi olup, her sene bu arazinin yarısı ekilmektedir. Kasabanın binaları kâgirdir. Urfa’nın Silifkeliler tarafından esas vatanları olan Edessa ’ya benzerliğinden dolayı kinaye olarak Edessa adı verilmiştir. Bir aralık çeşme anlamana gelen Kaliruha adı verilmiştir. Ruha adının da Kaliruha’dan zamanla meydana gelen söyleniş değişiminden kaynaklandığı zannedilmektedir.

           

            Bazı tarihçilerin Urfa’ya Edessa ve Kaleruha’nın yanlış söylenişleri olan Edes ve Rafya olarak kaydettiği görülmektedir. Bunların da Urfa’nın bilinen en eski adı Ur Keldanî veyahut Ur’dur. Hatta Tevrat’ta Ur Keldanin ve İncil’de de Ur adıyla geçmektedir. Bu şehir zamanla Selefkiyan devletinin Bakâr adlı hükümdar döneminde hükümet merkezi haline getirilmiştir. Urfa aynı zaman da Yakubi’ye mezhebinin ortaya çaktığı yerdir.

            Urfa Sasaniler ve Hz. Ömer hilafeti döneminde Arapların, daha sonra Selçukluların ve İranlıların eline geçtikten sonra, H. 921’de Osmanlı idaresi altına geçmiştir.[6] Bazı tarihi kaynaklara göre Urfa’yı inşa edenin Hz. İdris olduğu rivayet edilmektedir. Nemrut, 200 sene Urfa’da kalmış ve Hz. İbrahim burada ateşe atılmıştır. Urfa’nın eski eserlerinden Urfa kalesinin burcu üzerinde görülen ve birbirinden on adım arayla duran mancınıkların, Nemrut tarafından Hz. İbrahim’i ateşe atmak için tertip edildiği rivayet edilmektedir. Yine bu kale civarında rivayete göre Hz. İbrahim’in doğduğu bir mağara bulunmaktadır. Mağara içinde peygamberliği simgeleyen yeşil bir sandık bulunmakta ve halk tarafından ziyaret edilmektedir.

            Bu mağaraya Mevlüd-ü Halil adı verilmektedir. Tarihi kaynaklarda Hz. İbrahim’in ikametgâh olarak gösterilen Gotha adlı köy bu mağaranın paralelindedir ve şimdi sur dışında kalmıştır. Bu yer halk arasında yanlışlıkla Gothiler yerine Götüler Mahallesi adıyla anılmaktadır. Yine bu kale önünde Hz. İbrahim’in ateşe atıldığı sırada Allah’ın kudretiyle ortaya çıkan iki nehir (Zeliha ve Halilü’r-Rahman nehirleri), Hasan Paşa Camii’nin önünde birleşerek şehir dışındaki bahçeleri sulamaktadır.

            Eski çağlarda Urfa’da Mecusilerin en büyük Ateşgedesi (Ateş Tapınakları) bulunurmuş. Bu Ateşgede’nin içinde ilahları olan güneşi kutsamak için her zaman ateş yanar ve karşısında da ibadet edilirdi. Tarihçilerin bir kısma Urfa’nın M.Ö. 2000 yılında Babil Kralı Ramis yani Nemrut tarafından inşa edildiğini dile getirirken, diğer bir Kısımda M.Ö. 400 yılında Selefkeliler tarafından inşa edildiğine inanmaktadırlar. Ancak Urfa, Hz. İbrahim zamanında mevcut olduğundan ve kutsal kitaplarda zikredildiğinden yapılış tarihinin daha eski olması gerekir. Urfa, tarihte bir defa tamamen yok, olmuş ve şimdiki çağdaş halini daha sonra ikinci defa kazanmıştır. Halkının aslen Diyarbakır’dan geldikleri rivayet edilmektedir. Yine bir diğer rivayete göre çok eski zamanlarda Urfa’da büyük bir manastır bulunur ve bu manastırda Hz. İsa’nın yüzünü sildiği ve üzerinde suretinin aksettiği mendil bulunurmuş. Bu mendil sayesinde H.331’de Abbasi halifelerinden Müttekibillah, pek çok Müslüman esiri kurtarmıştır. Bozabat nahiyesinde çıkan Kehriz çay kasabanın içlerine doğru akmakta ve bazı evlere dağılmaktadır. Kasabanın batısındaki Direkli dağından ve diğer dallardan yağmur yağdığı zaman akan sular sele dönüşerek, şehri sel suları altında bırakırmış. Ancak bazı hayırseverler tarafından şehrin kuzeyinde yaptırılan büyük bir bent ve hendek sayesinde, akan sular bu hendeğe yöneltilmiş ve şehir sel sularından kurtarılmıştır. Bu hendeğe Karakoyun adı verilmektedir. Üzerinde üç büyük ve bir küçük köprü bulunmaktadır.

            Kazanın eski eserlerin arasında Çaykuyu ve Oyuma aç nahiyelerinin bazı mahallelerinde İslam fetihlerinden önce yapılmış kulübe şeklinde eski binalar bulunmaktadır. Şehirden bir buçuk saat mesafede Hz. Yakup buradan geçtiği ve bir gece kaldığı için adına Deyr-i Yakup da denilen bir da vardır. Bu da üzerinde Nemrut’un ara sıra buralara gidip, bir süre kaldığı rivayet edilen bir manastır harabesi ve iki kulübe bulunur.

