banner2
Öne Çıkanlar Sanlıurfa Haber Sanlıurfa Şanlıurfa Valiliği urfahaber Urfa

FETÖ'cüları koruyan AK Partililer şimdi yandı

BAKLİKLİGOL.COM / 15 Temmuz FETÖ terör örgütünün giriştiği darbe sonrasında bir çok kişi görevden alındı, bazıları ihraç edildi. ama en çok bu FETÖ'cüları koruyan Ak partililer gündeme geldi. Peki kim bu Fetöcüları koruyan ak partililer? isimleri nelerdir?
İçimizdeki alçakları tek tek deşifre etme zamanı...

Gazeteci Süleyman Özışık, HÖH adını verdiği köşesinde "İçimizdeki alçakları tek tek deşifre etme zamanı" diyerek FETÖ'cüleri koruyanları deşifre edeceğini belirtti.
Gazeteci Süleyman Özışık "Fetö'cü dostlarını koruyan AK Partililer!" diye seslenerek bugün ki köşesinde iletişim için mail adresini verdi ve vatandaşlardan FETÖ'cüleri koruyan AK Partilileri kendisine iletmelerini istedi.

İşte Özışık'ın okurlarıyla paylaştığı o köşe yazısı: 

Hemen her şehirden aynı şikayetler, aynı haberler geliyor. AK Partili bazı yöneticilerin, gözaltına veyahut açığa alınan haşhaşi dostlarını kurtarmak için savcı ve hakimlere baskı yaptığı şeklindeki iddiaların ardı arkası kesilmiyor.

AK Parti milletvekili Metin Külünk günlerdir, "Bunları korumayın, sahiplenmeyin! Bu parti değil, vatan meselesidir" diye isyan ediyor.

Anlaşılan birileri Metin Külünk'ün verdiği bu mücadelede yalnız olduğuna inanıyor.

O zaman iş başına!..

Gün, Metin Külünk'ün yalnız olmadığını ve yalnız kalmayacağını gösterme zamanıdır. Görünen o ki içimizde olup, yanımızda olmayan alçakları tek tek deşifre etme görevi de bize düşüyor.

Halk Özel Harekat ( HÖH ) olarak üzerimize düşeni yapma zamanıdır.

Şehrinizde bu hainliği yapan kim varsa, bana yazarak iletin. Gelen ciddi istihbaratları köşe yazılarımda ve ekranlarda gücüm yettiği ölçüde duyuracağıma söz veriyorum.

Bu belgeleri ayrıca Cumhurbaşkanı'na iletmesi içinMetin Külünk'e ileteceğimden de emin olabilirsiniz.

İletişim adresi: suleyman@internethaber.com


TARİHİ BİR GÖREVİMİZ DAHA VAR

Tarihi bir dönemden geçiyor, rüyada dahi göremeyeceğimiz olaylara şahit oluyoruz.

Milenyum dediğimiz bir çağda darbe kalkışması yaşıyoruz. Etkisiz hale getirilmeye çalışılan Cumhurbaşkanı sadece bir telefon görüntüsüyle 15 dakika içinde 40 milyon insanı sokaklara döküyor.

Partilisi, partisizi, ateisti, dindarı, alevisi, sünnisi...

40 yıl düşünsek bir araya gelemeyeceğine inandığımız her görüşten insan sokaklara ateş ırmakları gibi akıyor, darbecilere bir saat içinde inanılmaz bir azap tattırıyor.

Hemen her konuda birbirleriyle savaş halinde olan üç büyük partinin liderleri siyaseti bırakıyor, birlikte saf tutuyor.

Deprem dayanışması dışında başka hiç bir şey bizi böyle bir araya getirmemişti daha önce...

Şu son iki günde yaşadıklarımıza bir bakın...

Daha bir ay önce bize dönen tank namluları, hainlerin elinden alınıp gerçek düşmanlara dönüyor. "Çöktü" yorumları yapılan Türk Ordusu sayesinde altın bir şafağa uyanıyoruz. O şanlı ordu sayesinde güneş Cerablus'ta bir başka güzel doğuyor.

