banner2

Allah rahmet etsin, Koç Ali Hoca Siverek'in tanınmış simalardan biriydi. Kendi vazifesine bağlı, kimseye borcu olmayan, gariban fakat namus ve sadakat timsali bir insandı. "Azıcık aşı fakat kaygısız başı" ile geçinip gidiyordu. Siverek Emekli vaizi Molla Cuma'dan (Allah rahmet etsin) dinlemiştim: 60'lı yıllarda Siverek'te, Belediye tarafından elektrik direkleriyle ilgili bir çalışma yapılıyor. Bu yüzden sokaklar belli aralıklarla kazılıp direklerin yerleri hazırlanıyor. Görenleri içine çekecek kadar derin çukurlar bazen kaldırımların tam ortasında, bazen de sokak köşelerinde arz-ı endam ediyordu.

Bir gün erkenden sabah namazı için camiye giden Koç Ali hoca, yolu üzerinde Belediye tarafından kazılan ve üzeri örtülmeyen o çukurlardan birisine düşer. Neye uğradığını anlamayan hoca "imdat imdat "diye bağırır fakat yardıma gelen olmaz.  Kabir gibi çukurda epey kaldıktan sonra nihayet yoldan geçenler tarafından çıkarılır. Hoca oldukça incinmiş, ayakları, elleri ve yüzü yara bere içinde kalmıştı.

Tedavi olmak üzere kendi imkânlarıyla hastaneye gider, tedavi olur ve eve döner. Fakat ağrısı ve yaraları devam etmektedir. Çukura düşüş üzerinden birkaç gün geçince çok sevdiği dostu Eczacı Ekrem Bey'in yanına gider. Ekrem Bey hoş-beşten sonra Koç Ali hocanın durumuna çok üzüldüğünü söyler ve ona bir akıl verir; der ki: "Hocam, Belediye, her ne maksatla olursa olsun kazdığı çukurların ya üzerini örtmeli ya da etrafına bir işaret koymalıdır. Belediye'nin yaptığı kanunsuzluktur ve seni mağdur etmiştir. Beni dinlersen, Belediye hakkında tazminat davası aç; senin açından yüklü sayılabilecek miktarda para alırsın."

Koç Ali Hoca "Hiç böyle bir şey mümkün olur mu?" diye Ekrem Bey'in fikrine fazla taraftar olmazsa da, dostunun ciddiyetinden asla kuşku duymadığı için avukata gider ve hukuk mahkemesine başvurarak Belediye'nin aleyhinde tazminat davası açar. Mahkeme uzun sürer; sonunda Koç Ali Hoca'nın lehinde karar verir ve Siverek Belediyesi tazminat ödemeye mahkûm edilir. Hoca'nın eline hatırı sayılır bir para geçer. Hiçbir zaman böyle bir paraya sahip olamayan Hoca Efendi aldığı paradan oldukça memnudur. Hani, derler ya: İyi ki Hoca Belediye çukuruna düşmüş ve bu tazminatı almıştı.

Aldığı paranın keyfiyle bir müddet bolluk içinde yaşayan Hoca, borçlarını öder ve maddi yönden biraz rahatlar. Gel zaman git zaman; Belediyeden aldığı para yavaş yavaş suyunu çeker. Eskiden olduğu gibi yine azıcık maaşıyla geçinmek zorunda kalır. Bir gün Hoca tekrar dostu Eczacı Ekrem Bey'in dükkânına gider. Hoş-beşten sonra: "Ekrem Efendi! Acaba bir çukur daha yok mu, girsek de biraz daha tazminat alsak, rahatlasak" der.

O gün bu gün, Koç Ali Hoca'nın bu sözü, başına gelen zarardan istifade etmek isteyenler için Siverek'te bir Darb-ı Mesel olmuştur.

Hoşça kalın

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.