            Urfa’nın dört ana kapısı vardır. Bunlar Samsat, Harran Bey, Yenikapı ve Sakıp Saray kapılarıdır. Bu ana kapların dışında iki kapsı daha vardır. Bu iki kapı Sultan IV. Murat’ın Bağdat’a giderken Urfa’ya girip çıktığı kaplardır ve ikisi de kapatılmıştır.[7] Urfa’nın emlak ve çiftlik sahipleri vergiden muaf oldukları halde, halkın çoğunluğu ticaret, sanat, ziraat ve tarım ile iştigal ederler. Halkın bir kısmı da amelelik, Kireççilik, bakkallık ve diğer benzeri işlerle uğraşırlar. Köylerde yaşayanların büyük kısmı koyun ve deve yetiştirerek geçimlerini temin ederler.[8]

  Dokumacılık

            Urfa’nın sanayi ürünlerinden özellikle dokumacılık önem kazanmış ve çeşitli dallarda tezgâhlar bulunmakta ve bunların miktarı günden güne artmaktadır. But tezgâhlarda ipekli alaca ve çeşitli renklerde pencere örtüsü, perdelikler ve minder, yatak, yastık ve yorgan yüzü imal edilmektedir. Ayrıca beyaz bezler ve yünden imal edilen yazlık allar, iplik ve yünden kilim ve halılar ile kıldan çuval, torba ve kara çadır üretilmektedir. Mürüz’den, Araplar için özel olarak imal edilen ikal ve gayet dayanaklı yerli bezden basma imalatlarda yapılmaktadır.

   Bakırcılık

            Urfa’da bakırcılık sanat bir hayli ilerlemiş ve gümüş işlerinden fark edilmeyecek dereceye ulaşmıştır. Çeşitli şekillerde su tasları, şerbet bardakları, büyük ve küçük kahve cezveleri, sefertasları ve gayet ustaca birbirine sıkıştırılmış bir kabzada iki namlulu kamalar üretilmektedir. Bu kamalar büküldüğünde yuvarlak bir şekil alır ve istenilirse kılıç kayışı gibi bükülüp bele sarılabilir. Güzel kılıçların yansıra nefis makas, kalemtıraşlar, tunçtan şamdanlar, havan, mangal ve kadınlara özel gümüş tarak ve gümüş baston imal edilmektedir.

            Topraktan yapılan seramik küp, kupa, tencere ve su testileri özellikle yaz aylarında imal edilir. Bu imalatların İstanbul, Badat, Diyarbakır, Halep, Beyrut, Hama ve Humus ile ticareti yapılmaktadır.

 

 İhracat

            İhracat Avrupa’ya kadar uzanmaktadır. Yıllık bir milyon okkadan fazla yapağı Anze ile diğer seyyar aşiretlerden toplanarak Anadolu ve İstanbul’a gönderilerek ihraç edilmektedir. Ayraca iki bin kadar deve ve yüz bin kadar küçükbaş hayvan vardır.

Küçük ve Büyükbaş Hayvancılık

            Urfa’da özellikle Urban ve aşiretler nezdinde birçok koyun bulunur ve Bunlardan elde edilen yünler Avrupa’ya ihraç edilir. Yetiştirilen koyunların bir kısmı memlekette sarf olunurken, diğer kısımda İstanbul, Halep ve diğer yerlere gönderilir. Bu yöredeki keçi sayası koyun sayının dört veya be te biri kadardır. Bölgede iki tür deve bulunmaktadır. Bunlardan ilki aşiretler arasında koyun gibi beslenir. İkinci tür ise taşımacılıkta kullanılır. Sancağın her tarafında çok değerli cins atlar ve kısraklar bulunmaktadır.

b-Birecik Kazasına Dair Genel Bilgiler

             Birecik kazası Urfa’nın batısındadır. Kaza merkezi olan Birecik kasabası Urfa’nın 85 km güneybatısında ve Halep’in de 135 km kuzeydoğusunda bulunmaktadır. Kasabanın önünden Fırat nehri geçmektedir. Birecik’te 1 hükümet kona, 1 eski kale, 1 redif deposu, 1 karakolhane, 19 cami, 1 medrese, 1 tekke, 1 kütüphane, 3 kilise, 1 rüştiye mektebi, 3 iptidai mektebi, 10 sıbyan mektebi, 2.061 hane, 485 dükkân, 4 fırın, 9 han, 3 hamam, 20 değirmen, 23 ambar, 172 bahçe, 511 bağ, 1 arsa, 10 mera, 1 selehhane, 1 kirişhane ve 15 kahvehane bulunmaktadır.

            Kaza içerisinde 233.000 dönüm ekili ve 72.161 dönüm ekili olmayan arazi bulunmakta olup, bunlardan yıllık 17.000 kile buğday, 22.000 kile arpa, 2.000 kile cülban, 5.000 kile zeytin, 600 kantar kendir ve 40 kantar fıstık hasılat elde edilir. Ayrıca kazada bol miktarda çekirdeksiz nar ve meyve yetişir.

