banner2
Öne Çıkanlar Eyyübiye Belediyesi Ürdün Teknik Direktör Cihat Arslan Ziylan Enver Sedat Yahlizade

Terör nasıl sona erer? Reçeteyi Saadet Partisi açıkladı

Basın mensuplarına gündem değerlendirmesinde bulunan Saadet Partisi Diyarbakır İl Başkanı, terörü sona erdirmenin yolunun İslam ülkeleri ile sıcak ilişkiler ile İslam birliğini kurmaktan geçtiğine dikkat çekti.

Saadet Partisi Genel İdare Kurulu Üyesi ve Diyarbakır İl Başkanı Fesih Bozan, basın mensuplarına gündem değerlendirmesinde bulundu.

Saadet Partisi Diyarbakır İl Başkanlığı binasında açıklamalarda bulunan Saadet Partisi Genel İdare Kurulu Üyesi Bozan’ın gündeminde artan çatışmalar, Diyarbakır’ın Sur ilçesinin kamulaştırılması, AK Parti’nin seçim öncesi vaatleri, İsrail ile ilişkilerin düzeltilmesi ile taşeron işçilerin kadroya alınması vardı.

Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak’ın Salı günü Diyarbakır’a bir ziyaret gerçekleştireceğini söyleyen Bozan, Kamalak’ın çatışmaların yaşandığı bölgelerde çeşitli temaslarda bulunacağını belirtti.

Sur için verilen kamulaştırma kararını değerlendiren Bozan, daha önce çatışmalardan dolayı mağdur olan halkın kamulaştırılma ile mağdur edilmemesi gerektiğine vurgu yaptı.

Bozan, “Hepimizin bildiği gibi iktidar Sur içini acele kamulaştırma kararı almış bulunuyor. Sur içinde 6 bin 640 parsel acele kamulaştırma kararıyla kamulaştırma durumuna girmiş oluyor. Dün Başbakan ve bakanlar da Diyarbakır ile ilgili açıklamalarda bulundular. Daha önce mağdur olmuş Sur vatandaşlarımızın bu kamulaştırma kararıyla, ikinci bir defa mağdur olmamasına dikkat çekmek istiyoruz. Aynı zamanda Diyarbakır’ın kültür ve tarihi dokusunun da ona göre yapılacak çalışmaların ayarlanması gerektiği konusunda iktidarı ikaz ediyoruz. Sur içinde kendi evinde hayatını normal şekilde yapan vatandaşlarımıza normalde bir daire verilmesi gerekir ama kalkıp ta TOKİ’ye yıllarca vatandaşı borçlandıracak olursanız, bu ikinci bir sıkıntı olur.” dedi.

AK Parti’nin seçim vaatlerine de değinen Bozan konuşmasına şöyle devam etti: “Seçim öncesi çatışmaların durdurulması için AK Parti’nin tek başına iktidar olması gerekli gösteriliyordu. Şimdi bırakın olayların durmasını daha da artışını görmekteyiz. Bu konuda hatırlanacağı üzere AK Parti’ye yakın gazeteler atmış oldukları manşetlerde ‘Ya istikrar, ya kaos’ şeklinde ifadeler yer alıyordu. Çünkü 7 Haziran seçimlerinden sonra olan olaylarda AK Parti azınlığa düştüğü için bu olayların artığına dikkat çekiliyordu. Peki, bugüne baktığımız zaman artan olaylar nedeniyle gerçekten de bugün yüzlerce vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Öyle bir hale gelmişiz ki canlı bombalar ve araç patlamalarıyla artık vatandaşlarımızın can ve mal güvenliği kalmamış, nerede ne zaman bir bombanın patlayacağını veya nerede bir kaza kurşuna denk geleceğimizi bilemez hale geldik. Bu AK Parti’nin tek başına iktidar olmayışından değil, aksine Ak Parti’nin 13 yıllık içerde ve dışarda yapmış olduğu yanlış uygulamaların bir sonucudur. Bunun için bilgi birikimi, feraset ve dirayet gerekir. Terör örgütlerinin kurucusu, destekleyicisi ve hamisi konumunda olan Avrupa Birliği ülkeleri, ABD ve Siyonizm ile dost olarak onlarla işbirliği yapmak suretiyle terörün bitmesini beklemek en basit şekliyle saflık olacaktır.”

