banner2
Önce din nedir ona bakalım: Din kelimesi, kavram olarak; insanlığın en önemli faaliyeti olan inanmayı, bir Yaratıcıya itaat ve ibadet etmeyi, ahlaki davranışları, fazilet ve iyilikleri, toplumsal saadeti ve sosyal adaleti beraberinde getiren bir kelimedir.
Sözlük anlamı olarak din kelimesi deyn kökünden gelir ve lügat olarak şu anlamlara gelir: üstünlük, egemenlik, itaat, zorlamak, itaatkâr olarak kendini bir güce teslim etmek, birinin emrine girmek, onun emrine amade olmak, onun hâkimiyet ve otoritesi altında boyun eğmeyi kabul etmek… Şeriat, kanun, yol, adet, taklit, hesaba çekmek, ceza veya mükâfat vermektir…
Bu kısa tariften sonra kaç çeşit din vardır sualine cevap aramaya başlayabiliriz.
Aslında din tüm kâinatın ve içindekilerin sahibi olan Yüce Yaratıcının belirlediği şekildedir. Fakat insanlar hep kendi heva ve heveslerine uygun olarak din uydurdukları için çeşitli dinler ortaya çıkmıştır. Bunlardan:
MUHARREF DİNLER
Muharref dinler, tahrif edilmiş, bozulmuş dinler demektir. Allah’ın gönderdiği İslam dininin atmalar ve katmalarla (yani dine ıskonto ve zam gibi) değiştirilmiş şeklidir. Yahudilik ve Hıristiyanlık muharref dinlerdir.
Dinleri bozmanın amacı: insanlar zamanla Allah’ın yolundan sapmış, tatmin olmak bilmeyen arzu ve isteklerini gerçekleştirmek isteyince de, Allah’ın insanlar arasında dengeyi ve huzuru sağlamak için gönderdiği din, kendilerine mani olmuştur. Bu engeli ortadan kaldırmak için de iki seçenek vardır: a) Allah düşüncesini ve inancını redderek, Allah’a dayalı bir dini ortadan kaldırmak. b) Allah’ın gönderdiği dinin, kendi arzu ve istekleriyle çelişen, kendi çıkarlarına müsaade etmeyen kurallarını değiştirmek.
Her devirde din düşüncesinin reddedilmesi işlerine gelmeyen veya toptan reddetmesi mümkün olmadığını görenler, dinin işlerine gelmeyen yönlerini kendi çıkarları doğrultusunda değiştirmişlerdir. Böylece hem cahil ve gafil dindarların tepkisinden kurtulmuşlar, hem de değiştirdikleri bu dinleri kendi sömürü düzenlerine koltuk değneği yapmışlardır.
BATIL DİNLER
İnsanların İslam’ın dışında tarih boyunca kendi kafalarından uydurdukları bütün dinlerin genel adı, batıl dindir. Hak din bir tanedir ama batıl dinler sayısızdır. Batıl dinler, insanlar tarafından konulan hayat şekilleridir. Kanun ve kuralların Allah’a dayanmadığı sistem ve nizamların tümü bu gruptandır. Puta tapıcılık, Mecusilik, Budizm, gibi hayat şekilleri, eski zamanlardan beri görülen batıl dinlerdendir. Kapitalizm, komünizm, sosyalizm, materyalizm, faşizm, Kamalizm, laiklik gibi ideolojiler ve tüm beşeri düzenler günümüzdeki batıl dinlerdir.
Batıl dinler Allah-u Teâlâ tarafından kabul edilmediği gibi insanlığa da gerçek manada fayda sağlamaz aksine insanları fıtratından uzaklaştırır. İnsanlığı felaket ve düşmanlığa sevkeder, toplumların her bir ferdini suçlu ve günahkâr birer suç makinesi haline getirir.
HALKIN DİNİ
Halkın dini, halkın iradesini Allahu Teâlâ’nın hükmünün ve hâkimiyetinin fevkinde, üstünde görmektir.