Muhalefet partisinin lideri Devlet Bahçeli operasyonu duyar duymaz, "Tümüyle destekliyor, devletimizin yanında olduğumuzu dosta düşmana ilan ediyoruz" diyor.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun saldırıya uğradığı haberi gelir gelmez Cumhurbaşkanı kendisini arıyor. CHP lideri, "Çok naziksiniz Sayın Cumhurbaşkanım" diyerek kendisine teşekkür ediyor.

Telefon kapanır kapanmaz Başbakan Binali Yıldırım arıyor. Aramakla yetinmiyor, "Devletin tüm imkanları emrinizdedir" diyor. Hemen akabinde İçişleri Bakanı Efgan Ala CHP liderinin bölgeden helikopterle çıkarılması için talimat veriyor.

Ülkenin bütün basın kuruluşları darbeye ve teröre karşı ortak yayın yapıyor. İnsanların tamamı bir ay boyunca meydanlarda sabahlıyor, çayını, çorbasını, lokmasını paylaşıyor.

Minarelerden yükselen ezan ve sela sesleri hainlerin yüreğine korku düşürüyor. Milyonlarca insan camilerde uyuyarak günü geçiriyor. Eller semaya hep birlikte açılıyor, başlar seccadelere hep birlikte değiyor. Camiden çıkanlar evlerine dahi uğramadan meydanlarda toplanıyor, birer asker gibi nöbet tutuyor.

Erdoğan'ın yıllar önce okuduğu için cezalandırıldığı şiirdeki mısralar gerçek oluyor: "Minareler süngü, kubbeler miğfer. Camiler kışlamız, mü'minler asker..."

Darbe kalkışması sayesinde ne kadar güzel bir ülke olduk biz böyle!

Hangi ideolojiye, hangi inanca mensup olduğumuz önemli değilmiş, bunu yaşayarak anladık.

Anladık ki zor zamanlarda ölüme hep beraber yürüyoruz.

Öyleyse hepimize, ama hepimize görev düşüyor. Bu günler eşimizden, çocuğumuzdan ve dahi sosyal medyadaki arkadaşlarımızdan sorumlu olduğu günler.

Allah aşkına!

Bu birlik ve beraberlik ortamını bozmak için uğraşan, hala eski siyasi hesapları görmeye çalışan kim varsa, susturun!

"Bizim Fetö'cüler, sizin Fetö'cüler!" iaimli köşe yazısında ise öz ışık bu isimlerden bazılarını saydı...

15 Temmuz'dan sonra başlatılan operasyonlarda binlerce insan görevlerinden uzaklaştırıldı.

Bir başka deyişle açığa alındı.
Elektronik posta adresimde binlerce mesaj var. Hemen hepsi aynı şeyi soruyor:

"Fetö terör örgütü ile hiç bir irtibatım olmamasına rağmen açığa alındım. Hakkımı nasıl arayacağım?"

Şikayetlerin bir hayli artması üzerine, bu soruşturmaların nasıl yapıldığını Nurettin Canikli, Ahmet Arslan, Mehmet Özhaseki ve Lütfü Elvan'a sordum. Aldığım cevabı sizlere aynen aktarayım.

Açığa almalarda 5 ayrı kritere bakılıyor.

1 - Fetö'cü terör örgütünün kullandığı Bylock iletişim sistemi. Bu sisteme sadece Fetö terör örgütü üyeleri girebiliyor ve giriş onayları da bizzat Fetö'nün teknik elemanları tarafından sağlanıyor.

2 - 17/25 Aralık sonrası Fetulah Gülen isimli teröristin çağrısına uyarak Bank Asya'da hesap açıp para yatıranlar.

3 - 17/25 Aralık sonrası Fetö terör örgütüne ait sendikalardaki üyeliklerini sonlandırmayanlar.

