Taraf'tan Veysi Polat'ın haberine göre, Galip Ensarioğlu, 35 kişinin  hayatını kaybettiği sınırdaki bombalamada sorumluluğu bulunanların  cezalandırılmasını isterken, ailelerden devlet adına özür dilenerek, tazminat  ödenmesi gerektiğini belirtti. Ensarioğlu, taziye ziyareti sırasında oğlunu  kaybeden bir babayla diyalogunu anlatırken, "Baba 'Bu bir provokasyon, Ergenekon  işi olabilir' dedi. Diyelim ki Ergenekoncu güçlerin direkt eylem yapabilecekleri  bir ortamları kalmadı ama 'kazara oldu' diyebilecekleri şeyleri var" dedi.
  Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ile birlikte Şırnak'ın Uludere İlçesi'ne  giderek, ailelere taziye ziyaretinde bulunan Ensarioğlu, izlenimlerini Taraf'la  paylaştı. Ensarioğlu, özetle şunları söyledi:
  Orası 'katır-boru hattı'
 "Çocuğu ölenlerin çoğu korucu ailesi. Orada yıllardır katırlarla yapılan  bir mazot kaçakçılığı var. Bunu bölgede bilmeyen askerî bir yetkili yok. Hergün  ortalama 100 katırla sınırın diğer hattına giderler, hatta sınırın belli bir  yerine gittikten sonra katırlar yolu bildiği için katırlara mazotu yükleyip  gönderiyorlar. Hatta bu bölge 'katır-boru hattı' diye biliniyor. Katır başı 80  lira kalıyor çocuklara. Bunların çoğu öğrenci ve geçimini sağlamak için bu işi  yapıyor... Korucular bombalanan yerin mazot kaçakçılarının kullandığı bir hat  olduğunu, oraya daha önce hiç operasyon yapılmadığını vurguladılar. Ben  'operasyon olunca asker sizi bilgilendirir miydi?' dediğimde ise 'Evet,  operasyondan önce bizi arar 'yarın falan muhitte operasyon var kaçakçılarınıza  haber verin' derlerdi. Bilgi gelince kaçağa gitmezdik. İlk defa bize haber  vermediler' dediler.
  Ergenekoncular eylem yapamaz ama...
 Ölen çocuklardan birinin babası biz ayrılırken bana 'Bunu ne olur ortaya  çıkarın. Bu Ergenekon işidir, provokasyondur' diye bir ifade kullandı. İnsanın  aklına pek çok şey geliyor. Diyelim ki Ergenekoncu güçlerin direkt eylem  yapabilecekleri bir ortamları kalmadı ama 'kazara oldu' diyebilecekleri şeyleri  var. Son zamanlardaki operasyonlar sivil halka zarar vermeden yapıldı. Örneğin  Dicle İlçesi benim bölgem. Orada yıllardır PKK kampının olduğu bilinmesine  rağmen devlet ilk kez oraya girdi. Burada örgüt çok ciddi anlamda zarar gördü,  moral ve alan üstünlüğünü kaybetti. Bu halkın taraf değiştirmesine de neden  oluyor. Devletin sivil halka asla zarar vermeden operasyon yaptığı bir dönemde  35 sivil gencin ölmesi hepimizi rahatsız etti. Bir soruşturma başlatıldı,  sorumluların mutlaka cezalandırılması gerekiyor... Bundan sonra siz hiçbir savaş  uçağına, pilotuna bombardıman yaptıramazsınız. Veyahut operasyon yapan askerler  ceza alırsa çok daha temkinli davranacak ve yapmaktan imtina edecek.
  PKK 5 katır kullanır, 70 tane değil
 Heron görüntülerine bakılarak olay daha da netleşecek. Bu kadar silahsız  sivil insan, mazotlar, katırlar fark edilmedi mi? PKK'liler de geldiği zaman  katır kullanıyorlar ama diyelim ki 50 kişilik bir grup geldiği zaman 5 tane  katır kullanıyor eşyalarını getirmek üzere. Ama burada 70 katır var, 40 adam  var. Yani PKK'nin eşya taşıma usulüne de uygun değil. O yüzden bu heron  görüntüleri net olmayıp bazen bu tür şeylere sebep oluyorsa bir anlamı yok. Çok  övündükleri, para yatırdıkları heronlar silik görüntüler iletiyor ve operasyon  yapılıyorsa abartılmaması lazım... Devlet bu olay için özür dilemeli, ölenlerin  ailelerine tazminat ödenmeli, her aileden bir kişinin de işe alınması lazım...  BDP orada provokatif davrandı. Ölen insanlarımız üzerinden siyasi hesap  yapılması ahlaki değil. Burada dökülen her damla kanda sorumluluğumuz var. Eğer  bu durmuyorsa beceriksizliğimiz yüzündendir."
  Kürt sorununa çözüm getirilmeden Başbakan Köşk'te rahat  edemez
 "Çok hızlı bir şekilde bu olayın açığa çıkması lazım. Sorumlulardan hesap  sorulmalı. Kamu vicdanı rahatlamalı. Bu yanlışlığın günahını devlet  paylaşmamalı. Bugüne kadar asker şike yapıyordu, ben askerî değiştirdim  koordineli bir şekilde MİT, Emniyet, askerle bunu yapıyoruz, her yerde  vuruyoruz. Tamam bu bir mücadele yöntemidir, ama bir çözüm yöntemi değildir.  Bunu bir yandan şeffaf ve hukuk içerisinde yapıp devletin otoritesini  sağladığınız zaman aynı hız ve paralelde demokratikleşmeyi ve somut adımları da  birlikte atmanız lazım. O adımları atmakta geciktik biz. Elimizi çabuk tutmamız  lazım yoksa PKK vurur 'pardon' der, devlet vurur 'pardon' der. PKK'nin de son  bir yılda öldürdüğü sivil sayısı 50'yi geçti. Bu kabul edilemez... 2012 yılında  anayasa, demokratikleşme ve çözüm olmazsa 2013 yılında mahalli seçimin  atmosferine girdikten sonra bu iş olmaz. Ben geçen dönemde AKP'de değildim ama  uyarımı yapmıştım. Seçimin atmosferine girdikten sonra iş mecrasından çıkar.  Seçim döneminde siyasi kaygılar ön plandadır, bir an önce hesapların  başlamasından önce çözümün geliştirilmesi gerekir. 2012'de bu iş bitmezse  2013'te bu iş olmaz. Bu iş bitmeden Sayın Başbakan Köşk'e çıkıp rahat edemez.  Köşk'e çıkmasının bir anlamı da kalmaz. Türkiye'de önemli bir sorunu bitiren bir  lider olarak bitirip orada keyfini sürmesi lazım." Rotahaber