banner2

Şanlıurfa kadim bir şehirdir.
Şehir kadimliğini; 1992 yılında Balıklıgöl yakınında bulunan ve “Balıklıgöl Heykeli” olarak adlandırılan 13,500 yıllık heykelden almaktadır.
Göbeklitepe’de ortaya çıkan 11.500 yıllık yerleşim yerinden almaktadır.
Tarihi 10 bin yıl olan, Atatürk Barajı gölalanı altında kalan Nevali Çoli’den almaktadır bu kadimliğini.
Şanlıurfa, şehir olarak yeryüzünde kurulmuş en eski şehirlerdendir.
Şanlıurfa tarihinde birçok kültüre ev sahipliği yapmış bir şehirdir.  Şehir,  milattan önce başlıca; Akkad, Sümer, Babil, Hurri-Mitanniler, Arâmîler, Assur, Keldâni, Med, Pers, Makedonya Krallığı, İskender, Seleukos Krallığı, Parth Krallıklarına ev sahipliği yapmış. Milattan sonra Edessa Krallığı, Roma, Bizans, Sâsâni Krallığı dönemi geçirmiştir. Birçok dine ve kültüre ev sahipliği yapan bu kadim şehrin bugün sadece lahmacun, çiğköfte ve türkülerle anılması yanlıştır.
Şanlıurfa’nın Halili gelenekten gelen misafirperverliği elbette övünülecek bir şeydir ama bunu sadece yemek kültürüne hapsetmek yanlıştır.
Neden bunları yazıyorum? Hafta sonu Eğitim Bilimleri ve Sosyal Araştırmalar Derneği (EBSAD)’ın Büyükşehirlerde Sivil Toplumun rolü toplantısına katılmıştım. Orada Şanlıurfa ile ilgili Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde geçen;  “Tanrı bu şehir halkına Hz. Halil İbrahim bereketi vermiştir. Burası gayet bereketli ve bolluk olan bir yerdir. İnsanları Halil İbrahim gibi sevimli, Müslüman, takva sahibi adamlardır” paragrafı beni bunları yazmaya sevk etti.
600 yıl önce Şanlıurfa yine misafirperverliği ile gündemde arada 600 yıl geçtikten sonra şimdi yine ve sadece “yemek kültürü” ile anılıyoruz.
Ama her şey tadında güzeldir. Bazen ve özellikle son zamanlarda bu misafirperverliği o kadar abarttık ki; buraya gelen herkesi, sanki yemek yemeye gelmişte başka işi yokmuş gibi alıp yemeğe götürüyoruz. Ve asıl yapması gereken işlere harcayacağı zamanın büyük kısmını yemek masasında ve sıra gecelerinde harcatıyoruz. Sonra da bu şehre gelenlerden Bir fayda bekleriz.
Büyükler; “Çok yiyenin az olur ibadeti, kaçırır ebedi saadeti. Çok yiyenin gözü doymaz, Çok yemek tohumudur her derdin, az yemek ilacıdır her ferdin” derler.
Hiç maça gitme alışkanlığım yok ama geçen gün Bakanımız Sayın Faruk Çelik’le Şanlıurfaspor ile Adana Demirspor maçını seyretmeye gittim.  Orada da aynı şey hâkimdi. Şanlıurfaspor’un Dışarından büyük umutlarla aldıkları futbolcular maçın ikinci yarısında tel tel dökülüyorlardı. Kilo almış ve hantal olmuşlardı. Kültürümüzü sadece Yemek kültürüne hapsedersek, döner her işimize olumsuz bir şekilde yansır..
Bakın! Şanlıurfa, Arkeoloji literatüründe ise üzerinde bulunduğu bölge "Bereketli Hilal" olarak anılmaktadır. Zengin Anadolu kültürü ile Mezopotamya kültürünün kesişme noktasında.
Birçok peygamberin yaşadığı “Peygamberler Şehridir”
Hıristiyanlığı dünyada ilk kabul eden kral Urfa kralıdır.
  Şanlıurfa, mimari dokusunun zenginliği nedeniyle ile Anadolu`nün  önde gelen illeri arasındadır. Bu tarihsel özellikleri nedeniyle "Müze Şehir" ismiyle de anılmaktadır.
Şanlıurfalı, Şehre gelen insanlara en güzel haslet olan misafirperverliği gösterecek ama bunu sadece “yemek”ten ibaret bir şehir olarak göstermek yanlıştır... Burada en büyük görev tabi ki medyaya ve siyasetçilere düşmektedir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.