Türkiye- İsrail ilişkilerinin normalleşmesi için yapılan görüşmelere tepki gösteren Bozan, hiçbir zaman Siyonizm’e ve Yahudi lobilerine güvenilmemesi gerektiğini belirterek, “1 Kasım’da ‘Tel Aviv sevinecek ya da Gazze mi sevinecek?’ şeklinde bazı yetkililer buna benzer söylemler kullanmışlardı. Halkımız da bu söylemelere güvenerek gerekli olan oyu yüzde 50 şeklinde verdi. Seçim bitti roller değişti. İçerde ve dışarda Yahudi lobileri ve İsrail ile görüşmeler başladı. ‘Ne yapalım İsrail’e muhtacız’ gibi söylemler ile halkın tepkisi düşürülmeye ve halk alıştırılmaya başlandı. Biz de iktidara şunu hatırlatıyoruz; hiçbir zaman Siyonizm’e, Yahudi lobilerine ve verecekleri sözlerine sakın güvenmeyiniz. En son sayın Cumhurbaşkanımızın ABD’yi ziyaretinde yine oradaki Siyonist Yahudi ve Musevi localarla bir toplantı yapılmıştır. İktidar terörü sonlandırmak için İslam ülkeleriyle sıcak ilişkiler ile İslam birliğini kurmalıdır. İktidar bunu yapmadığı sürece ne içerde terör biter, ne de İslam coğrafyasında kan ve gözyaşı diner.” dedi.

Bozan taşeron işçilerinin kadroya alınmasını şu sözlerle değerlendirdi: “AK Partinin seçim öncesinde uyguladığı seçim taktiklerinden biri olan taşeron işçilerin kadroya alınacağı vadinin de, ‘Ya AK Partinin iktidarı ya Kaos’ sözü gibi fiyasko olduğu ortaya çıktı. AK Parti Ekonomi İşleri Başkanlığı, taşeronla ilgili kılavuz yayınladı. Buna göre, ‘Kadro’ değil  ‘özel statü’ye geçiş var. İlk göze çarpan hak kayıplarına baktığımızda;

1-Dava açma dahil her türlü haklarından feragat etme,

2-İhale sözleşmesine göre, varsa fazla mesai ücretiyle sosyal hakları da dikkate alınmayacak.

3-Mahalli idarelerin şirketlerinde istihdam edilecekler için, İçişleri Bakanlığı’nca isim vizesinin yapılması gerekecek.

4- Özel sektör şirketlerine ait işyerlerinde çalışan işçiler düzenleme kapsamında olmayacak,

5- Kamuda hem asıl işlerde ve hem de yardımcı işlerde çalışan yaklaşık 720 bin işçi bundan etkilenecek,

6-Bu düzenlemeyle  “maaş veya özlük hakları” yönünde farklılık olmayacak.

7- Kadroya alındıktan sonra 3 yıl arayla sözleşmeleri yenilecek, buda 3 yıl sonra işsiz kalma riski anlamına geliyor.

8- Devlet memuru kadrosuna alınmayacak, sadece özel sözleşmeli personel olarak istihdam edilecek.

Görüldüğü gibi AK Parti 13 yıldır olduğu gibi seçim öncesi pembe tablolarla işçimizi umutlandırıp oyunu aldıktan sonra, laf cambazlığıyla işçimizi avutmaya, kandırmaya devam ediyor. Evet, bir kez daha gördük ki AKP'nin seçim öncesi söylemleri farklı, seçim sonrası icraatları farklı olmuştur. Saadet partisi olarak diyoruz ki: Bu iki örnekte de görüldüğü gibi, samimi ve iyi niyetli olan milletimiz, kandırılma ve aldatmayı hak etmiyor.” (M. Hüseyin Temel/M. Sıddık Bilge  - İLKHA)



Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.