Allah’ın dinini bırakıp insan topluluklarının heva ve hevesine uymayı esas kabul eden dinin adı, halkın dinidir. Kur’an-ı Kerim’de Rasulullah halkın dinine karşı uyarılmıştır:
“sana da (ey Muhammed) geçmiş kitapları tasdik eden ve onları kollayıp koruyan kitab (Kur’an-ı) hak ile indirdik. Onların aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet. Onların arzu ve heveslerine uyarak, sana gelen haktan sapma. Biz, her biriniz için bir şeriat ve yol belirledik. Eğer Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet yapardı, fakat size verdiklerinde sizi denemek istedi. Öyleyse iyiliklere koşun. Hepinizi dönüşü Allah’adır. O ihtilafa düştüğünüz şeyleri size haber verir.” (Maide 48)
ATALAR DİNİ
Atalar dini, her dönemde cahiliyyenin temel dinlerindendir. Atalara karşı beslenen kontrolsüz sevgi ve saygı neticesinde birtakım ataların ulûhiyet makamına çıkartılmaları, onlar adına Allah’ın hükümlerinin red ve inkâr edilmeli, atalar dininin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Atalara tapmak, atalar dininin özünü teşkil eder. Atalara tapmak; ataları la yü’sel= hesap sorulmaz, la yuhti= hata etmez kabul etmektir.
“onlara; ‘Allah’ın indirdiğine uyun denildiği zaman onlar, hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız dediler…” (Bakara 170)
Bu ayet gösteriyor ki, bir hak (doğru) delile dayanmayan katıksız taklit, din hakkında yasaklanmıştır. Belli bir bilgisizliğe, sapıklığa uyup onu taklit etmek, aklen batıl olduğu gibi; şüpheli olan hususta da delilsiz taklit, din açısından caiz değildir.
TAĞUTLAR DİNİ
Tarih boyunca Allah’ın dini İslam’ın karşısında yer alan dinlerden birisi de, “Tağutlar dini” olmuştur. Allahu Teâlâ’ya karşı haddi aşmak, O’nun indirdiği hükümlere karşı ayaklanıp yeni hükümler icad etmek, Tağutlar dininin temelini teşkil eder.
Tağutlar dininde; Allahu Teâlâ yerine kullara kulluk etmek, Allah’ın indirdiği nizamı çirkin bulup yeni bir hayat sistemi ihdas etmek, bir esasi aslidir. Esasen Tağutlar dini; Allahu Teâlâ’dan gelmeyen ve Allahu Teâlâ’ya dayanmayan sistemlerin sembol ifadesidir. Allahu Teâlâ tarihin her devresinde insanları tağutlara tapmaktan ve tağutlar dinine girmekten men etmiştir:
“Andolsun biz, her ümmete içinden kendilerine: ‘Allah’a ibadet edin, tağuttan kaçının’ diyen bir elçi/Peygamber gönderdik.” (Nahl 36)
Tağutlar dini, atalar ve diğer dinlerden biraz farklı olarak daha çok sistematik bir şekilde, Allah’ın kullarını, Allah’ın hükümlerinin tersine yönlendirmektir.