            Birecik kasabasının batısında Nizip kasabası bulunur. Burası tarihte meşhur iki savaşın meydana geldiği yerdir. İlki H.276’da Sasanilerin kralı II. Şapur ile Roma İmparatoru II. Fosnasi arasında meydana gelmiştir. İkinci savaş ta H.1255’te Müşir Hafız Paşa’nın komutasındaki Osmanlı ordusuyla Mısırlı İbrahim Paşa arasında meydana gelen savaştır.

c-Suruç Kazasına Dair Genel Bilgiler

            Kazası Urfa’nın batısında ve merkezi olan Suruç kasabasıda Urfa’nın 37 km Kuzeybatısında bulunmaktadır. Suruç’ta 1 hükümet konağı, 1 cami, 1 mescit, 1 tekke, 366 hane, 78 dükkân, 2 fırın, 3 han, 1 otel, 3 kahvehane ve 2 bahçe vardır. Kaza genelinde 3.034 hane, 39 dükkân, 318 bahçe ve 10 bağ bulunmaktadır. Suruç kasabası H.17’de Ayaz b. Ganem tarafından hiç savaşılmadan fethedilmiştir. Önceleri çok gelişmiş bir şehir iken Timur’un ordular tarafından tahrip edilmiş.

            Suruç topraklar çok verimli ve meralar yeterince fazla olduğundan, hayvancılık gelişmiş ve özellikle çok sayıda küçükbaş hayvan bulunmaktadır. Kazada deve, merkep, inek, koyun, keçi ve cins at ile kısrak yetiştirilmektedir. Yağ yapağı ve buğday ihracatı fazladır. Kaza dâhilinde 200.000 dönüm ekili arazi ve 350.000 dönüm de ekili olmayan arazi vardır. Suruç kazasında bulunan Şihanlu, Piçanlu ve Dünyay aşiretleri 53, 54 ve 55’nci Hamidiye Süvari Alaylarını teşkil etmektedirler. Bu aşiretlerin tamamı tahminen 8.500’den fazla çadıra sahiptirler. Bahar ve yaz aylarında bu çadırlarda ikamet ederler.

d-Harran Kazasına Dair Genel Bilgiler

             Harran kazasının merkezi olan Ağcakale Urfa’nın güneyinde ve 12 saat mesafede bulunmaktadır. Kaza halkı Arapça konuşur, ancak bir kısmı Türkçe ve Kürtçe de konuşurlar. Kış ve bahar aylarında havası fena değildir. Ancak yaz ve güz aylarında hava vahimdir. Harran kazasında 1 cami, 2 mescit, 3 tekke, 5 dükkân ve 1 kaplıca bulunur.

            Kazanın köyleri dâhil 2.178 hane, 9.823 tarla, 3 mera, 306 arsa, 101.410 dönüm ekili ve 142.280 dönüm ekili olamayan arazisi vardır. Kazanın mahsulleri buğday, arpa, kara dane, mısır, akdarı, yün ve sadeyağdan ibarettir.

            Kazada çeşitli hayvan ve kuş bulunmaktadır. Bunlar cins atlar, öküz, inek, koyun, deve, merkep, yabani kaz, ördek, ceylan, tavşan, toy, turna, kurt, tilki ve çakal gibi hayvanlardır.

   Halife Hz. Ömer döneminde, sahabeden Ayaz b. Ganem tarafından fethedilen Harran, o dönemde gelişmiş bir şehir olduğundan, çok meşhur âlimler yetiştirmiştir. Bunlar arasında ibni Temime El-Harrani ve sahabeden de bazı âlim ve bilim adamları yetişmiş ve bunların özellikle hikmet ile tıp kitaplarını Arapça ’ya tercüme ettikleri rivayet edilmektedir. Ayrıca Harran merkezinde meşhur âlimlerden Hayyan Harrani ve İmam Bakır ile Şeyh Yahya hazretlerinin mezarları bulunmaktadır.

            Belih nehri üzerinde ve merkez kazaya 8 saat mesafede Savan adıyla eski bir beldenin surları ve yıkıntıları bulunmaktadır. Burada şeyh Hasan adında bir zat defnedilmiştir. Bu zatın şeyh Abdülkadir Geylani hazretlerinin oğullarından olduğu rivayet edilmektedir. Yine merkez kazaya bir saat mesafede olan ve enkazı toprak altında kalmış Taşbaş adıyla bilinen bir şehir harabesi vardır. Harran kazasında 3 nahiye (Harran, Karamuh ve Türkmen Celabi) ve 248 köy bulunmaktadır.

Urfa Sancağına Bağlı Kazaların Nahiyeleri, Mahalleleri ve Köyleri

1. Urfa Kasabasında Mevcut Olan Mahalleler

            1326 tarihli Halep Vilayet Salnamesine göre, Urfa şehrinde 48 mahalle mevcut olup bunların en büyükleri; İhlasiye, Halil Rahman, .İmamkulu, Ulucami, Pazar camii, Hacıhamza, Hekimdede, Çakiri, Hüseyinpaşa, Kanberiye, Karamusa, Müderris, Hüseyniye, Haseki, Debbahane, Sultanbey, Acembey, Alihanbey, Ömeriye, Askeri, Kırkmağara, Kazanc, Götüler, Lekler, Mevlüd Halil, Nurali ve Yusufpaşa mahalleleridir.     

