banner2

17 Şubat 2010'da yaşanan (bazılarına göre deprem sayılan) olayın benzeri daha önce de yaşanmıştı. Yani bugünlerde ikinci Ferhat Sarıkaya olayı ile karşı karşıyayız.

Hatırlayınız Van Savcısı Ferhat Sarıkaya'yı… Şemdin'li'de bizzat provakasyaon yapan iki astsubay suçüstü yakalanınca dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt "Ben o çocukları tanırım. Onlar iyi çocuklardır" demişti.

Türkiye'de, eskiden beri Roma Savcısı gibi cesur bir savcı aranır. O savcı 2005'te bulunmuştu; Van Savcısı Ferhat Sarıkaya…  Hükümetten yapılan ilk açıklamalarda da: "Sonuna kadar savcının arkasındayız" denilmişti. Yürütmeden cesaret alan Ferhat Sarıkaya dört yüz sayfadan oluşan bir iddianame hazırladı. Sonra ne olduysa oldu; Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Ferhat Sarıkaya'yı yetkisiz hale getirmekle kalmadı, onu meslekten de ihraç etti.

Bununla da kalmadılar, Türkiye'nin hiçbir yerinde avukatlık da yapamayacak şekilde sicilini bozdular. Bir dostumun bana söylediğine göre Ferhat Sarıkaya şu anda memleketinde akrabasının bir marketinde sigortalı işçi olarak çalışıyor. Ekmek parası için… Hey gidi günler hey…

Aslında Şemdin'li olayı Türkiye'yi karanlıklardan kurtarabilirdi. Fakat birileri bir şeyler yaptı ve hükümet de bir anda sessizliğe bürünmüştü. O dostuma sordum; dedim ki: Neden Ferhat Sarıkaya'ya sahip çıkılmadı? Dostum dedi ki: "Ferhat Sarıkaya,  iddianamesinde Büyükanıt paşadan da söz ediyordu.

Hem de öyle böyle değil; Diyarbakır'lı bir tanığın hazırladığı hacimli bir dosyaya göre Büyükanıt'ın ismi çetelerle işbirliğinde geçiyormuş. Bir yıl sonra, Genel Kurmay Başkanı olacak birisinin ismi bir iddianamede yer alırsa liste dışı kalma ihtimali yüksek olur.

İşte Büyükanıt'ın bunu sineye çekmesi mümkün değildi ve birileri hükümeti uyardı."

Dostuma dedim ki: "Peki, Erzurum yetkili savcısı Osman Şanal'ın Ferhat Sarıkaya ile ne ilgisi vardır? Ya da Yüksek Hakimler Kurulu neden Osman savcıyı yetkisizleştirdiler?" Dostum şöyle dedi: "Efendim. Özel yetkilerle donatılmış olan Osman Şanal Ergenekon'un Erzincan'daki faaliyetlerini araştırıyordu.

Daha önce Erzincan'da olup sonradan Eskişehir'e tayin edilmiş olan Albayı tutukladı. Arkadan 3. ordu komutanına ifade vermesi için çağrıda bulundu. Gelmediği takdirde kolluk kuvvetlerinin zoruyla ifadeye mevcutlu getirileceğini söylemiş.

Ardından Erzincan savcısın da tevkif edince, birileri "Tam zamanıdır" diyerek düğmeye bastılar. Aslında savcının tutuklanması bahanedir; bundan önemlisi 3. ordu komutanı bir orgeneralin, gerekirse mevcutlu olarak ifade için çağrılmasıdır."

Dostumun anlattıklarına siz katılır mısınız bilmiyorum; bana göre hükümet ikinci Ferhat Sarıkaya olayı ile karşı karşıyadır.

Belki de 2005'teki Şemdinli olayında savcı Sarıkaya'nın arkasında durulsaydı, bazılarının deyişiyle bugünkü deprem yaşanmazdı. Umarım hükümet bu kez daha cesur davranır ve yargı reformunu tekrar rafa kaldırmaz.

Hoşça kalın.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.