banner2
Öne Çıkanlar Sanlıurfa Harran Üniversitesi Urfa büyükşehir belediyesi Eğitim

Hilmi Özkök 2004 darbesini nasıl önledi?

2004te ADD tarafından Hilafetin kaldırılışının 80. yıldönümüne komutanlar eşleriyle katıldı. Törende konuşulanlar darbe çıkışı olarak değerlendirildi. Özkök Paşa ise bu sesleri ilginç şekilde engelledi. Ayrıntılar şöyle:

 

Urfalı Mustafa Armağanın yazısı

Takvimler 3 Mart 2004ü gösterirken Ankarada akıllara durgunluk veren bir toplantı düzenlenir. ATO salonunda asker ve sivil kanattan darbeciler buluşurlar.

Bu sıradışı buluşmayı Atatürkçü Düşünce Derneği düzenlemiş, ilk kez bir sözüm ona sivil toplantıyı kuvvet komutanları hem de eşleriyle tam tekmil şereflendirmişlerdi. Toplantıyı 8 üniversite ve 7 sendika desteklemekte, emekli Başsavcı Vural Savaştan tutun da Doğu Perinçeke, Sinan Aygünden Çetin Yetkine, Kamer Gençten Nur Sertere kadar malum zihniyetten yüzlerce insan bir araya gelmektedir.

O gün üç kuvvet komutanı da oradadır. Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek ve Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur salonda hazır bulunurken Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına, o sırada düşen bir uçaktaki şehitlerin cenazesine katılmak üzere Konyaya gittiğinden salonda yoktu. Ancak olmayan birisi daha vardı. Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök nedense İsveçteydi!

Bunca zevat, görünüşte Hilafetin Kaldırılmasının 80. Yıldönümü için toplanmıştı ama daha çok AKP iktidarında laikliğin elden gitmekte olduğu, ABnin Türkiyeyi parçalayacağı, Kıbrısın satıldığı vs. gibi ilgisiz konular konuşulmuştu. Derya Sazakın sıcağı sıcağına yazdığı gibi 3 Mart toplantısı yeni bir çıkışın, yani darbenin habercisiydi ve arkasının geleceği izlenimini uyandırıyordu.

Yanılmıyordu, plana göre, salonu çınlatan 10. Yıl Marşıyla biten bu sıradışı buluşmanın arkası gelecekti. Ne var ki, beklenmedik bir gelişme, darbe girişimini akim bırakacaktı.

Peki planlar neden tutmadı? Bu başarısız darbe girişiminin şimdiye kadar gizli kalan içyüzünü, araştırmacı Süleyman Yeşilyurtun Üniformalı Uyanıklar (Ank. 2010) adlı kitabından öğreniyoruz. Yeşilyurtun Genelkurmaydaki iki albay ile bir yarbaydan edindiği gizli bilgileri burada açıklıyorum.

Bu gelişmeler yaşanırken CIA, Ankaradaki bir üst düzey diplomat vasıtasıyla MİTi ve Emniyet İstihbaratı, Özköke çok ciddi fizikî bir eylem veya suikast tertipleneceği konusunda uyarır. Bunun üzerine Ankara Merkez Garnizon Komutanı Tümgeneral Fehmi Büyükbayram ve özel eğitimli ekibinin olağanüstü çabasıyla suikast girişimi başarısızlığa uğrar. Hem MİTin, hem de Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığının girişimden haberdar edilmeleri oyunu bozmuştu.

Yine de Genelkurmay Başkanlığı ser verip sır vermemiş, hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam etmişti. Jandarma Tuğgeneral Levent Ersözün başını çektiği istihbaratçı subaylar Özkökü dinlemeye devam ediyorlardı. Özköke gelince, en ufak bir şüphe uyandırmadan kendi oyununu oynamaya başlamıştı. Darbecilerin bütün çalışmalarını sesli ve görüntülü kayda aldırıyor ve nihai hesaplaşma gününü bekliyordu. İki tarafın da birbirini görüntülediği ve dinlettiği bu nefes nefese takip sürecinden bakalım kim galip çıkacaktı?

2004 Nisanı ortalarında -Özkök mahkemedeki ifadesinde olaydan 2004 baharında haberdar olduğundan söz eder- Eruyguru karargâha çağırır. Çay kahve faslından sonra konuya giren Özkök, Eruygura sürpriz yapar ve Jandarma Karargâhında yapılan darbe toplantılarının şok görüntülerini izletir. Hiç beklemediği bu manzara karşısında Eruygur kızarır, bozarır, zira görüntülerde karşısındaki Genelkurmay Başkanı aleyhinde ağza alınmayacak hakaretler vardır.

Hilmi Özkök, görüntüleri izlettikten sonra zarif bir üslupla Darbeni yakaladım Paşa demiş, Eruygur buna karşılık ölgün bir sesle Karargahım bana ihanet etti diye mırıldanmıştır. Özkök ona, hukukî yaptırımları hatırlatmayı da ihmal etmemiştir.

Komutanlarının omuzları çökük vaziyette döndüğünü gören Jandarmadaki darbeci kurmaylar onun etrafını almışlar, söyleyeceklerini merakla beklemektedirler. Eruygur deşifre edildiklerini izah ettikten sonra paniğe kapılan darbeciler içlerindeki köstebeği aramaya koyulurlar. Ancak çok geçtir. Mustafa Balbayın günlüklerindeki korkulan ihtimal gerçekleşmiş, DPli bir aileden geldiği için sürekli horlanan, aşağılanan, evinden sefertasıyla yemek getirmesi alay konusu edilen sizin bir numara (ona yetim, imam, dinci gibi kendilerince küçümseyici sıfatlar da taktıklarını biliyoruz), bütün oyunları bozmuş, ipleri eline almıştır.

Şimdi darbeci cenahta korku dağları bekler olmuştur: Ya bir ihbar eden olursa? Kâbus günlerce sürmüş ama Özkök, şuyuu vukuundan beterdir diye düşünüp hadisenin üzerini örtmeyi tercih etmiş, nitekim mahkemedeki ifadesinde Eruyguru uyarmakla yetindiğini söylemiştir.

Öte yandan uyarı görevine devam eden Özkök, Mayıs 2004te katıldığı Harp Oyunlarında 1. Ordu Komutanı Çetin Doğanı çağırıp Darbe hazırlığı duyumu aldım, bunlar doğru mu? diye sıkıştırıp gözdağı vermiştir. Böylece darbenin İstanbul ayağını da pasifize eden Özkökün müdahalesi sonuç vermiş ve Jandarma Genel Komutanlığındaki bütün üst düzey subaylar peş peşe tayine tabi tutulmuştur. Kocakulak Levent Ersöz önce Bilecike atanmış, sonra da YAŞta emekliye sevk edilmiştir. Tuğgeneral Kadir Ali Esener ise önce Aydına tayin edilmiş, ardından iki yıl üst üste rütbe bekleme alınca emekli olmuştur.

Ne kadarı doğrudur bilemem ama Süleyman Yeşilyurtun kitabından aldığım bu çarpıcı bilgiler, bir yandan halen devam etmekte olan davaların içyüzünü açıklarken, aynı zamanda 6,5 yıl önce hangi büyük badireleri nasıl atlattığımızın da öğrenilmesine yardımcı olacak nitelikte göründü bana.

Zaman

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.