 Urfa Kazasına Bağlı Nahiyeler ve Köyler

            Urfa kazasına idari olarak 6 nahiye ve 382 köy bağlı bulunmaktadır, bunlar:

 Bozabat Nahiyesi: Bu nahiye ’ye 105 köy bağlıdır. Bu köylerin en büyükleri; Karaköprü, Mecit, Gölpnar, Karakol, Sancak, Yaylacık,  Kızlar, Kızılhöyük, İsimkulu, Sittikale, Timurcik, Keşişlik, Ağviran, Karakaş, Kızılburç, Celephan, Yedikuyu, Mercan,Tatarhöyük, Kulagör, Akçahisar, Kasımkuyu, Arapkantara, Kulanşehir, Beyazıt, Salhım, Başviran, Hasangölü ve Akpınar köyleridir.

b. Oymaaç Nahiyesi: Bu nahiye ’ye 68 köy bağlıdır. Bu köylerin en büyükleri; Denizbacı, Akmağara, Boztepe, Tuzluca, İkizce, Cinpolat, Sezan, Zeyvanlı, Budaklı, Kanlıavşar, İrice, Kızlar, Köseşahin, Türkmenviran, Uzunburç, Koçhisar, Söğütlü, KargIı, Kızılkilise, Karapınar, Karacaviran, Koyuk ve Damlıca köyleri.

c. Dögerli Nahiyesi: Bu nahiye ’ye 50 köy bağlıdır. Bu köylerin en büyükleri; Kalecik, Ağviran, Hacıali, Karatepe, Ortaviran, İçkara, Kanoğlu, Karapınar, Yenice, İncirli, Körkuyu, Sarıkaya, Kayacık, Boztepe, Şeyh Hattap, Kengerli ve Köseler köyleri.

d. Kabahaydar Nahiyesi: Bu nahiye ’ye 22 köy bağlıdır. Bu köylerin büyükleri; Kabahaydar, Yedikuyu, Gökmusa, Yağlımusa, Delikulu, Ağzıbüyük, Karapınar, Abbas, Keçili, Tiftik, Kelbayram, Harami ve Burcu köyleri.

e. Çaykuyu Nahiyesi: Bu nahiye ’ye 51 köy bağlıdır. Bu köylerin en büyükleri; Çaykuyu, Karakoyun, Mağaracık, Zeydoğlu, Ortaviran, Kurtviran, Akharaba, Kifri, Kızılkuyu, Sarım, Hacı  Bedir Burcu, Timurcik, Hemdan, Kırkmağa ve Yunus köyleri.

f. Harran Nahiyesi: Bu nahiye ’ye 86 köy bağlıdır. Bu köylerin en büyükleri; Köktepe, Modanlı, Hasankent, Osmanbey, Şeyh Çoban, Cedide, Kötüviran, Yenice, Ağcamescit, Arapoğlu, Karaman, Baykuş, Taşlıca, Sultantepe, Abdurrahmandede, Güneviran, Telbağdat, Çamurlu, Canan,Çilli, Bulduk, Karaali, Kayacık, Keçikıran, Çerişli, Avretköy ve Mihraplı köyleri.

2. Birecik Kasabasında Mevcut Olan Mahalleler

            1326 tarihli Halep Vilayet Salnamesine göre, Birecik şehrinde 7 mahalle bulunmaktadır. Bunlar; Tedrip, Hoca Şeref, Sancak, Merkez, Meydan, Vadi-i Cenk ve Saha mahalleleridir.

Birecik Kazasına Bağlı Nahiyeler ve Köyler

                Birecik kazasına idari olarak hiçbir nahiye bağlı değildir. Kazaya bağlı 134 köy bulunmaktadır. Bunların en büyükleri; Nizip, Kehriz, Söğütlü, Hıyar, Hazimoğlu, Çerkeş, Munis, Gümrük, Çatak, Kersentaş, Akkuyu, Sarıkoç, Zehracik, Elifoğlu, İkizce, Kabacaağaç, Alagöz, Ağcaköy, Telhebeş, Silsile, Yarımca, Cerablus, Hamam, Yukarıtaş köyleridir

3. Rumkale Kasabasında Mevcut Olan Mahalleler

            1326 tarihli Halep Vilayet Salnamesine göre, Rumkale şehrinde 3 mahalle bulunmaktadır. Bunlar; Başbostan, Değirmendere ve Reşidiye mahalleleridir.

Rumkale Kazasına Bağlı Nahiyeler ve Köyler

            Rumkale kazasına idari olarak 4 nahiye ve 185 köy bağlı bulunmaktadır.

