Barış sürecinde kaybolmalar da araştırılsın
Kısa adı TUB-DER olan Toplumsal Uzlaşı Ve Barış Derneği Genel Başkanı Kenan Karataş, son günlerde yaşanan barış süreci ile ilgili ek olarak geçmişte yaşanan ve adına gözaltında kayıp olarak adlandırılan insanların akıbetinin de araştırılmasını istedi

Karataş, yapmış olduğu basın açıklamasının devamında şunları dile getirdi
Emperyalist, gerici ve faşist Devletlerin halklarına yönelik uyguladığı bir sitem var ki, insanlık dışı diye adlandırabileceğimiz bu sistemin adı Gözaltında Kaybetme yöntemidir.
Hala Dünyanın birçok Ülkesinde uygulanmakta olan bu sistem ilk olarak Hitler Faşizminin 1920lerde uyguladığı bir sindirme politikası olarak göze çarpmaktadır.
Latin Amerika da başlayan kitlesel kayıplar sonucu, 1970li yıllarda gözaltında ki kayıplara karşı örgütlü mücadele başlamıştır. Bu mücadelelerin bir sonucu olarak ta Türkiyede Cumartesi Anneleri grubu oluşmuştur.
1996 yılında Kayıplara Karşı Uluslararası Komitenin(ICAD) kurulması mücadele yönünde önemli bir adım olarak yerini almıştır. Yine aynı kongrede 17-31 Mayıs kayıplara karşı uluslararası mücadele haftası olarak ilan edilmiştir.
Karataş, sözlerinin devamında Bugün hala Sri Lanka da uygulanmakta olan bu sistemin genel yapısı, toplumsal muhalefeti bastırmak adına kendilerine karşı muhalif güçleri ve insanları kaçırıp öldürmektir.
Yapılan bu tür operasyonlar da halka ve kamuoyuna asla bilgi sızdırılmaz ve deliler yok edilir. Böylece halk arasında korku ve tedirginlik oluşturularak sindirilir. Kişinin varlığı belirsizlik içinde kalır. Aileler kayıp bireyinin akıbetini bilemez, bilgi alamaz.
90lı Yıllarda Kayıplar Had Safhaya Ulaşmıştır.
Türkiyede gözaltında kayıpların yaşandığı en yoğun yıl 1990lı yıllardır. Daha çok, Doğu bölgelerinde meydana gelen bu olaylar neticesin de yaklaşık olarak 748 insan gözaltında kaybolmuştur.
Evlerinden, yataklarından, sokaktan. Kahveden sorgusuz sualsiz gözaltına alınan bu insanlar neden niçin götürüldüklerinden habersiz işkencelere maruz kalmış ve öldürülmüşlerdir.
1995 yılların da Hasan Ocak gözaltına alınıyor. Ailesinin tüm girişimlerine rağmen akabe ti hakkında bilgi alamayan Ocak ailesi, çeşitli yöntemlerle sesini duyurmayı başarıyor. Ve 6 ay sonra Hasan Ocakın cesedine ulaşılıyor. Ocak, domuz bağıyla işkence görmüş halde bulunuyor. O gün gözaltı kayıpları il kez kamuoyuna teşhir edilir. Cumartesi Anneleri hala her hafta ellerinde çocuklarının resimleri oturma eylemi yaparlar. Ancak tüm bu girişimlerine ve eylemlerine rağmen somut bir sonuca ulaşamamışlardır.
Gözaltı kayıplarına karşı ne geçmiş hükümetler ne de AK Parti Hükümeti ciddiyetle üzerine gidememiştir.
Karataş son olarak Bugün tek başına iktidar koltuğun da oturan AKPden tek isteğimiz geçmişte yaşanan kayıpların ortaya çıkarılarak, kayıp ailelerine netice vermesidir. Aksi takdirde kayıp aileleri yine her hafta eylemlerine devam edecek ve belirsizlikler sürecektir. Dedi