banner2

Bu kutlu aylar başlayalı 23 Mart 2014 itibariyle 25 gün oldu. Pazar günü Allah nasip ederse Receb’in 27. gecesini, yani Mirac gecesini idrak edeceğiz.

Perişanlık için yaşayan, siyasetleri Batılı gaddarlar tarafından kontrol edilen ve liderleri şaşkın hale getirilen İslam alemine hayırlı olsun inşallah.

 

Bu kutlu aylarda siyaset dışı konular yazmak istedim. Yaklaşık bir aydır, biraz daha hadisler ve ayetler çerçevesinde sorunlara bakmak istedim. Ama Türkiye büyük bir değişim içinde…

Biz de bu değişimden bigâne kalamayız. 12 yıldır Türkiye’yi yöneten kadro sekiz seçim kazanarak iyi bir sınav verdiği iddiasında ve yeni Türkiye’yi inşa etmek peşinde… Gerçekten de iyi sınav verdiler. Hemen hemen 1,5 yılda bir seçime girmişler ve hepsinden başarıyla çıkmışlar. En son 30 Mart seçimlerini, bütün karşı propagandalara ve çirkin senaryolara rağmen ezici bir çoğunlukla kazandılar.

Fakat muhalefet, hiçbir şey olmamış gibi eski haksız saldırılarına, provakatif hareketlerine ve insafsız iftiralarına devam ediyor. Sanki kaybeden muhalefet değil de iktidarmış gibi, ortalıkta utanmadan dolaşabiliyorlar. İnsaflı olan muhalif, rakibini tebrik edebilmelidir. Biz beklerdik ki bir muhalif lider kürsüye çıksın ve şöyle desin: “Maalesef yapamadık. Kendimizi halkımıza anlatamadık. Sayın Başbakan ve ailesinin hırsız olduklarını dilimize dolayıp çok oy devşireceğimizi sandık ama halkımız böyle şeylere iltifat etmedi. Sayın Başbakan 12 yıllık yorgunluğa rağmen hala halkımız tarafından çok seviliyor. Kendisini tebrik ediyoruz

Ama maalesef bu yiğitliği gösterecek bir muhalefet lideri yok. Sayın Başbakan’ı halk nezdinde kötülemek ve gözden düşürmek için akla-hayale gelmeyen şeyler yapıyorlar, yaptırıyorlar. Molotof kokteyliyle polise saldıran teröristleri korumaya çalışıyorlar. Nerde polise karşı yapılan bir gösteri varsa muhalefet milletvekilleri oradalar… Acılar içinde yaşayan halkı kışkırtmak için senaryolar üretiyorlar. Önümüzdeki üç ay içinde daha pek çok şeyler yapacaklar.

Bütün bunları neden yapıyorlar?

Her şey, Cumhurbaşkanlığı seçimi için… İki-üç ay sonra ilk defa halk tarafından bir cumhurbaşkanı seçilecek. Muhalefet ve onun arkasına saklanmış derin güçler, bu kez Cumhurbaşkanı seçiminin iktidar tarafından kazanılmasını istemiyor. Onlar bu seçimin sıradan bir seçim olmadığını çok iyi biliyorlar. Her şeyden önce halk tarafından seçileceği için yetkilerini sonuna kadar kullanacak bit cumhurbaşkanı göreceğiz. İkincisi de, bu seçim 2015 seçimlerinin de habercisi olacak. Eğer iktidar tökezlendirilebilirse 2015 seçimlerini kaybedebilir diye düşünüyorlar.

Muhalefet ayrıca büyük bir korkuya kapılmış. Aday belirleme konusunda becerisini ve cesaretini kaybetmiştir. Muhalefet partisinin liderleri, dut yemiş bülbül gibi, adaylık konusunda tek kelime edemiyorlar. Kendileri aday olmuyorlar da çatı aday oluşturmaya çalışıyorlar. Sayın Başbakan TOBB genel kurulunda onlara, özellikle de aynı salonda oturan ana muhalefet liderine meydan okuyup onu mindere çekmek istedi. “Sivil bir aday olsun, diyorsunuz. Peki, sen sivil değil misin? Ben sivil değil miyim? Demokratik parlamenter içindeki her kes sivil değil midir?” Acaba ana muhalefet lideri mindere çıkar mı, bilinmez. Bana sorarsanız onda mindere çıkacak bir yürek yoktur.

Esasen muhalefet liderlerinin koltuklarını koruma sorunları vardır. Zaten iktidar olmak gibi amaçları olsaydı, faşizan bir şekilde belden aşağı vurmaz ve Batı demokrasilerindeki gibi sosyal demokrat türü bir siyaset yaparlardı. Demek ki, bunlar koltuklarından korkuyorlar. Eğer gerçekten tüm halkın genel başkanı olduklarına güvenselerdi ve koltuklarından korkmasalardı neden kendileri dışında cumhurbaşkanı adayı arayacaklardı? Ama Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olma korkusu onları aday yaptırmıyor. Böyle bir yanlışın içine girmez bu kurnazlar…

Sayın başbakan için “Üslubu serttir” diyorlar. O kadar söylediler ki, birçok kimse buna inanmış gibi… Batılılar da böyle düşünüyorlar. Peki, acaba Sayın Başbakan için bunu diyenler, başkalarını da aynı derecede tenkit ediyorlar mı? Başbakan’a “hırsız, diktatör, yalancı, v.s” diyenler için, “Bu üslup bir siyasi üslup değildir” şeklinde yazanları gördünüz mü? Sayın Başbakan, karşısında duran ana muhalefet liderine “Bana diktatör diyen karşımda biri var. Sen neden cumhurbaşkanı adayı olmuyorsun? Senin sivil değil misin?” deyince mi sert konuşmuş oluyor?

Ben Sayın Başbakan’a sadece “helal olsun” derim. Helal olsun ona ki, kendisinden üç metre uzakta bulunan rakibini mindere davet etti. “Kaçak güreşmeyi bırak, gel halkımızın hakemliğinde büyük minderde güreşelim” dedi. Daha ne desin?

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.