4 - 17/25 Aralık sonrası çocuklarını Fetö'ye bağlı eğitim kurumlarından almayanlar.

5 - Sosyal medya hesapları üzerinden Fetö terör örgütüne destek mesajları atanlar.

Bu beş suçu işleyenler arasında da bir eleme yapılıyor. Fetö terör örgütünde aktif rol aldığından şüphe edilenler hapse atılıyor, daha alt kademelerdekiler ise meslekten uzaklaştırma cezası alıyor.

Bu 5 suça bulaşmamasına rağmen açığa alınanlara gelince...

İsimlerini zikrettiğim bakanlar, bahsi edilen bu kişilerin tedbir amacıyla açığa alındığını, suçsuz olanların görevlerine döneceğini belirtiyor.

Peki sorun burada bitiyor mu?

Günlerdir gazetelerden okuduğumuz, ekranlardan izlediğimiz kepazeliklere bakınca, meselenin bu kadar basit olmadığı anlaşılıyor.

Yukarıda bahsettiğim 5 suçun 5'ine de bulaşmış olanlar, bazı bakanların çok özel ziyaretleri sonrası serbest bırakılıyor. Bunların yerine suçu günahı olmayanların canı yanıyor, yakılıyor.

Nasıl mı?

Bu köşenin daimi ziyaretçileri, AK Parti Sakarya Milletvekili Şaban Dişli hakkında yazdığım yazıları hatırlayacaktır.

Sakarya'da ikamet eden AK Parti eski il yöneticilerinden Yusuf Elturan, benim bu yazılarımdan birini sosyal medyada paylaştıktan kısa süre sonra Şaban Dişli tarafından telefonla aranıyor...

Hakaretler havada uçuşuyor ki bunların kayıtları mevcut.

"Sen nasıl bu yazıyı paylaşırsın" diyerek söze giren Dişli, "Birazdan valiye ve emniyet müdürüne talimat verip, seni Fetö'den içeri aldıracağım" diye tehdit ederek telefonu kapatıyor.

Sakarya'da toplamda 4 bine yakın kişi Fetö'den açığa alınmış veya hapse atılmış. 39 belediyenin tamamında işten uzaklaştıralanların sayısı kaç biliyor musunuz?

Sadece 17...

Belediye başına 1 kişi bile düşmüyor!

Şaban Dişli, belediyelere çöreklenen Fetö'cü teröristleri temizlemek yerine, masum AK Partilileri Fetöcü iftirasıyla içeri attırmakla tehdit ediyor. Varın gerisini siz düşünün!
Bir başka olay...

Fetö ile mücadelenin başına getirelen Hayati Yazıcı, bundan bir süre önce Rize'ye gidiyor. Burada Ömer Temurçi'nin sahibi olduğu restaurunta giriyor, şehrin ileri gelenleriyle beraber yemek yiyor ve çıkışta da medyaya bol bol poz veriyor.

Bunda ne var diyeceksiniz.

Ömer Temurçi, Fetö operasyonları sonucu gözaltına alınan bir zanlı. İstanbul İl Başkanı Selim Temurçi'nin kardeşi olan Ömer, bu ziyaretten kısa bir süre sonra serbest bırakılıyor.

Burada bir parantez açalım.

Selim Temurçi'nin, 17/25 Aralık sonrası Fetö'ye destek veren kardeşini uzun süre ikna etmeye çalıştığı, başarılı olamayınca arasına mesafe koyduğunu hemen herkes biliyor. Yani darbeci kardeşine sahip çıkan Şaban Dişli gibi davranmıyor. Rizeliler bu nedenle Selim Temurçi'ye tek kelime etmiyor ama Hayati Yazıcı'ya ateş püskürüyor.

Parantezi kapatıp, rezilliklere Kayseri ile devam edelim.

