banner2

 Hz. Hüseyin (r.a) Emevilere karşı kızgındı. Çünkü babası Hz. Ali'nin başına çorap örenler onlardı. Bu yüzden onlardan herhangi birisiyle olumlu bir muamelede bulunmak istemiyordu. Hele kız alıp vermek… Bu konuda asla müsamahakâr davranmıyordu. İbnu S'ad'ın Tabakat adlı tarihinde anlatıldığına göre Muaviye Abdullah b. Cafer'in (Cafer-i Tayyar'ın oğlu) kızını oğlu Yezid'e istedi. Muaviye  Medine valisi Mervan'a: "Abdullah b. Cefer'in kızını Yezid için iste; Onun Elli bin dinarlık borcunu da öde ve ona on bin dinar daha ver" diye mektup yazdı. Bunun üzerine Abdullah b. Cafer: "Dayısı Hüseyin b. Ali'den habersiz hiçbir iş yapmam" dedi ve onunla istişare etti. Hüseyin kızın babasına: "Kanımız onun kılıcından damladığı halde ona kız mı vereceksin? Sen Kızın işini bana bırak; Onu amcasının oğlu el-Kasım b. Muhammed b. Cafer'e vereceğiz" dedi.

 

Bunun üzerine kızın babası Abdullah: "Ama benim çok borcum vardır" dedi. Hüseyin: "el-Buğaybiğa bahçesi (Ali b. Ebi Talib'in hurma bahçesi) senin olsun. Borcunu oradan ödersin. Amcanın (Ali b. Ebi Talib) orada neler yaptığını biliyorsun" dedi. Abdullah b. Cafer de kabul etti.

 

Fakat Mervan Muaviye'nin isteğinde ısrarcıydı. Konuyu görüşmek üzere bir toplantı yaptılar.  Hüseyin b. Ali de çağrılmıştı. Mervan şöyle dedi: "Kuşkusuz Emirü'l-Müminin (Muaviye) akrabalığı arttırmak istiyor ve bu iki ailenin (Ümeyye ve Benu Haşim) sevgisini bir kızla pekiştirmek istiyor. Üstelik Ebu Cafer'in Emirü'l-Müminin'e verdiği cevapta, onun iyi düşündüğünü gösteren emareler vardır. Babası kızının yetkisini dayısına (Hüseyin'e) vermiştir. Hüseyin'in de Emirü'l-Müminin'e karşı bir zıtlığı bulunmamaktadır." Bunun üzerine Hüseyin konuştu ve şöyle dedi: "Allah İslam dini ile hor olanı yüceltmiş, eksiği tamamlamış ve kınamayı da kaldırmıştır. Müslüman'ın üzerinde kınama yoktur. Allah'ın yüce tuttuğu akrabalık bizim akrabalığımızdır ve ben bu kızı bize akrabalık ve nesep yönünden daha yakın olan birisine, amcasının oğluna, el-Kasım b. Muhammed b. Cafer'e vermiş bulunuyorum."

 

Mervan: "Bizi mağdur mu edeceksiniz Ey Haşimoğulları?" dedi. Sonra Abdullah b. Cafer'e döndü ve: "Ey Cafer'in oğlu! Emirü'l-Müminin'in senin yanındaki değeri bu mudur?" dedi Abdullah b. Cafer: "Ben sana, dayısından (Hüseyin'den) habersiz hiçbir iş yapmayacağımı söyledim" dedi. Hüseyin dedi ki: "Allah aşkına! Bilir misiniz ki, Hasan Osman'ın kızı Aişe'yi istedi; onun yetkisini de sana vermişlerdi. Biz konuyu görüşmek üzere böyle bir mecliste bir araya geldiğimizde sen: "Kızı Abdullah b. Zübeyr ile evlendirmeyi düşünüyorum" dedin. Bunun üzerine Mervan: " Hüseyin zaten bize karşı kin doludur. Doğrusu ben kızın babası Abdullah b. Cafer'i kınıyorum." dedi.

 

Sonra Abdullah b. Cafer Muaviye'ye bir adam göndererek el-Buğaybiğa adlı hurma bahçesini satmak istediğini söyledi. Onu bir milyona Muaviye'ye sattı. Muaviye de bahçeyi alması için Mervan'a mektup yazdı. Mervan almak için bineğine bindi. Baktı ki, Hüseyin orada, bahçenin yanında duruyor. Hüseyin: "İsteyen bahçeye girsin. Vallahi girene bir ok yerleştiririm" dedi. Bunun üzerine Mervan geri döndü ve Muaviye'ye mektup yazdı. Muaviye Mervan'a: "O bahçeden vazgeç" diye mektup yazdı. Abdullah b. Cafer bahçeyi kullandı. Muaviye vefat edip Hüseyin şehid edildikten sonra Yezid b. Muaviye el-Buğaybiğa'yı kendi tasarrufuna aldı. Yezid de ölünce Mekke ve Medine'ye hâkim olan Abdullah b. Zubeyr onu Ebu Talib'in ailesine geri iade etti. Abdullah b. Zubeyr Haccac tarafından şehid edilince Abdulmelik b. Mervan onu Muaviye ailesine geri verdi. Ömer b. Abdulaziz halife olunca bahçeyi Ali'nin ailesine iade etti. Yezid b. Abdulmelik devletin başına geçince bahçeyi aldı ve onu Muaviye'nin ailesine geri verdi. Nihayet Velid b. Yezid b. Abdulamelik devletin başına geçince konuyu mahkemeye intikal ettirdi.

 

Yine İbnu S'ad'ın anlattığına göre,  Benu Ümmeyye kabilesinden olup  aynı zamanda Medine valiliği yapan Said b. el-'As, Hz. Ömer'in vefatından sonra Ali'nin kızı Ümmü Gülüm'ü istedi ve kendisine yüz bin dirhem gönderdi. Ümmü Gülsüm'ün ilk kocası Hz. Ömer'di. Ömer'in vefatından sonra dul kalan Ümmü Gülsüm bu evlilik teklifi karşısında abisi Hüseyin ile istişare etti. Hüseyin: "Sakın onunla evlenme" dedi. Bu kez Ümmü Gülsüm Hasan'la istişarede bulundu. Hasan: "Ben seni Said'le evlendireceğim; onun için hazırlık yapınız" dedi. Said b. el-'As ve yanındakiler Hasan'a geldiler. Said (Hüseyin'i kast ederek): "Ebu Abdillah nerede?" diye sordu. Hasan ona: "O olmadan da ben sana kâfiyim" dedi. Said: "Muhtemelen Ebu Abdillah (Hüseyin b. Ali) bu evliliği istemez Ey Ebu Muhammed" dedi. Hasan tekrar: "Hüseyin de ister; ben bu hususta sana kâfiyim" dedi. Said: "Hayır, ben onun istemeyeceği herhangi bir şeye girişmem" dedi ve Hüseyin'in rızası yoktur diye Ümmü Gülsüm ile evlenmekten vazgeçti.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.