Bunlar:

a. Urban Nahiyesi: Bu nahiye ’ye 42 köy bağlıdır. Bu köylerin en büyükleri; Şeyhdavut, Nurettin, Çiftekoz, Başpınar, Gümüşpınar, Karababa, Karavaiz, Küçüklü, Heşrem, Altıntaş, Dükanlü, Bağlıca, Ziyaret, Cücüklü, Karapınar, Torunlar köyleridir.

b. Yazıkü Nahiyesi: Bu nahiye ’ye 78 köy bağlıdır. Bu köylerin en büyükleri; Şeyhbekir, Ayran, Kalazan, Dutluca, Zağra-i Nalegan, Bozok, Şekerköy, Alahacı, Beyburcu, Sumakl, Bademhatun, köyleridir.

c. Merzaman Nahiyesi: Bu nahiye ’ye 42 köy bağlıdır. Bu köylerin en büyükleri; Karayusuflu Tandırcık, Bozatlı, Bakırca, Balık, Karakuyu, Köribo Obası, Kekliktepe, Karahüseyinli, Yarımca, Eğridere köyleridir.

d. Reşi  Nahiyesi: Bu nahiye ’ye 22 köy bağldır. Bu köylerin en büyükleri; Köseler, Enheş, Habip, Aşağıçardak, Yukarçardak, Kilisecik, Karaburç, Cebur ve Acemi köyleridir.

4. Suruç Kasabasında Mevcut Olan Mahalleler

            1326 tarihli Halep Vilayet Salnamesine göre, Suruç şehrinde 2 mahalle bulunmaktadır. Bunlar; Eski Suruç ve Yeni Suruç mahalleleridir.

Suruç Kazasına Bağlı Nahiyeler ve Köyler

            Suruç kazasına idari olarak 1 nahiye ve 238 köy bağlı bulunmaktadır, bunlar; Suruç Merkez Nahiyesi ile bağlı köyler ve bu köylerin en büyükleri; Eskisuruç, Dünyay, Alikör, Atşan, Boztepe, Şirvan, Kapcı, Yeniyaban, Tepelimezar, Dere, Urban, Karamart, Karahöyük, Terkat, Yalnzdam, Deniz, Yukarıparepare, Aşağıparepare, Kurtdikenli, Kabacık, Ziyaret, Bostancık, Taşbasan, Aslantaş, Karataş, Yuvacık, Taşlıhöyük, Bozhöyük, Karakaş, Yuvack, Koçsekran, Kazsekran, Pehlivan Kesmesi, Oğulbey, Karaali, Doluda, Bozhöyük, Konak, Çarklkran, Göktepe, Acıkuyu, Kopuz, İhanlu, Bilviran, Yedikuyu, Medrebaz, Arslantaş, Süleyman Bey, Köseveli, Karakuyu, Bender ve Zervallu köyleridir.

c. Urfa Sancağı  Nüfus Bilgileri

H. 1308–1326 tarihleri arasında yayımlanan Halep Vilayet Salnamelerinde, gerek sancakların geneli için gerekse de bağlı kazalar için “Nüfus Nezareti” kayıtlarından alındığı belirtilen, nüfus ile ilgili bilgiler verilmiştir.

                                                    

                                     1308 Yılı Urfa Kazası Nüfus Bilgileri

         Millet

Kadın

Erkek

              Toplam

Müslüman

                   22.645

                          24.426

                        47.071

Ermeni Katolik

                         236

                                222

                             458

Ermeni

                     3.136

                             3.987

                          7.123

Protestan

                         323

                                393

                             716

Süryani

                         483

                               592

                          1.075

Yahudi

                        128

                               138

                             266

Ecnebi

                             5

                                  10

                                15

                Toplam

                  26.956

                          29.956

                        56.724

    Geçen yıllar içerisinde kazanın nüfus oranında ciddi değişim görülmektedir. 1326 nüfus verilerine bakıldığında bu görülür.

H.1326 VERİLERİ

               Millet

         Kadın

       Erkek

              Toplam

Müslüman

                     26.007

                        28.272

 54.279

Ermeni

                       5.582

                          5.885

                                            11.467

Ermeni  Protestan

                          547

                             

                              525

                                  1.072

Ermeni Katolik

                          136

                             

                              150

                                  286

Süryani

                       1.005

                          

                          1.229

                                 2.234

Yahudi

                          243

                              241

                                   484

Ecnebi

                            29

                              736

                               1.408

             Toplam

                    34.431

                         37.281

                             71.712

(Bu veriler ve sancakla ilgili ayrıntılı bilgiler, Halep salnamelerine dayanan Cengiz Eroğlu’ nun editörlüğünü yaptığı ‘Osmanlı Vileyet Salnamerinde Halep’ çalışmasından alınmıştır).

   Bölge, değişen şartlara göre nüfus oranlarında değişim gözlenmiştir. Özellikle Osmanlının son asırda yaşadığı siyasi değişim bunu tetiklemiştir. Buna karşın doğum başta olmak üzere göç hareketleri nüfus oranlarını etkilemiştir. Bu değişim Urfa kazasında yaşandığı gibi Urfa sancağına bağlı kazalarda’da gözlenmiştir. Yalnız bağlı kazalarda görülen değişim Urfa kazasına oranla daha yavaş ve küçük boyutlarda gerçekleşmiştir. Bunda Urfa’nın sancak merkezi ve çekim yeri olması etkili olmuştur.

