banner2

Şarkı ve şiirlerde geçen;
"Yol ver dağlar"
"Aramızda yüce dağlar olmasaydı"

“Benim meskenim dağlardır”
gibi sözler her ne kadar âşıklar için engelleyici bir unsur olarak gösterilse de; aslında hepimiz biliyoruz ki, dağların hiçbir suçu yoktur.
Kavuşama-makta dağların engelleyici hiçbir rolü de yoktur...

Tabi ki burada dağlar imge olarak kullanılıyor, şair şiirine, bestekâr bestesine ‘dağ, yol, ova’ gibi kulağa hoş, gönüllere her zaman cazip gelen meskenlerle ahenk katıyor.

Tıpkı Mevlana’nın;

“Gönülde şimdi gam var, ey neşe..

Şimdi gelme, misafir üstüne misafir olmaz..!”

Demesi gibi. Aslında şair burada dolaylı olarak, maşukuna ‘gel’ diyor, gelmesi için çağrıda bulunuyor. Sen yoksun bende, gönlümde gam var diyor.

Yine dost şair Misbah Hicri’nin;

“Tut ellerimden gülüşler çoğalsın

Kuşlar konsun, çiçekler açsın

Üşüyen yüreğimi ısıt nefesinle

Dünyaya yön vereyim sesinle...

Sevgimizle dolup taşsın nehirler

Şaşkın aşıklar yol bulsun birer birer…”

Dizeleriyle iddialı bir şekilde gönüllere dokunması gibi… Çünkü şair Hicri, sevdiğinin “nefesiyle dünyaya yön verebileceğine” inanıyor, “inanmak başarmanın yarısıdır” düsturunca…

Yine Şair Mehmet Oymak hocanın;

“Tutuğumda kalemi elimle

Rüyada da yazdım

Sana yazdım

Kâğıda, deftere değil

Hücre hücre yazdım

Can’a yazdım

Ömrümün yılı günüyle

Nefes nefes yazdım

Ana yazdım

Hasret ile sabırla

Doya doya yazdım

Kana yazdım

Tuttuğumda kalemi elimle

Rüyada da yazdım

Sana yazdım..”

Mısralarıyla hasreti ve umudu gönüllerimize nakşettiği gibi… Öyle ya, sevdiğine “rüyada” da yazabilecek kadar sadakatle bağlı.  Her zaman ve her yerde, uyurken ve uyanıkken hep sevgiliye yazıyor,  Oymak hoca!

Şair Ali Tutluoğlu da “Seni Düşünürken” isimli şiirinde;

“Lacivert gecede

Yıldızların altında

Benimle gül bahçelerine gelir misin?

Güler misin?

Beraberce parlak mehtabın altında,

Ellerin ellerimde divanece dolaşırken…

Sevinir misin?

Sana aşk sözcüklerini fısıldarken

Duygulanır mısın?

Sana kuru toprağın suya hasreti gibi

Hasretinin beni kavurduğunu söylerken…

Hisseder misin?

Mehtabın loş aydınlığında

“Seni seviyorum” diyememenin burukluğunu, gözyaşlarımla beraber,

Kalbimin ummanlarının derinliklerine atarken…” diyerek,

Bu güzel mısralarda sevdiğine sorular sorarak, onun da kendisine olan duygularının kendisiyle aynı olduğuna emin olmak istiyor. Sevgiliyi mutlu etmek, birlikte mutlu olmak istiyor, sevgilinin yanında olmasını, sevdiğini yüzüne söylemek istiyor, şair Tutluoğlu…

Kadın şairlerden Yasemin Küçüközkan da ‘Sevmek İçin’ adlı şiirinde duygularını şu şekilde dile getiriyor;

“Kim çözer bu düğümü?

Bir alim, bir papaz, bir imam, hepsi bir araya gelse,

Var olan, var olmayan güçler birleşse, çözülür mü, bu kördüğüm?

İçimde sönmeyen kor alev,

Sabahlarım, gecelerim hep puslu…

Pusuda bekleyen bir av, avcı yaralı…

Gönül yarası hep anlamsızlaştırır insanı,

Ya da kimsenin anlamayacağı,

Anlamlar yükler, bedenine, diline…”

Şair Yasemin Küçüközkan hanımefendi de bu güzel ve duygulu şiirin de, her dinin, her inancın ileri gelenlerinden,  gözle görülen ve görülmeyen her güçten yardım talep ediyor, sevgisi uğruna, bir ‘Kördüğüm’ haline gelen aşkına bir çare arıyor!

“Aşk aşığın meyvesidir” misalince belki de sevgi ve aşk şairlerin en büyük hayali ve beklentisidir. Çünkü şairlerin ortak noktası “Sevgi İnsana Yakışır” ilkesidir.

Şair; insanları sever, bitkiyi sever, hayvanı sever, doğayı sever… kısacası Allah’ın yarattığını sever… Çünkü şair bilir ki; “Sevgi” toplu güzelliklerin ortak ifadesidir… Bu yüzden sevgiyle kalınız…

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.