Milliyet Gazetesi yazarlarından Aslı Aydıntaşbaşın Ceylanpınar ile ilgili olarak yazdığı yazıda Ceylanpınar, Ceylanpınar olalı, bu kadar gündem olmamıştı. Daha geçen hafta Esada bağlı birlikler ve Suriyeli muhalifler arasındaki çatışmalar nedeniyle tüm dikkatlerin üzerinde toplandığı ilçe, bu kez bambaşka bir mücadeleye tanık oluyor.
Suriye sınırında Ceylanpınarın tam karşısındaki Resulayn kasabası, dün Suriyeli muhalifler ve Kürt gruplar arasında kanlı çatışmalara sahne oldu. Kenti iki hafta önce ele geçiren çoğunluğu Sünni-Arap kökenli Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve oradaki en güçlü Kürt grup olan PYD arasındaki çatışmada, 20 ölü ve onlarca yaralı olduğu bilgisi geldi. Yaralıların bir bölümü Ceylanpınar Devlet Hastanesine kaldırıldı.
TARAFSIZ KALINMALI
Ancak sınırdaki durum, Ankara açısından zor soruları da beraberinde getiriyor.
Örneğin dün görüştüğüm Ceylanpınar Belediye Başkanı İsmail Arslan, Türkiyenin çatışmalarda yaralanan Arap muhalifleri tedavi edip PYDlileri tedavi etmemesini eleştirerek Türkiye bu çatışmada gerçekten tarafsız kalmak niyetinde ise yaralılar konusunda da tarafsız kalması lazım. Burası Arap ve Kürtlerin bir arada yaşadığı bir yer. Artık herkesin evinde Suriyeden gelen akrabalar var. Biz de onlarla iç içeyiz. Türkiyenin Kürt-Arap çatışmasına girmemesi doğru karar dedi.
PKKnın Suriye kolu olarak bilinen PYD ve Suriyeli muhalifler arasındaki kavga, etnik yapısı Arap ve Kürt olan ve Suriyenin Kürt bölgesine açılan kapısı olarak bilinen Resulaynde kimin hakim olacağıyla ilgili. Kenti geçen hafta ele geçiren Özgür Suriye Ordusu, iki gün önce kente dönen PYD birliklerinin orada bir gösteri yapmasına izin vermedi ve PYDlilerden kendi bayrakları yerine kentte sadece Suriye muhalefet bayraklarını istedi. Muhalifler, geçen haftalarda büyük bir mücadeleyle ele geçirdikleri Resulaynı kendi egemenlik alanı olarak görüyor; PYD ise nüfusunun yarıdan fazlası Kürt olan kentte aynı iddiaya sahip. Yine de dün şiddetlenen çatışmalarda, Ankara, muhaliflerin Gelin bize yardım edin çağrısına karşın bu kavgaya temkinli yaklaştı.
HALK TEPKİ GÖSTERİR
Türkiyenin Suriyedeki Türk-Kürt kavgasından uzak durmak istemesinin haklı nedenleri var. Kendi sınırları içinde ve Kuzey Irakta PKKyla mücadele eden Türkiye, Suriye bağlamında PKKya karşı üçüncü bir cephe açılmasını istemiyor. Her ne kadar PYD, Suriye Kürtlerini temsil eden silahlı bir yapı olsa da, PYDye bağlı silahlı halk savunma güçleri çoğunlukla PKKlı ya da PKK eğitiminden geçmiş milislerden oluşuyor. Ancak PYD, PKKdan farklı bir yönetim yapısına sahip olduğunu iddia ediyor ve şu zamana kadar Türkiyeyi karşısına almamaya çalıştı. Ancak prensip olarak sınır boyunda yaşayan ve farklı gruplar altında temsil edilen Suriye Kürtlerini dışlamak yerine, onların da Esada karşı muhalif harekete entegre olmasını istiyor.
Ankara, Suriye bağlamında bir Kürt-Arap çatışmasına çekilmek isteniyor. Ayrıca Ceylanpınar, Viranşehir ve yörenin etnik yapısı ve akrabalık bağlarından dolayı, PYDye karşı yapılacak herhangi bir askeri ya da siyasi manevranın bölge halkı tarafından tepkiyle karşılanacağı değerlendirmesi de yapılıyor. Buna karşın Ankara açısından zor sorular var.
Sınır ötesinde askeri bir varlık göstermeme konusunda dikkatli davranan Türkiyenin kendini Suriye gerçeğinden tam anlamıyla izole etmesi de mümkün değil. Ankara, PYD ve ÖSO arasındaki mücadeleden, başta sınır güvenliği olmak üzere etkileniyor.
FATURA ARTIYOR
Türkiye aynı zamanda savaşın insani faturasını da tek başına göğüslemek durumunda. Son haftalarda Ceylanpınarda sınırdan içeri giren mülteci sayısı on binleri aştı. Dün başlayan Arap-Kürt çatışmasındaki yaralılar, Ceylanpınara getirildi.
Ancak şu zamana kadar PYDli yaralılar Ceylanpınar Devlet Hastanesine alınmadı. Yerel kaynaklara göre Ceylanpınarda çatışmanın tarafı olmamaya özen gösteren sağlık ekipleri, etnik ya da parti kimliğine bakmadan Suriyeli yaralılara hizmet veriyor. Böylece son haftalarda Türkiye sınırındaki hastanelerde sadece sıradan Suriye vatandaşları, muhalifler, Kürtler ve aynı zamanda Esad ordusuna bağlı yaralı askerler tedavi görmekte. (milliyet)