VE HAK DİN
Allahu Teâlâ’nın katından gelen din tek bir tanedir. O da hiç şüphesiz İslam’dır. Allahu Teâlâ buyuruyor:
“Allah katında geçerli din, yalnızca İslam’dır.” (Al-i İmran19)
“Kim İslam’dan başka din ararsa, ondan asla kabul olunmaz ve o, ahirette zarara uğrayanlardan olacaktır.” (Al-i İmran 85)
Denilebilir ki, yukarıda tanımlanan din/in ölçülerine yalnızca İslam uymaktadır. Öyleyse yalnızca İslam, ‘din’dir. Diğerlerine din değil, ideoloji ya da başka bir şey dememiz gerekmez mi? Hak din tanımına elbette yalnızca Allah’ın fıtrat dini dediği (Rum30) İslam uymaktadır. Ancak din olayının tanımana ve kapsadığı alana bakarsak ve yine Kur’an’ın hemen yukarıda andığımız iki ayetini hatırlarsak, İslam’dan başka dinlerin de olduğunu ve bunları Rabbimizin redettiğini görürüz. Yine şu ayette oldukça dikkat çekicidir:
“Müşrikler istemese de O dini (İslam’ı) bütün dinlere üstün kılmak için peygamberini hidayetle ve hak dinle gönderen O’dur. (Tevbe33)
Dikkat edilirse, burada hak din tekil olarak, diğer dinler tabiri ise çoğul olarak kullanılmaktadır. Bütün peygamberler yalnızca hak din olan İslam’ı tebliğ etmişlerdir. (Şura13, Zührüf43, Bakara133, Vd.) Peygamberimiz, bütün peygamberlerin dininin bir olduğunu ve hepsinin baba bir, kardeş gibi olduğunu haber veriyor. (Müslim, Fezail40)
Hak din, Allah tarafından peygamberler aracılığıyla insanlara bildirilen, hiçbir değişikliğe uğramadan ve bozulmadan günümüze kadar gelen hayat şeklidir. Bu din, yani hayat şekli; inancı, dünya görüşünü, davranış ve eylem biçimini, Allah’a karşı görevleri, ibadet anlayışını, insanlara ve tüm yaratıklara karşı muameleyi, kanunları ve cezaları içermektedir. İşte, bütün peygamberlere Allah’ın gönderdiği din, İslam dini’dir. Hak din, peygamberlere, günün şartlarına göre şeriatları farklı olarak gelmiştir. Akide (inanç) ise, bütün peygamberlerde aynıdır.
HAK DİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ
Yegâne hak din sadece İslam’dır. Ondan başkası olamaz. Allahu Teala “Allah katında geçerli din, yalnızca İslam’dır.” (Al-i İmran19) Allah’ın emir ve yasaklarını insanlara tebliğ eden ve asıl uygulayacağını gösteren peygamberler vardır. Her peygamberin, ya kendisine verilen suhuf (sayfalar-küçük kitap-) veya kitabı vardır. Ya da kendinden önceki peygambere inen henüz bozulmamış kitabın hükümlerini tatbik eder. Allah’a meleklere, kitaplara, peygambere, kaza- kadere, ahirete inanç vardır. Akla, bilime ve ilmi gelişmelere aykırı hiçbir şey yoktur.
İslam dininde, ilahi düzen ve ulûhiyet tektir. O yüzden kulluk da tek yeredir. Bu ulûhiyete teslim olduktan sonra, insanoğlunun ne ruhunda, ne de dış hayatında Allah’ın hükümranlığından/egemenliğinden başka bir şeyin eseri kalmaz. Ulûhiyet tektir, öyleyse yönelecek tek bir cihet vardır, tek bir akide vardır: Allah’ın rızasına uygun olarak kullarından kabul ettiği akide/inanç, yani açık, berrak ve halis tevhid akidesi ki, o da Allah indinde din olan İslam’dır.
O İslam ki, yalnız dava, yalnız dirayet, yalnız dille ifade edilen söz, yalnız kalpte cereyan eden tasavvur, yalnız şahısların namazda, hacda, oruçta eda ettikleri vecibelerden değildir. İslam, teslimiyettir, itaat ve bağlılıktır, Allah’ın kitabının kullarının hayatına hakim olmasıdır.
Çünkü Din, Allah’ın insanoğlu için tesbit ettiği bir hayat programıdır. İnsan hayatını yaratıcının yoluna bağlayan ve Allah’ın kudret eliyle çizilen bir hayat nizamıdır.
Dolayısıyla hiç şüphe yok ki Allah’ın dini tektir. Bütün peygamberler o dini getirmişlerdir. İslam’a sırt çevirenler, bütün peygamberlere ve onların getirdikleri dine sırt çevirmekte ve Allah’ın ahidlerinin bütününe ihanet etmiş olmaktadırlar. Bu böyle biline…

Not: Konuya daha geniş bakmak isteyenlere Mustafa Çelik Hocanın ‘Sahih İman’ adlı kitabına başvurmaları tavsiye olunur…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.