15 Temmuz: İhanetin Çöküşü, Milli İradenin Dirilişi

15 Temmuz 2016 gecesi, Türk milletinin yakın tarihinde sadece bir darbenin engellendiği bir gece değildir. O gece, tarih sahnesinde var olmanın en temel şartı olan milli irade, hiçbir dış müdahale veya vesayet odağına boyun eğmeyeceğini tüm dünyaya ilan etmiştir. Küresel güç merkezlerinin desteğiyle yapılandırılmış paralel bir ihanet şebekesi, aziz milletin iman, feraset ve kararlılığı karşısında darmadağın olmuştur.
Bu tarihi kırılma anı, yalnızca bir kalkışmanın bastırılması değil; aynı zamanda Türkiye'nin tam bağımsızlık iradesini yeniden teyit ettiği bir medeniyet dirilişi olarak da okunmalıdır. Ve bu dirilişin öncülüğünde, milletin sinesinden çıkan büyük bir liderin, Recep Tayyip Erdoğan’ın kararlılığı, tarihi bir dönüm noktasına dönüşmüştür.
İhanetin Arkasındaki Sistematik Kuşatma
15 Temmuz, sıradan bir askeri kalkışma değil; çok katmanlı, çok uluslu bir kuşatma planının son perdesiydi. FETÖ yapılanması, yıllarca devletin kılcal damarlarına sızarak bir paralel egemenlik oluşturma çabasına girmiş, bunu dış istihbarat servislerinin yönlendirmesi ve lojistik desteğiyle sürdürmüştür. Bu yönüyle 15 Temmuz, yalnızca iç güvenlik tehdidi değil, Türkiye'nin siyasi, askeri ve kültürel egemenliğine karşı yapılmış sistematik bir müdahaledir.
Ancak milletin öngörüsü, liderliğin kararlılığı ve sokaklarda tecelli eden toplumsal şuur, bu projenin çözülmesine ve dışa bağımlı vesayet düzeninin çökertilmesine neden olmuştur.
Milli İradenin Yükselişi ve Yeniden İnşa Süreci
15 Temmuz sonrası Türkiye, yalnızca bir güvenlik refleksiyle hareket etmemiş; aynı zamanda devlet aklını yeniden inşa eden, geleceği daha sağlam temeller üzerine bina eden stratejik hamleler yapmıştır. Askeri, istihbarî ve bürokratik kurumlar yeniden yapılandırılmış, yerli ve milli üretim hamleleri başlatılmış, savunma sanayii ve dijital teknolojiler gibi alanlarda bağımsızlık hedeflenmiştir.
Bugün, kendi silahını üreten, uydusunu yörüngeye yerleştiren, sınır ötesi güvenlik tehditlerine kendi kararlılığıyla müdahale eden bir Türkiye profili karşımızdadır. Bu tablo, sadece teknik bir başarı değil; bağımsızlık fikrinin devlet mekanizmasına nüfuz etmesinin sonucudur.
Bölgesel Güçten Küresel Vicdana: Türkiye'nin Yeni Rolü
Türkiye artık yalnızca kendi sınırlarını koruyan değil; adaletin, vicdanın ve hakkaniyetin sesi olarak küresel düzlemde yeni bir rol üstlenmektedir. Bu süreçte, yalnızca stratejik çıkarlarla değil; insani sorumluluk bilinciyle hareket eden bir dış politika anlayışı gelişmiştir. Filistin, Karabağ, Somali, Katar, Sudan gibi coğrafyalarda Türkiye’nin duruşu; küresel sistemin ikiyüzlü politikalarına karşı ahlaki bir meydan okuma niteliğindedir.
"Dünya beşten büyüktür" sözü artık yalnızca bir siyasi söylem değil; Türkiye'nin uluslararası hukuk ve insani değerler temelinde küresel adaletsizliklere karşı geliştirdiği vizyonun özeti haline gelmiştir.
15 Temmuz’un Mirası: Büyük Milletlerin Büyük Direnişi
Tarih boyunca büyük milletler, en karanlık gecelerde yazdıkları destanlarla yükselmişlerdir. 15 Temmuz, Türk milletinin modern çağdaki istiklal ve istikbal mücadelesinin adıdır. Tankların, silahların ve ihaneti temsil eden üniformaların karşısına bedenleriyle dikilen halk, yalnızca bir darbeyi durdurmamış; aynı zamanda tarihin seyrini değiştirecek kadar güçlü bir kolektif bilinç inşa etmiştir.
Bu ruhun öncülüğünde yürüyen bir liderin kararlılığı, milletin fedakârlığıyla birleştiğinde; büyük milletlerin, büyük liderlerle nasıl büyük destanlar yazdığının çağdaş bir örneği ortaya çıkmıştır.
Sonuç: Türkiye Yüzyılı'nın Mihenk Taşı
15 Temmuz, tarihin dip akıntısında saklı duran bir milletin yeniden şahlanışının miladıdır. Bu şahlanış, sadece Türkiye için değil; bölgede ve dünyada ezilen halklar için de bir umut kaynağı, bir moral üstünlük vesilesidir. Artık Türkiye, yalnızca savunma yapan değil; oyun kuran, yön veren, hakikati seslendiren ve adaletin merkezinde duran bir aktördür.
Büyük milletler, büyük bedeller ödeyerek büyük zaferler kazanır. 15 Temmuz, işte bu büyük zaferin adıdır.
15 Temmuz: Diz Çökmeyen Bir Milletin Direnişi, Türkiye Yüzyılı’nın Zafer Marşıdır!