Yeni Kerbelaların yaşanmaması için tüm Müslümanların mücadele etmesi gerektiğini ifade eden Harran Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Celil Abuzer, Ümmet söz konusu olduğunda safımı ve duruşumu ümmetten yana kullanabiliyorsam Kerbelayı ve Muharremi doğru anlamışım demektir. dedi.
İslamın bir takım semboller ve yaşanmış olaylarla insana bir kimlik ve şuur verdiğini belirten Prof. Abuzer, Muharrem ayı, Kerbela ve Aşuranın Müslümanın şahsiyet bilincinin yeniden tazelendiği bir zaman dilimi olduğunu söyledi.
Kerbela Müslümanca yaşamanın bir gereğidir
Kerbelanın Müslümanın zulme karşı takınması gereken tavrı öğrettiğini ifade eden Abuzer, Kerbela, sonu ölüm dahi olsa zulme karşı nasıl bir tavır gerektiği mesajını verir. Kerbela, Müslümanca yaşamanın, Müslümanca duruşun, Müslümanca şahsiyetin ne yapması gerektiğini bize gösterir. Bazı sahabeler onu bu yoldan vazgeçirmek için çaba gösterdiler. Ama Hz. Hüseyin efendimizin bir amacı vardı; o da Eğer ben bugün gitmesem, yarın zulme karşı ve zalimin karşısında durmak için çağrılan hiç kimse gitmez dedi. Aslında başına gelecekleri de az çok biliyordu ama orada o bedelin ödenmesi gerekiyordu. Bu Müslümanca yaşamanın bir gereğidir. dedi.
Müslümanların tarihsel olaylardan gerekli mesajı alamadığını belirten Abuzer, Müslümanlar olarak Kerbeladan çıkarılması gereken dersi hayatımıza nasıl tatbik edeceğimizi düşünmüyoruz. Olayların tarihsel olarak heyecan boyutunu yaşıyoruz, ağlıyoruz, sızlıyoruz ama almamız gereken mesajı ve o duruşu ve onun hayatımıza nasıl yansıtılması gerektiğini pek düşünmüyoruz . ifadelerini kullandı.
Yeni Kerbelaların yaşanmaması için mücadele etmek gerekiyor
Kerbelayı anlamanın yolunun yeni Kerbelaların yaşanmaması için mücadele etmekten geçtiğini ifade eden Abuzer, günümüzde Suriyede yeni Kerbelaların yaşandığını söyledi. İslamda tevhidin tüm hayatı kuşatan bir anlayışa sahip olduğunu ifade eden Abuzer, Ümmet söz konusu olduğunda, Müslüman söz konusu olduğunda ben safımı ve duruşumu Müslümandan yana, ümmetten yana kullanabiliyorsam Kerbelayı ve Muharremi doğru anlamış olurum. Eğer böyle değilse amalarla, bir takım yorumlarla farklı bir şeylere sebebiyet veriyorsam adı ne olursa olsun hiçbir önemi yoktur. diye konuştu.
Müslümanlar kuklaları bırakıp kuklacılara odaklanmalı
Müslümanların kuklaları bırakıp kuklacılara odaklanması gerektiğini söyleyen Abuzer, şöyle konuştu: Kuklalarla uğraşmayın, kuklacıya gözünüzü dikin. Piyonlarla uğraşmayın, oyun kurucuya gözünüzü dikin. Esas olan, büyük balığı kim götürüyor, büyük lokmayı kim yutuyor? Bu işi esas başımıza tezgâhlayanlar kimler, onu görün. Gözümüzü oraya dikelim. O zaman diğer o ayrışmalar flulaşır kaybolur ve sadece ortada bir ümmet ve ümmet bilinci kalır. Eğer sen, adına ne dersen de, hangi gerekçe olursa olsun, yaptığın işten Müslüman zarar görüyorsa, senin istemeden de olsa piyon ya da kukla olduğunu gösterir.
Hz. Zeynep duruşuyla adamlık örneğidir
Kerbela faciasında Hz. Zeynepin rolüne değinen Prof. Abuzer, Adamlık cinsiyetle alakalı bir şey değildir. Adamlık bir duruştur, ruhtur, samimiyettir. Adamlık bir adanmışlıktır, dava ruhudur. Bunun kadını erkeği olmaz. Bir insan kadındır ama şahsiyet olarak adamdır, toplumu peşinden sürükler. Hz Meryem gibi değiştirir, dönüştürür. Adamlık, Hz. Hüseyinin katledilişinin ardından onun davasının arkasında duran, ona destek veren o kadınlarımızın duruşuydu. Adamlık, Hz Zeynebin şahsında bir kadın adamlığıydı. Biz buna odaklanacağız; kadın veya erkek, adam olmaya çalışacağız. diye konuştu. (Osman Gülebak, Ramazan Şefkatlı - İLKHA)