banner2

Fatih günü bir adam Peygamber’in amcası Abbâs’ı gördü ve: “Peygamber’in (s) amcasıdır. Bir kâfir kalmayıncaya kadar Müslüman olmadı” dedi. Onun bu sözünü duyan Abbâs o adamı Reslüllah’a (s) şikâyet etti. Resûlullah (s) öfkeyle dışarı çıktı ve: “Amcam Abbâs’a eziyet eden bana eziyet etmiş gibidir. Çünkü kişinin amcası babasının dengidir” buyurdu.

Yine Resûlullah (s) bedir günü şöyle dedi: “Ben anladım ki, Benî Hâşim’den ve diğer kabilelerden bazıları zorla Bedir’e çıkarıldılar. Onlardan birisi de amcam Abbâs’tır. Sizden birisi onunla karşılaşırsa sakın ona sataşmasın. Çünkü o zorla çıkarılmıştır. Kim Ebu’l-Buhterî ile karşılaşırsa ona da sataşmasın.”

Müslümanlar Mekke’de boykot edildikleri ve Abdülmuttalib vadisinde mahsur bırakıldıkları zaman Ebu’l-Buhterî, Kureyş’in onların aleyhine yazdıkları antlaşma metninin bozulması için yardım eden birisiydi. Fakat Ebû Huzeyfe, Abbâs’ı kast ederek, “Eğer onunla karşılaşırsam onun yüzüne kılıçla vuracağım. Biz babamızı, çocuklarımızı ve kardeşlerimizi öldüreceğiz de, Abbas’ı mı bırakacağız? Vallahi eğer onunla karşılaşırsam yüzüne kılıçla vuracağım” dedi.

Bu söz Resûlullah’a (s) ulaştı. Resûlullah (s) Ömer b. el-Hattâb’a, “Allah Resûlünün amcasının yüzüne mi vurulacak ey Ebû Hafs?” dedi. Ömer, “Beni bırak Yâ Resûlelleh, Ebû Huzeyfe’nin boynunu vurayım; o münafıklaştı” dedi. Ancak Resûlüllah (s) buna izin vermedi ve Ebû Huzeyfe’nin münafık olmadığını buyurdu.

Söylediği bu sözün etkisinden kurtulamayan Ebû Huzeyfe ise, daha sonra şöyle derdi: “Ben sözlerimin şer olmayacağından emin değilim ve sürekli bir şekilde o sözlerimden korkuyorum. Ne yapmalıyım, bilemiyorum. Eğer Allah bu sözlerimi bir şahadetle affederse o başka…” Ebû Huzeyfe Yemâme gününde şehit edilmiştir.

Ebû Refî anlatıyor:

“Ben Abbs’ın kölesiydim. Peygamber’in (s) amcası Abbâs geç Müslüman oldu. Ancak onun İslam’a hizmeti büyüktür. Mekkeliler dişlerini gıcırdadıkları ve Kureyş Resûlullah’ı (s) aradıkları bir sırada Abbâs Akabe günü, Resûlullah (s) için Medineli Ensâr üzerinde biatı gerçekleştirdi. Abbas’ın eşi Ümmü’l-Fadl de Müslüman olmuştu. Hatta kendisi validemiz Hadice’den sonra kadınların ikincisi veya üçüncüsü idi. Ancak Abbâs kavminden korkuyor ve İslam’ını gizliyordu.”

“Diğer taraftan Abbâs, dağınık bir şekilde Kureyş’in yanında bulunan bir mala sahipti. Ayrıca kendi cömertliği ve Benî Abdülmuttalib’in cömertliğinin eseri olarak Ka’be ile ilgili Sikâye ve Rifâde hizmetlerini korumaya çalışıyor ve bu iki görevin elinden çıkmasından endişe ediyordu. Bedir günü Müşriklerle beraber çıktı ve yolda müşriklerin ordusuna yemek yedirenlerden biriydi. Ancak Abbâs müşriklerin haberlerini ve Uhud gününe hazırlıklar yaptıklarını Resûlullah’a (s) yazıyordu. Ayrıca Resûlullah’ı bir habersiz bir anında yakalamamaları için sürekli müşrikleri savaştan sakındırıyordu

Müslümanlar Bedir’e çıktıkları zaman Abbas b. Abdulmuttalib Resûlullah’a (s) bir mektup yazarak neden Kureyş ile birlikte çıktığını, kendisinin müşriklerle birlikte savaşacak bir savaşçı olmadığını, onları idare etmeye çalıştığını ve eğer onları kırmak ve hezimete uğratmak imkânını bulursa bunu yapacağını bildirdi. Bedir günü esir edilince Resûlullah’a (s) haber göndererek herhangi bir kimseden aldığı fidyeden çok daha ağır bir fidyenin kendisinden alınmasını istedi. Mekke’den Resûlullah’a (s) gönderdiği mektup Benî Kinâne’den bir adamdaydı. Yine Abbâs’ın, Uhud günü Kureyş’in Resûlullah’ı (s) habersiz yakalamamaları konusunda yazdığı mektup da o adamdaydı. Nihayet Hayber’in fethi ile ilgili haber kendisine ulaşınca “Ebû Zebîbe” adında bir kölesini azat etmişti.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.