   Urfa Sancağının Merkez Mülkiye Teşkilatı

Urfa Livası Erkan Ve Memurları

Liva Mutasarrıfları [9]

1284 : Ziya Paşa (Rütbesi: Mirmiran) [Liva Kaymakam]

1285 : Ziya Paşa (Rütbesi: Mirmiran)

1286-1287 : Mehmet Şibli Paşa (Rütbesi: Beylerbeyi)

1288 : Ali Kemali Paşa (Rütbesi: Mirmiran)

1290 : Mehmet Tevfik Bey (Rütbesi: Ulâ Sanisi)

1293 : Mehmet Asım Paşa (Rütbesi: Rumeli Beylerbeyi)

1295 : Süleyman Bey (Rütbesi: Mütemayiz)

1299-1300 : Rumî Paşa (Rütbesi: Rumeli Beylerbeyi)

1302 : Ziya Bey (Rütbesi: Ulâ Evveli)

1303 : Tarhan Bey (Rütbesi: Ulâ Evveli)

1305 : Cavit Pa_a (Rütbesi: Rumeli Beylerbeyi)

1306-1307 : Mehmet Tevfik Sami Paşa (Rütbesi: Rumeli Beylerbeyi)

1308 : Hasan Rıza Efendi (Rütbesi: Mütemayiz)

1309 : Rauf Bey (Rütbesi: Mütemayiz)

1310 : Tahir Bey (Rütbesi: Ulâ Sanisi)

1312 : Hasan Efendi (Rütbesi: Mütemayiz)

1313 : Hasan Paşa (Rütbesi: Mirmiran)

1314-1315 : Yahya Dede Pa_a (Rütbesi: Rumeli Beylerbeyi)

1316 : Muharrem Bey (Rütbesi: Ulâ)

1317 : Hüseyin Efendi (Rütbesi: Ulâ)

1318-1319 : Mehmet Emin Bey (Rütbesi: Ulâ)

1320-1322 : Hasan Rafet Bey (Rütbesi: Bâlâ)

1323 : Ethem Sabri Bey (Rütbesi: Bâlâ)

1324 : Neşet Bey (Rütbesi: Bâlâ) 1326 : İlyas Sami Bey (Rütbesi: Ulâ Sanisi)

Liva Erkânı ve Memurlar

   Liva erkanı ve memurları şunlardır;  Naip, Muhasebeci, Müftü, Tahrirat Müdürü, Evkaf Muhasebecisi, Emlak Memuru ve Defter-i Hakan Memuru. Bu memuriyetlerde bazı değişimler yaşanmış olsa da genel itibariyle böyle düzenlenmiştir.

Liva İdare Meclisi

   Liva idare meclisinde şu görevliler yer almaktaydı; Reis (Kaymakam Paşa ve daha sonra Mutasarrıf Paşa), Doğal Üyeler, Naip, Muhasebeci, Müftü, Tahrirat Müdürü  Seçilmiş Üyeler , Evkaf Muhasebecisi ve Katip.  Görevli sayısında değişen şartlara göre artış yaşanmıştır. Bununla birlikte yine şartlara uygun olarak farklı makamlar idare meclisine dahil edilirken, bazı makamlar çıkarılmış olduğu görülmektedir.

Liva Tahrirat Kalemi

    Liva tahrirat kalemindeki memurlar şunlardır; Kâtip (5 Kişi), Emlak Seyyare Memuru, Emlak Kâtibi, Komisyon Kâtibi, Vukuat Kâtibi, Senetler ve İlamat Kâtibi, İnşaat ve Yevmiye Tahsilât Kâtibi ve Mukayyit (2 Kişi).  Bu kalemde ’de şartlara göre memur sayısında değişim yaşanmıştır.

Liva Muhasebe Kalemi

     Bu kalemdeki memurlar; Varidat Kâtibi, Masarifat Kâtibi, Mesalih-i Cariye Kâtibi, Mukayyit ve Sandık Emini’dir.

Tahsilât Heyeti

       Müfettiş, Baş Tahsildar, Piyade Tahsildarı (6 Daire), Süvari Tahsildarı (8 Daire).

Liva Temyiz-i Hukuk Meclisi

     Bu meclisin kadroları 1284-1295 tarihleri arasında mevcuttur. Meclis bu tarihten sonra Bidayet Mahkemesi adını almıştır. Görevlileri şunlardır; Reis (Naip Efendi), 6 Mümeyyiz, Kâtip, Mukayyit (3 Kişi), Urfa Arazi Memuru ve Kâtibi.

Şer’iye Mahkemesi

     Reis (Baş Kâtip Efendi), Zabıt Kâtibi, Mukayyit (2 Kişi), Eytam Müdürü, Mübaşir (2 Kişi),ve Mukavelat Muharriri.

 Nafia Komisyonu

     Reis (Mutasarrıf Efendi), Üyeler: Tahrirat Kâtibi, İdare Üyesi, Belediye Başkanı, Banka Memuru, Nüfus Memuru, Mühendis, Kâtip ve Bedeli Nakdi Kâtibi.

Maarif Komisyonu

    Reis (Mutasarrıf Paşa), Tahrirat Müdürü, Evkaf Müdürü, Belediye Reisi, Kâtip ve  Üyeler.

