69 gün sonra özgürlüğe kavuşan Adem Özköse; önünüzü duvarların kapatmadığı bir güne uyanmak ve evden çıktığınızda güneşi görmek çok güzel dedi ve ekledi, "insan dışarıda olduğu zaman bunun kıymetini bilmiyor ama, içerdeki mahkumların en büyük hayali bu. Çıkacağımız öğrendiğimizde Hamit ile konuştuk, çok duygulandık. Tam böyle sevinemiyorsunuz, çok sevindiğinizde vicdanınız kirlenecekmiş gibi hissediyorsunuz. Orada cezaevinde çocuklar vardı. Çocuklara işkence yapılması bizi çok üzdü. Buruk bir sevinç oluyor içinizde ister istemez."
Özköse'nin bu sözleri, 2003 yılında Amerikalı askerlerin, işgal altındaki Irak'ta yer alan Ebu Gureyb Cezaevi'nde tutuklulara uyguladıkları işkenceleri hatırlattı. Amerikalı askerlerin mahkumlara yaptıkları işkence fotoğrafları dünyanın büyük tepkisini çekmişti...
Suriye'de kaçırılma süreçlerine de anlatan Özköse "sanki bir gerilim filmi ya da romanının içine düşmüşüz duygusunu yaşıyordum" dedi.
"Suriye'ye girdik. Girdiğimiz yere Batılı gazeteciler zaten girip çıkıyordu. Bizim girdiğimiz şekilde sürecin başından
beri 60-70 gazeteci girmiştir. Gece kaldık. Sabahleyin çekimlere başladık. 10 dakika sonra 60-70 kişilik silahlı bir grup yolu kapatmış ve geçen arabalara ateş açıyorlardı. Biz bunu görünce kaçmak istedik. Bu sırada sipere yatmış 3-4 kişi çıkıp bize silah doğrulttu. Biz Esat taraftarlarıyız dediler. Fua köyüne götürdüler. Ellerimizi ve gözlerimizi bağladılar. Yerin altında mahzen gibi bir yere indirdiler. Kendi aralarında ne yapacağız, öldürecek miyiz konuşmaları yapıyorlardı. Sesleri çok genç geliyordu. Devletin elinde olduğunuzda biraz daha güvende hissedersiniz kendinizi. Biz Suriye devletine teslim edildikten sonra bu düşüncem değişti. Ne yapacaklarını bilmiyorsunuz. He an bizi öldürebilirler. Ardından başka bir grup gelip bizi aldı ve evlerde kalmaya başladık. 11 gün boyunca 3 tane ev değiştirdik. Daha sonra Suriye Devleti'ne teslim ettiler. Sonrasında hücre günlerimiz başladı. Helikopterle Şam'a geçtik. Ama çıkana kadar nerde olduğumuzu bilemedik. Yerin altında bir hücrede tutuyorlardı bizi. Sanki bir gerilim filmini ya da romanının içine düşmüşüz duygusunu yaşıyordum.Tek kişilik hücrelerde, 5-6 kişi kalıyordu. Çıplak bir şekilde ayakta bekletiliyorlardı. Bir hafta uyku hiç yok. Duvara yaslanamıyor. Konuşmak yasak. Bir hafta uykusuz bırakıyorlar, duvara yaslananı dövüyorlardı, işkenceye alıyorlardı. Ben Mavi Marmara olayından sonra İsrail cezaevinde de bir gün kaldım. Kesinlikle İsrail Cezaevi Suriye'de gördüğüme göre 5 yıldızlı otel gibiydi."
Özköse'nin bu sözleri, 2003 yılında Amerikalı askerlerin, işgal altındaki Irak'ta yer alan Ebu Gureyb Cezaevi'nde tutuklulara uyguladıkları işkenceleri hatırlattı. Amerikalı askerlerin mahkumlara yaptıkları işkence fotoğrafları dünyanın büyük tepkisini çekmişti...
Suriye'de kaçırılma süreçlerine de anlatan Özköse "sanki bir gerilim filmi ya da romanının içine düşmüşüz duygusunu yaşıyordum" dedi.
"Suriye'ye girdik. Girdiğimiz yere Batılı gazeteciler zaten girip çıkıyordu. Bizim girdiğimiz şekilde sürecin başından
beri 60-70 gazeteci girmiştir. Gece kaldık. Sabahleyin çekimlere başladık. 10 dakika sonra 60-70 kişilik silahlı bir grup yolu kapatmış ve geçen arabalara ateş açıyorlardı. Biz bunu görünce kaçmak istedik. Bu sırada sipere yatmış 3-4 kişi çıkıp bize silah doğrulttu. Biz Esat taraftarlarıyız dediler. Fua köyüne götürdüler. Ellerimizi ve gözlerimizi bağladılar. Yerin altında mahzen gibi bir yere indirdiler. Kendi aralarında ne yapacağız, öldürecek miyiz konuşmaları yapıyorlardı. Sesleri çok genç geliyordu. Devletin elinde olduğunuzda biraz daha güvende hissedersiniz kendinizi. Biz Suriye devletine teslim edildikten sonra bu düşüncem değişti. Ne yapacaklarını bilmiyorsunuz. He an bizi öldürebilirler. Ardından başka bir grup gelip bizi aldı ve evlerde kalmaya başladık. 11 gün boyunca 3 tane ev değiştirdik. Daha sonra Suriye Devleti'ne teslim ettiler. Sonrasında hücre günlerimiz başladı. Helikopterle Şam'a geçtik. Ama çıkana kadar nerde olduğumuzu bilemedik. Yerin altında bir hücrede tutuyorlardı bizi. Sanki bir gerilim filmini ya da romanının içine düşmüşüz duygusunu yaşıyordum.Tek kişilik hücrelerde, 5-6 kişi kalıyordu. Çıplak bir şekilde ayakta bekletiliyorlardı. Bir hafta uyku hiç yok. Duvara yaslanamıyor. Konuşmak yasak. Bir hafta uykusuz bırakıyorlar, duvara yaslananı dövüyorlardı, işkenceye alıyorlardı. Ben Mavi Marmara olayından sonra İsrail cezaevinde de bir gün kaldım. Kesinlikle İsrail Cezaevi Suriye'de gördüğüme göre 5 yıldızlı otel gibiydi." Adem Özköse Suriye'deki cezaevi koşullarının da çok sert olduğunu da söyledi.
ahaber" 
