banner2

Şanlıurfa'nın öneminin en iyi şekilde kavrandığı bir dönemdeyiz. Şanlıurfa bölgesel olarak çok önemli bir coğrafya.

 Valiliği tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen "Uluslararası Halil İbrahim Buluşmaları" dün başladı.

Bu etkinliğin ismi "3 mukaddes dinin atası kabul edilen" Hz. İbrahim (as) alınınca Hz. İbrahim (as) ile ilgili kısa bilgi vermek istedim. 

Bakın Hz. İbrahim, ismi İbrahim iken nasıl "Halil" (Halil, Allahın dostu demek) adını aldı ve ne tür bir sınavdan geçti!...

Hazret-i İbrahim (as), Nemrut ve adamları karşısında dimdik bir duruş sergilemişti. Onlara, yapa yalnız olmasına rağmen, inandığı doğruları apaçık, dosdoğru, eğip bükmeden, kırılıp dökülmeden söyledi. Ama onlar yola gelecek cinsten değillerdi. Gözlerini zulüm ve ölüm bürümüştü. Hazret-i İbrahim'e (as) tahammülleri kalmamıştı. Vücudunu ateşte yakarak ortadan kaldırmaya karar verdiler. Büyük bir hazırlığa giriştiler. Bir ay boyunca odun topladılar, dağ gibi yığdılar. Ateşi gören hâkim bir noktaya da mancınık kurdular.

Hz. İbrahimi Mancınığa koydular ve Nemrut'un "atın" emrini bekliyorlar. İşte dünyaya damga vurulan o nokta belirliyor İbrahim (as)ın dudakları arasında. İşte inancın en doruk noktası, teslimiyetin zerre kadar şüphesiz belgesi ortaya çıkıyor.

Kâinatın Rabbine olan inanç ve teslimiyetin gerçek manası resmediliyor.

Kâinata meydan okunacak imanla ateşe meydan okuma faslı tarihe not düşülüyor.

Hazret-i İbrahim (as), bütün mevcudata meydan okuyor. Yalnızca Allah'a güveniyor. Tam bu esnada dört büyük melekten Cebrail (as) geliyor; Ey İbrahim sana yardım etmek istiyorum. Der. Hz. İbrahim Cebrail'e; Kardeşim ben "Hasbünallâhi ve ni'me'l-vekîl" (Bize Allah yeter! O ne güzel Vekil'dir!) derim, yardımımı Allahtan bekliyorum. Sen çık benimle Allah arasından" der.

Ateşler yakıldı, odunlar tutuşturuldu. Azgın alevler ortalığı kasıp kavurmaya başlamıştı. Hazret-i İbrahim (as) mancınığın üzerinde ateşin gökleri tutan alevleri ortasına bırakılıverdi.

Oysa ateş, Allah'ın, "Ey ateş! İbrahim üzerine soğuk ve selâmetli ol!" emrine muhatap olmuş; sinesini bir ana kucağı gibi açmış ve Hazret-i İbrahim'in (as) sinesine inişini bekliyordu. Hazret-i İbrahim (as) kucağına düştüğünde ise ateş artık serin ve selâmetli bir hâl almış bulunuyordu. Ateş, duyarlıydı; Allah'ın emrini kaşla göz arasında derhal algılamış ve boyun eğmişti. Ateş, Allah'a itaatkârdı; emirle hareket ettiğini bütün cihâna göstermişti.

İşte böyle mükemmel bir insanın yaşadığı coğrafya da bulunuyoruz.  "Allah'ın Dost"u Hz. İbrahim (as)'in manevi havasın etkisi hala devam ediyor.

Bu yüzden Şanlıurfa için bahsedilen "kardeşlik" ruhu başka hiçbir yerde bulunmaz. Ne kadar farklı etnik kimliklerimiz olsa da "kardeş" gibi geçiniyoruz. Misafirperverliğimizi yine bu manevi havaya borçluyuz.

İLGİLİSİNE
İbrahim, ne Yahudi, ne de Hıristiyan'dı; fakat o, Allah'ı bir tanıyan dosdoğru bir Müslüman'dı, müşriklerden de değildi. (Ali İmran)

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.