Urfa Belediye Dairesi

            Belediye Reisi, Kâtip, Sandık Emini, Mühendis, Çarşı Müfettişi, Kontratör Memuru, Binalar Kâtibi, Doktor ve 9 Kişilik üye.  Bu daire ve komisyonların dışında mülki ve idari işleyişi ilgilendiren alt bölümlerde mevcuttur. Bununla beraber verilen rakamlar standart olmayıp döneme göre değişiklik arz etmiştir. Bizim verdiğimiz veriler genel bir tasnif niteliğindedir. Bu bakımdan bazı dönemler için tutarlı rakam ve memuriyet ismi görüntüsü vermeyebilir.

Askeri Teşkilat [10]

             Vilayet askeri zabtiye alayına bağlı Urfa taburu’ nda şu  kademeler mevcuttu; Tabur Ağası, Muhasibi, 1. Piyade Bölük Ağası, Muavini, 1. Süvari Bölük Ağası, Muavini, 1. Seyyar Bölük Ağası, Muavini, 2. Seyyar Bölük Ağası ve Muavini.

 Urfa Alayı: Miralay, Kaymakam, 1. Urfa Taburu Binbaşı, 2. Antep Taburu Binbaşı, 3. Maraş Taburu Binbaşı, 4. Birecik Taburu Binbaşısı.

Urfa Mukaddem Alayı

            Vilayet redif teşkilatına bağlı bu alay şu kademeleri barındırıyordu; Miralay, Kaymakam, 1. Urfa Taburu Binbaşısı, 2. Antep Taburu Binbaşısı, 3. Maraş Taburu Binbaşısı, 4. Birecik Taburu Binbaşısı (Münhal)

Urfa Tali Alayı: Kaymakam, 1. Urfa Taburu Binbaşıssı, 2. Antep Taburu Binbaşısı, 3. Maraş Taburu Binbaşısı, 4. Birecik Taburu Binbaşısı.

4. Urfa Taburu (Urfa)

            Vilayet jandarma alayı sınıflandırmasında 4. Tabur olarak geçen urfa taburunun kademeleri; Binbaşı, Tabur Kâtibi, 1. Piyade Bölük Yüzbaşısı, 2. Piyade Bölük Yüzbaşısı, 1. Süvari Bölük Yüzbaşısı, 2. Süvari Bölük Yüzbaşısı (Rumkale), 1. Piyade Mülazım Evveli, 2. Piyade Mülazım Evveli (Suruç), 1. Süvari Bölük Mülazım Evveli (Birecik), 2. Süvari Bölük Mülazım Evveli, 1. Piyade Mülazım Sanisi, 2. Piyade Mülazım Sanisi, 1. Süvari Mülazım Sanisi, 2. Süvari Mülazım Sanisi.

         Diğer verilerde olduğu gibi askeri verilerde bir standarta sahip değildir. Görevler ve komutanlık kademelerinde zaman zaman değişimler söz konusudur. Belinmesi gereken Halep ‘in üç sancağından biri olan Urfa ‘nın askeri teşkilatta 4. Tabur olarak geçmesi ve eyaletin kuzeyinin bu birliklerle muhafaza edilmesidir.

Urfa’da Bulunan Ruhani Liderler [11]

            Osmanlı devletinin her coğrafyasında olduğu gibi urfa coğrafyasında ‘da farklı milletlerden insanlar yaşamaktaydı. Buna bağlı olarak bu milletlerin temsilcileri ve ruhani liderleri mevcuttu. Aşağıdaki liste bir dönemi vermektedir; 

Ermeni Milleti Murahhası: Kirkor Efendi (1285-1286-1287)

Süryani Milleti Reisi: Cebrail Efendi (1285-1286-1287-1288-1290-1293-1295)

Süryani-Katolik Milleti Reisi: Bedros Efendi (1285-1286-1287-1288-1290-1293-1295)

Katolik Milleti Reisi: Basilus Efendi (1285-1286-1287-1288-1290-1293-1295)

Protestan Milleti Reisi: Badris Efendi (1285-1286-1287-1288-1290-1293-1295)

Latin Milleti Reisi: Encilo Efendi (1285-1286-1287-1288-1290-1293-1295)

Birecik’te Bulunan Ruhani Liderler

Ermeni Milleti Reisi: Dir Agop Efendi (1285-1286-1287)

Katolik Milleti Reisi: Dir Hokaz Efendi (1285-1286-1287-1288-1290), Vinto Hügan  Efendi (1293), Berhokar Efendi (1295)

Urfa Merkez Livaya Bağlı Kazaların Okul ve Kadrolar[12]

  İptidai Mektepler

İrfaniye Mektebi: 1315–1316 : 2 Muallim, 105 Talebe. Bu rakam 1326’da 3muallim 51 talebedir.

Feyziye Mektebi: 1315–1316 : 2 Muallim,65 Talebe. 1326 3 muallim 62 talebe.

Hayriye Mektebi: 1315–1316 : 2 Muallim, 60 Talebe 1326 3 muallim 48 talebe.

Sadiye Mektebi: 1315 : 2 Muallim, 43 Talebe. 1326 3 muallim 62 talebe.

Kız Mektebi: 1321 : 1 Muallime, 50 Kız Talebe. 1326 3 muallim 48 kız.

