Şanlıurfa'da tarihi onbinlerce yıl öncesine götüren tarihi Göbeklitepe ile ilgili hiç bilinmeyenler! Göbeklitepe kazı öncesi nasıldı? Göbeklitepe'de ne vardı? Göbeklitepe nedir? detaylar haberimizde...
Şanlıurfa'ya gelen gönüllü tanıtım elçileri "2 kadın Anadolu'da" Banu Özkan Tozluyurt ve Armağan Portakal'ın Göbeklitepe'de bir köylü ile yaptıkları söyleşi Göbeklitepe'nin kazı öncesi durumunu net olarak ortaya koydu.
Bölgede yaşayan köylünün ifadelerine göre Göbeklitepe'nin bir kutsal yer bir ziyaret olduğu ortaya çıktı. inanışa göre Göbeklitepe'de bulunan yatırlar için bölgedeki köylüler her yıl bahar aylarında kurbanlar kesip adakta bulunurlardı. dua ederlerdi. hastlarını şifa bulmaları için göbeklitepe'de bulunan yatırlara getirirlerdi. bu iddia bölgedeki bir köylüye ait.
Turist gibi değil yaşayarak ve yaşatarak Anadolu’yu tanıtmak için” sloganı ile yola çıkarak Şanlıurfa'nın çeşitli tarihi yerleri gezen Banu Özkan Tozluyurt ve Armağan Portakal’da Şanlıurfa’nın fahri turizm elçiliği yapıyorlar.
Şanlıurfa'nın çeşitli tarihi yerleri gezen Banu Özkan Tozluyurt ve Armağan Portakal, @2kadinanadolu da hesablarıyla bunu takipçilerine aktarıyorlar.
Şanlıurfa Balıklıgöl, ayn Zeliha, Harran tarihi ören yeri, Harran Kube evler ve Göbeklitepe başta olmak üzere bir çok bölgeyi gezdiler. bunu ta hem fotoğraf hemde video olarak takipçileriyle paylaştılar.
GÖBEKLİTEPE NEDİR? NASIL BULUNDU?
Göbeklitepe Höyüğü, 1963`te fark edilen dokuz hektarlık kazı bölgesinin önemi yaklaşık 10 yıl kadar önce tarlasını karasabanla sürerken bulduğu oymalı taşı müzeye götüren Mahmut Kılıç sayesinde anlaşılabilmiştir.
Şanlıurfa`ya 25 dakikalık bir mesafede yer alan ve bugüne kadar tarih kitaplarında yer alan savları çürüten bir höyüktür. Höyük, Örencik Köyü yakınlarındadır. 1995 yılında ilk kez Alman Arkeoloji Enstitüsü ve Şanlıurfa Müze Müdürlüğü`nün işbirliğiyle kazı çalışmalarına başlanmıştır. Kazılar Alman Arkeolog Doç. Dr. Klaus Schmidt`in başkanlığında yürütülmekte olup her yıl eylül ve ekim aylarında 10 haftalık bir süreç içinde yapılmaktadır.
Günümüze kadar yapılan kazılar sonucunda bir Neolitik Çağ yerleşimi olduğu anlaşılmıştır. Tarihi M.Ö 9 bin yıllarına uzanan Neolitik Çağ`dan kalma, tapınma amaçlı törensel alanlara ait mimari kalıntılar, dikili taşlar ve üzerinde kabartmalı yabani hayvan ve bitki figürlerinin bulunduğu taşlar günyüzüne çıkartılmıştır. Bölgenin önemi ise günyüzüne çıkarılan en büyük tapınma alanını barındırmasıdır.
Günümüze kadar yapılan kazılarda elde edilen bulgular çerçevesinde uzmanlar neolitik çağ insanının henüz çevresinde yer alan hayvanları evcilleştiremediğini düşünmekle birlikte şu açmazı da görmektedirler; kaya yüzeylerine işlenen hayvan figürleri tapınma törenlerinin parçası mıydı yoksa yaşamlarının içinde henüz keşfedilemeyen bir biçimde mi yer almaktaydı.
