Necmettin Erbakan vefat etti. Allah rahmet eylesin.
Mekânı cennet olsun. Onun kadar sabırlı, onun kadar kibar ve onun kadar çalışkan bir lideri bulmak kolay değildir.
Onunla çalışan bütün devlet adamları bu özelliklerinde müttefiktirler. Kısacası sabır ve nezaket küpü bir adamdı.
1 Mart 2011 Salı günü onu uğurlayan yüz binlerce insanın duaları, onun vasıflı bir insan olduğunun en büyük göstergesidir.
Düşünün; halka hizmet etmek için kurduğu partileri defalarca (dört defa) kapatılmış olmasına rağmen o her zaman sahnede kalmayı başarmış bir liderdir.
Devrin insafsız yöneticileri ve derin devleti tarafından defalarca hırpalanmış olmasına rağmen sevenlerini her zaman şaibeli işlerden uzak tutan bir anlayışa sahipti.
Çünkü Erbakan ın bir edebi ve bir terbiyesi vardı. Başka bir deyimle edeb-i İslamiyetle müteeddib idi. Uzun zaman âlimlerin halka-i tedrisinde kalmış ve onlardan icazet almıştı.
Erbakan Hoca bu toprakların yetiştirdiği değerlerden biriydi kuşkusuz.
O, devrin aymazlıklarına ve dine karşı lakaytlıklarına karşı baş kaldırarak, motorculuk mesleğini bırakıp siyasi anlamda mazlumlara hizmet etmek istemişti. 1969 yılında başlattığı bu hareket, dürüstlük üzerine bina edilen bir mazlumları uyandırma hareketiydi.
Belki de en büyük hatası, kendisini Müslüman bilen herkesin bu siyasi hareketin yanında yer alması gerektiğini varsaymasıydı.
Bu yüzden Erbakan Hoca her zaman diğer İslami cemaatlerden farklı bir çizgiye sahip oldu. O, siyasete hükmeden millete hizmet etmenin yeterli olmayacağına inanan biriydi.
Buna karşılık İslami cemaatlerin bir kısmı derin devletin tepkisine yol açmamak için Erbakan ın siyasi hareketi yanında yer almadılar.
En kötüsü ise, bazı İslami cemaatlerin, bazen Erbakan a karşı bir siyasi çizgide olmayı yeterli görmeyerek Erbakan gibi siyasilerin İslam a zarar verdiklerini bile iddia etmeleriydi.
Ne yazık ki, onlar Erbakan ın başında bulunduğu siyasi hareketlerin etrafında kümelenen insanların bu toprakların sesi ve gerçeği olduğunu unuttular.
Bir kısım İslami cemaatlerin Erbakan Hoca nın siyasi hareketlerine destek vermeyerek karşısında yer almaları süreci 90 lı yıllara kadar devam etti.
Bu yıllardan sonra RP nin aldığı ciddi oy miktarları, kazandıkları milletvekili sayısı ve büyük şehir belediyeleri birçok partiden Refah Partisine geçişleri hızlandırdığı gibi, daha önce Erbakan Hoca ya ve partisine farklı gözle bakan Cemaat ehli insanların fikirlerini de değiştirdi.
Nihayet Erbakan Hoca 1996 yılında Türkiye nin başbakanı olmuştu.
Erbakan ın başbakan olması, İstanbul ve Ankara büyük şehir belediyelerinin RP tarafından kazanılması Türkiye nin laik kesimi üzerinde devrim niteliğinde büyük etki meydana getirmişti.
Çünkü Başbakan Erbakan ın bir yıllık başbakanlığı döneminde ilk defa denk bir bütçe yapılabilmiş, hızlı bir kalkınma gerçekleştirilmiş ve memur maaşları ikiye katlanmıştı.
Bunu çekemeyen ve hortumlarının ciddi anlamda kesildiğini fark eden tepeden inmeci laikçiler 28 Şubat 1997 yılında Erbakan ve hükümetini işbaşından uzaklaştırdılar.
1994 yılında İstanbul büyük şehir belediye başkanlığına gelen RP li R. Tayyip Erdoğan, Erbakan Hoca dan daha fazla laik basının bir numaralı hedefi haline gelmişti.
Erbakan Hoca ya, Erdoğan a ve RP ye baskılar gittikçe şiddetleniyordu. Bu baskılar Erdoğan ın görevden alınmasına ve ceza alıp hapse atılmasına, ardından RP nin anayasa mahkemesi tarafından temelli kapatılmasına kadar hız kesmedi.
Fakat her şeyde bir hayır olduğu gibi Erdoğan ın hapse atılması da büyük bir hayra vesile oldu.
Çünkü yapılan baskılar Erdoğan ı halkın gündemine oturtmuş ve ilgi odağı haline gelmişti.
Fazilet Partisinin kapatılmasından sonra kurulan Ak Parti kısa zamanda toparlandı ve sekiz yıldır iktidardadır.
Her ne kadar Erbakan Hoca Ak Partiyi ve Erdoğan ı hazmetmediği sanılsa bile, ben Erbakan Hoca nın bu kadar başarılı olan öğrencilerine ciddi bir şekilde küs olduğuna inanmıyorum.
Onlara küs gibi durmasının bir hikmeti vardır mutlaka.
Allah gani gani rahmet etsin, mekânı cennet olsun.
