banner2

 

Tarihi  alanları, bölgeleri, sit alanları gezmeyi, fotoğraf çekmeyi, tarihin tozlu duvarlarını silmeyi seviyorum. Her hafta cumartesi öğleden sonra tarihi Urfa sokaklarını, yaşayan yaşlı, canlı tarihleri (yaşlı amcalar) ile sohbet etmeyi onlar ile aynı karede olmayı çay ikram etmeyi seviyorum.

Neden mi? Ben, birilerinin arkasından vurmayı, birilerinin ne kadar maaş aldığını, birilerine yaranmayı dert etmiyorum. Nesimi der ya; ”rızkımı veren hüdadır; Kula minnet eylemem” vecizesini şiar edinerek işime bakıyorum.

Sözü çok mu uzattım ne?

18.11.2017, her cumartesi olduğu gibi  bu haftada seriye bağladım Haşimiye meydanına doğru ilerlemek  için  bir çoğumuza Toplama merkezi olarak lanse edilen, pekte hoşuma gitmese de geldim

R-1(Balıklıgöl, halilürahman güzergahında çalışan otobüs) otobüsüne bindim.

Kalabalık mı kalabalık otobüste her ne kadar  nefes almak güç olsa da, ‘huzur bulduğum tarihi yerleri ziyaret etmek için bu zorlukları çekmek kayda değer’ diyor ve yoluma devam ediyorum.

Ahmet Bahçivan iş hanına orada duran otobüs;o anda durakta bekleyen gazeteci ve yazar arkadaşlar Hasan Ray ve Mehmet Halhalli hemen seslenerek aynı otobüse binerek, aynı menzile hareket ettik.

Otobüs yolculuğu sonrası Gümrük Hanında Osmanlı Kahvesini müzik eşliğinde içtikten hemen sonra bugünü birlikte geçirme kararı aldık.

Nereleri gezelim?

Ne yapalım dedik.

(Tabi Muhabir arkadaşların öncelikli gayeleri haber bulmak, benimki hobi)

Bu soruları birbirimize sorarken ilk istek Mehmet Halhalli’dan geliyor.

‘Mençek Hanı’nda Kültür Tarihçimiz Fethi Göktepe’yi ziyaret edelim’ dedi.

Fethi abimizin şirin mi şirin tarih kokan anılar içeren mekanındayız, sohbet bol, ilim irfan var, Mençek Hanı Meşhur çaycısı Zeki abinin buram buram kokan çayını ve kahvesini içtikten sonra ‘yolumuz uzun’ deyip ayrılıyoruz.

Mutluyuz, dinciz, heyecanımız bitmiyor, yorgunluk nedir? Bilmiyoruz. Tetirbeleri ziyaret ediyoruz, Urfalı ablalarımızın Heci Kirif olarak isimlendirdikleri ancak asıl ismi Hacı Kerim türbesini ziyaret ettik.

Haberci arkadaşlar her yeri bir haber bulduklarında aşk, iştiyakları artıyor. Pazartesi manşet bol diyerek mutluluklarını görebiliyorum. Kuş avcıları gibi Maşallah!

Biraz göbek olunca bende, Hasan Ray ve Mehmet Halhalli hocam devam diyorlar.

Devam ediyoruz etmesine bir de karşımıza unutulmaya mahkûm edilmiş, kimsesiz bir çocuk gibi boynunu bükmüş, Mıhçı Hanı, Kürkçü Hanı ve Keçeci Hanına dalıyoruz. Fotoğraf çekiyoruz, “Ah” ediyoruz, üzülüyoruz. Birkaç esnaf dışında unutmaya yüz tutmuş meslekler arasına ekleyebileceğimiz meslek Keçecilik…

Yaşlı ustalarımız ile sohbet ediyoruz. Efkarın gergefinde tütüne sarılmış, tütünden medet uman ustalar… Ah-ı efgan ediyorlar, ‘gençler bu meslek ömrünün sonlarını yaşıyor. Memleketinize sahip çıkın, başka Urfa yok’ diyorlar.

Bir “Ah”da ben çekiyorum. Unutulmaya yüz tutmuş, yıkılmaya mahkum edilen bana mı? Yoksa üstlerine çökecek handa rızklarını arayan, mesleğini ayakta tutan ustalara mı yanayım derken;

Urfalı, Urfa ağzı ile konuşan sokaktan bir amcanın sokakta “başka işiniz yok mu? Ne anlisiz bu taşlardan” diyen Urfalı amcaya mı yanayım.

Saadete geleyim mi?

Günün sonunda Hasan Ray, Mehmet Halhalli ve bendeniz kardeşiniz mutlu bitirmek üzere iken amcanın “delimisiz” sözüne binaen şöyle demek istiyorum.

Tarih sevmek, dedikodudan uzak durmak birilerine dalkavukluk yapmak, koltukta oturup bir şeyler yapmayanlar gibi tarihi sevmek, atalarımızın durağı kaynaklara sahip çıkmak, delilik ise

“BİZ DELİYİZ AMCA”  

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.