Milletvekili Mustafa Elitaş adliyeyi ziyaret ettikten bir kaç saat sonra Fetö'den gözaltına alınan işadamları birer birer serbest bırakılıyor.
Bu gelişme sonrası eleştirilerin hedefi olan Elitaş'ın yaptığı açıklama ise evlere şenlik:
"Ben hakim ve savcıları bazı kripto Fetöcü'lerin isimlerini vermek için ziyaret ettim. Birilerinin serbest kalmasında rol oynamam söz konusu değil" diyor özetle...
Fetö terör örgütü, bu ülkenin Cumhurbaşkanı olan adamı bir otel odasında öldürmeye teşebbüs etmiş, 247 insanı acımasızca katletmiş. Sayın Elitaş, kripto isimleri kamuoyu önünde açıklamak, ya da telefonda bildirmek yerine hakim ve savcıların kulağına fısıldama yolunu tercih ediyor.
İlginç değil mi?

Bir başka il...

Balıksesir'in AK Partili Belediye Başkanı Edip Uğur, 25 Aralık'tan sonra ekran karşısına geçip, "Fethullah Gülen hocaefendiyi seviyor, sayıyoruz" diyor. Gazeteci o dönemde Başbakan olan Erdoğan'ın sözlerini hatırlatıp, "Sayın Başbakan öyle demiyor" diye sorunca, "Zaman herşeyi gösterir, hiç bir şey gizli kalmaz" diyerek suçsuz olduğunu söylüyor.
Bugüne kadar kendisine dokunan, bu sözlerin hesabını soran kimse yok!
Bursa Büyükşehir Belediyesi'ndeki Fetöcü yapılanmayı iki buçuk yıldır yazıyorum. Recep Altepe'nin ekibi hakkında yazdıklarım arşivlerde duruyor. Ama Fetö'cüler de olduğu yerde duruyor. Henüz hiç birine dokunulmuş değil.

17/25 Aralık sonrası belediyenin konferans salonlarını CHP'ye kiraya verip, "Hırsız AKP- Hırsız Tayyip" diye slogan attıranlar...

Fetö dersanesindeki başarılı öğrencilere otomobil verenler...

"Bedeli ne olursa olsun buraya Zaman ve Bugün gazeteleri girecek" diyenler ile Bank Asya'ya destek çağrısı yapanlar hala bulundukları makamlardan alınmış değil..

Bu konuyu önümüzdeki günlerde geniş geniş yazacağım.

Son olarak İstanbul...

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile ilgili yazdıklarımı hatırlıyorsunuz.

Sayın Topbaş darbeden 3 gün sonra ortaya çıkıp, "Darbe günü BM'nin davetlisi olarak New York'ta bulunuyordum. ABD'de Türkiye'ye uçuşlar iptal olduğu için dönemedim. Darbeye karşı direnişi telefon diplomasisiyle sağladım. İstanbul'da olsam da yine aynı şeyi yapacaktım yani farkeden bir şey olmadı" demişti.

Hem bunu söylemiş, hem de o gece kendisiyle irtibat ve koordinasyon görevi sağlayan Basın Danışmanı Serkan Fıçıcı ile Başkan Danışmanı Kortan Çelikbilek'i görevden aldığını duyurmuştu!
Meselenin böyle olmadığı, yaşanan yeni ve şok edici gelişmelerle belgelendi.

"Görevden alındı" denilen Serkan Fıçıcı ile Kortan Çelikbilek'in yaşanan darbe girişimi sonrası "Bunca ihanete rağmen eğer hala Fetö'cüler görevden alınmıyorsa, o zaman biz istifa edelim" diyerek Başkan'a rest çektikleri ortaya çıktı.

Ne olduysa oldu, Topbaş'ın araya koyduğu adamlar sayesinde hem Fıçıcı, hem de Kortanbilek dün görevlerine geri döndü.

Topbaş'la ilgili diğer önemli gelişmeleri de bir sonraki yazıya bırakalım. Bırakalım çünkü elimdeki belge ve iddialar meseleninin çok daha vahim olduğunu gösteriyor.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.