banner2

Önce bir hatırlatma yapalım! Malumunuz ülkemizin kimlik tespitine göre yüzde 99 u dokuzu Müslüman... Haydi 99’u geçelim en azından yüzde 90’ı dinini bilmese, yaşamasa da inanç bakımından Müslüman. Bunların en azından yüzde 10’nu devamlı, (erkeklerin) de yüzde 50’si Cuma ve Bayramlarda namaz kılmaktadır. Bu yüzden de namaz kılma yerlerinin olması gerekir (Cami ve Mescit) gibi.

Tabi çarşı pazarda camiler var. Halk kendi imkânlarıyla yapıyor eksik gördüğü yerlerde. Ancak bizim dikkat çekmek istediğimiz; okullarda cami ve mescitlerin olmamasıdır.

Bakanlığın 2013 verilerine göre, Türkiye’de orta öğretim de 9 bin 672 okulda, 2 milyon 526 bin 428'i erkek, 2 milyon 229 bin 858'i kız toplam 4 milyon 756 bin 286 öğrenci eğitim görüyor.

Yine Liselerde 134 bin 153'ü erkek, 101 bin 661'i kadın olmak üzere toplam 235 bin 814 öğretmen görev yapıyor. Birde daha bunun üniversiteleri var.

Peki bu kadar öğrenci ve öğretmenin bu okullarda namaz kılabileceği bir mescitleri var mı diye soracak olursak? Maalesef yok!

Halkı Müslüman olan bir ülkede Öğretmen ve öğrencilerin okul ve alana göre değişmekle beraber, günde en az 4-8 saatini geçirmek zorunda kaldığı bir okulda namaz kılma yerlerinin olmaması utanç verici bir durum olsa gerek.

Konferans salonlarından tutun da çeşitli spor alanlarının düşünüldüğü ve yapıldığı okullarda neden bir mescit de düşünülmez ve yapılmaz.

Aslında diğer alanlarında okullardan pek farkı yok. Hastanelerde de durum aynı… 500 yâda daha fazla yataklı bir hastanenin personel, hasta ve ziyaretçi akışını düşünün! Günde en az 5-10 bin kişi giriş çıkışı olur. 5 bin insanın yüzde 10’unun namaz kıldığını varsayarsak bu 500 kişiye tekabül eder. Peki hangi hastanede 200 kişinin namaz kılabileceği bir yer mevcut.

Ya hiç yok, yâda binanın en ücra köşesinde viraneye benzer, kışın içi soğuk, yazın sıcak ve kirli küçük bir oda mescide çevrilmiş halde.

Hastaneler, okullar, kamu kurumları ne için yapılır, insanlara hizmet amaçlı... Öyleyse buda bir ihtiyaçtır ve bu ihtiyaca karşılık verilmeli…

AVM’lerin de okullardan pek farklı olduğunu söyleyemeyiz. Adam 50/100 dönüm üzerine bir alışveriş merkezi yapıyor. İçinde her şeyi düşünüyor. Çeşitli spor alanları, sinemalar, buz pistleri vs. vs. ancak, bir köşeye küçük bir cami yapmasını geçtik de; adam akıllı bir mescit bile yapmıyor. Ya hiç yok, yâda en kuytu bir köşede küçük ve bakımsız bir odaya iki tane basit halı atmış, bununla AVM’miz de mescit var havasında!

Şimdi diyeceksiniz ki; bazıları hazır camileri satıyor, alanlarda yıkıp yenisini yapmıyorlar! Malumunuz Şanlıurfa da eski otogarın içinde bir cami vardı, şimdi tarihe karışan ve iki dönem Şanlıurfa belediye başkanlığı yapan Ahmet Fakıbaba eski otogarın yerini Piazza AVM ye satınca, haliyle otogarla beraber cami de yıkılmış oldu. Ancak bu kadar büyük bir alanın bir köşesinde küçük de olsa bir cami yapma imkanı varken bunu yapmadılar.  Hazır camiyi yıktılar yerine de yenisini inşa etmediler…

 

Camilerin Önemi:

 

Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmuştur: "Allah'ın mescitlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtını veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur." (Tevbe, 9/18)

İslam tarihinde ilk cami Hz. Peygamber (s.a.s.) tarafından yapılmıştır. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) Mekke'den Medine'ye hicret ederken, daha Medine'ye varmadan Kuba mevkiinde hemen bir mescid yaptırmıştır. Medine'ye geldikten sonra da Mescid-i Nebevî'yi inşa ettirmiş, kendisi de kerpiç taşımak suretiyle mescidin inşasında bizzat çalışmalarda bulunmuştur.

Cami ve Mescitlerin İslam dini ve Müslümanlarda ki yeri ve önemi çok büyüktür. Ki buna Peygamber Efendimizin Medine’ye hicret ettiğinde yaptığı ilk icraatın daha sonra ‘Mescid-i Nebevi’ adını almış olan bir Mescit onarmasından da anlıyoruz…

 

Kelime Anlamı Bakımından Önemli Bir Dipnot:

 

"Câmi" terimi "(cemaatleri) bir araya getiren mescit" anlamındaki "el-mescidü'l-câmi"den kısaltılarak sonradan kullanılmaya başlanmıştır. Kur'an'da, hadislerde ve ilk tarihî kaynaklarda "câmi" yerine "mescit" kelimesi geçmektedir. "Mescit", "secde edilen yer" anlamında bir mekân ismidir. Namazın başka rükünleri de olmasına rağmen ibadet edilen yer, önemine binaen secdeye izafe edilmiştir.

İnsanın daha ilk yaratılışında şahit olduğu secde (el-Bakara, 2/34) hürmet ve tazimin en güzel ifadesidir. Hz. Peygamber (s.a.s) onu, kulun Allah'a en yakın anı olarak vasıflandırmıştır. (Nesâî, Tatbik, 78) İçinde Allah'a ibadet edilen her yere mescit denilmiştir. Kur'an bu geniş anlamıyla mescidi geçmiş dinlerin mabetleri ile beraber zikreder. (el-Hac, 22/41 )

"Cami" Türkçeye Arapçadan geçen bir sözcüktür. ‘Cem’ "Toplanma, bir araya gelme" kökünden gelen cami, "toplayan, bir araya getiren" demektir. Sözcük önceleri "cuma namazı mescidi" anlamında kullanılıyordu.

Cami sözcüğü, tamlamalarda camisi veya camii şeklinde, ismin "i" halindeyken camiyi şeklinde kullanılır.  Osmanlıda sultanlar adına yaptırılan büyük camilere selatin camileri denir.

Ayrıca herhangi bir alanda ibadet etmeye yarayan, boş ve imarsız mekanlara namazgah denir.

Mescit Arapçada secde edilen yer demektir.

Türkiye’de zaman içinde küçüklere mescit, büyüklere cami denilmiştir.

Câmi sözcüğü, aynı zamanda İslam'da Allah'ın (El- Câmi) 99 isminden birisidir. Selam ve dua ile…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.