Urfa Mülkiye Rüştiye Mektebi

   Birinci Muallim, İkinci Muallim, Rika Muallimi ve Kapıcı. Talebe: 67

Urfa Mülkiye İdadi Mektebi

               1321 verileri;  Müdür, Kitabet, Ziraat, Tarih, Türkçe, Eşya Bilimi, Hıfzız Sıhha, Fransızca, Arapça, Farsça, Ahlak, Resim, Hüsn-ü Hat, Din Bilgisi,

Usul Defteri, Hesap, Coğrafya Muallimleri. Gözetmen Sayısı: 1 Hademe

Sayı: 3, Müslüman Talebe Sayısı: 82, Gayrimüslim Talebe Sayısı: 28

Urfa Sanayi Mektebi

    1324–1326 : Müdür, Ders Muallimi, Marangoz Muallimi, Demirci Muallimi ve Kunduracı Muallimi.

Urfa Şehrinde Mevcut Kütüphaneler Kütüphane Adı Cilt Sayısı

RIdvaniye Kütüphanesi: 700,  İhlasiye Kütüphanesi: 540,

Rehimiye Kütüphanesi: 390, Kutbettin Kütüphanesi: 330

Süleymaniye Kütüphanesi: 310, İbrahimiye Kütüphanesi: 300

Sakibiye Kütüphanesi: 190, Halil Rahman Kütüphanesi: 150

Hayderiye Kütüphanesi: 60, Şabaniye Kütüphanesi: 55     

      Toplam: 3.010

( Bu çalışmada ayrıntılı ve rakamsal bilgiler, Editörlüğünü Cengiz Eroğlu, Murat Babuçuoğlu ve Mehmet

Köçer’in yaptığı ve Osmanlı halep salnamerine dayanan ‘’Osmanlı Vilayet Salnamerinde Halep’’ çalışmasından yararlınılarak  hazırlanmıştır ).

SONUÇ

      Halep salnameleri ışığı altında, üzerinde durduğumuz Urfa sancağıyla ilgili çok teferruatlı ve düzenli bilgiler mevcuttur. Bunda Osmanlı vilayet salnameleri içinde en düzenli tutulan salnamelerden biri olan Halep salnamelerinin etkisi açıktır. Sancak Halep eyaletinin kuzeydoğusunda bulunup eyaleti oluşturan 3 sancaktan biridir. Salnamelerde her alanla ilgili ayrıntılı bilgi olanağı olması, sancakla ilgili bilinmeyen bir çok konu hakkında fikir vermektedir. Üzerinde çok uzun çalışma yapılabilecek bir konu olduğu gibi burada her alanı ayrıntısıyla işlemek olanaksızdır.

   Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlı topraklarına katılan bölge, Osmanlı idari sisteminde  Halep’e bağlı bir sancaktı. Zaman içerisinde farklı merhalelerden geçmiş, 1. Dünya savaşında Fransızlar  tarafından işgale uğramış ve halkının gösterdiği Şanlı mücadele sunucu işgalden kurtulmuştur. Şimdi Şanlıurfa olarak  Türkiye Cumhuriyetini oluşturan 81 ilden biridir.

 KAYNAKÇA

Ed. Eroğlu, Cengiz, Osmanlı Vilayet Salnamelerinde Halep, Orsam Yayınları, Ankara: 2012.

Sâl-nâme, İslam Ansiklopedisi, İstanbul: 1967.

Ed. Çelik, Mehmet, Edessa’dan Urfa’ya, Atılım Üniversitesi Yayınları, Ankara: 2007.

Çakar, Enver, XVI. Yüzyılda Haleb Sancağı (1516-1566), Elazığ: 2003.

Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, Osmanlı Tarihi, c.2, TTK Yayınları, Ankara:1988.

Öz, Mehmet, “Osmanl Klasik Döneminde Anadolu Kentleri”, Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi: Türk Şehir Tarihi:  2005.

İzgöer, Ahmet Zeki, “Osmanlı Salnâmelerinin Şehir Tarihi Bakımından Önemi”, Türkiye

Araştırmaları Literatür Dergisi: Türk Şehir Tarihi: 2005.

İnalcık, Halil, Osmanlı İmparatorluğu: Klasik Çağ (1300-1600), Yapı Kredi Yayınları, İstanbul: 2005.

Honigmann, E. “Urfa”, İslam Ansiklopedisi, 13, Eskişehir: 1997.

 

[1] Ed. Cengiz, Eroğlu, Osmanlı Vilayet Salnamelerinde Halep, Orsam Yayınları,  Ankara: 2012, s.16.

[2] Ed. Çelik, Mehmet, Edessa’dan Urfa’ya, Atılım Üniversitesi Yayınları, Ankara:  2007. s.98.

[3] Çelik, s.45

[4] Eroğlu, s.47

[5] Eroğlu, s.105

[6]  Enver, Çakar, XVI. Yüzyılda Haleb Sancağı (1516-1566), Elazığ: 2003. s.145.

[7] Çakar, s.102.

[8] Çelik, s.136.

[9] Eroğlu, s.233.

[10] Eroğlu, s.456.

[11] Eroğlu, s.518.

[12]  Eroğlu, s.589.