PKK’lilerin Sur’da kazdıkları hendekler ve diktikleri barikatlar arasında hayata gülümsemeye çalışan çocukların hiçbir şey olmuyormuş gibi oyun oynamaları, kendileri adına karar alanlardan çok daha farklı bir yaşama ait olduklarını gösteriyor.
Sokakları, Diyarbakır şivesinde “kuçeleri” viraneye dönmüş Suriçi’nde, hayata hâlâ tebessümle bakabilen birileri var.
Çocuklar…
Büyüklerin istedikleri zaman kendilerinin geleceğini düşünmeden aldıkları kararlarla tozpembe dünyaları dağılan, ama yine de her şeye rağmen inadına hayata gülümsemeye devam eden ve kendi küçük dünyalarında yüzlerine yansıyan tebessümle büyüklerine dersler veren çocuklar…
Son aylarda çatışmalar ve uygulanan sokağa çıkma yasaklarıyla adından sıkça söz ettiren Diyarbakır’ın Sur ilçesinde, sokak aralarına yerleştirilen patlayıcıların infilak etmesiyle onlarca çocuk yaralanırken kimisi de hayatını kaybetti. Anne ve babalarının kendileri için hayalini kurdukları geleceği geride bırakıp gittiler. Tıpkı Silvan’da Fırat Simpil’in hayallerini geride bırakıp gittiği gibi…
Yaşanan çatışmalara rağmen, hendek ve barikatların arasında oynadıkları oyunlarla hayata gülümsemeye, çehrelerindeki tebessümle büyüklerine ders vermeye çalışan çocuklar, dayatılan tüm olumsuzluklara, hiçbir şey olmuyormuş tavırlarıyla, sek sek oynayarak meydan okuyorlar.
Suriçi’nde olup bitenler aslında yaşanan trajediyi de tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Politik, ideolojik çıkarların; insanların, özellikle de istikbali besleyen çocukların yaşamlarından ne kadar da çok öncelendiğine kamuoyu vicdanının şahitlik yaptığı günler yaşanıyor.
Gün geçtikçe artan şiddet olayları ebeveynlerde, çocuklarının geleceği kaygısıyla depresyona sebep olurken, anne ve babalarının içlerine akıttıkları gözyaşından bihaber çocuklar, küçük ama herkese yer verdikleri dünyalarına minik parmakları ve etraflarına saçtıkları gülücüklerle tutunmaya, büyüklerin kan kokan dünyasından da uzak durmaya çalışıyorlar.
Çocukların yanı sıra ehemmiyeti göz ardı edilemeyen, cazibesiyle dikkatlerin hep kendisine yöneldiği bir diğer unsur da tarih ve kültür merkezi olan, şahitliklerine şahitlik katan Suriçi’dir. Söz konusu olan Suriçi, sadece Diyarbakır için bölge için değil, insanlık tarihi için de önemli bir yere sahiptir. Daha dün, Dünya Kültür Mirası Listesine alınan bu kadim kentin zamana meydan okuyan surları, tarih boyunca yaşanan hadiselere şahitlik ettiği gibi bugünlere de şahitlik edip geleceğe not düşüyor.
Medeniyetlerin merkezi olma özelliğini taşıyan Diyarbakır’ın Sur ilçesi, yılda binlerce yerli ve yabancı turist ağırlarken, son aylarda yaşanan çatışmalar, kazılan hendekler, kurulan barikatlar nedeniyle insanların ismini duyduğunda tedirgin olduğu bir yer haline geldi.
7 bin 500 yıllık tarihi ve 26 medeniyetin ayak izlerini çehresinde taşıyan Sur’un, bugün şiddetin merkezi haline gelmiş olması, başta Diyarbakır halkı olmak üzere, insanlığın canını acıtıyor.
Gece-gündüz evlerin kapılarının açık olduğu Suriçi diye tabir edilen eski Diyarbakır’da, bugünlerde yaşananlar, geçmiş yılların misafirperverliğiyle bilinen insanların hatıralarını yerle bir ettiği gibi kabirlerinde kemiklerini sızlatır oldu.
Geleceğe umutla bakmak istediklerini belirten Sur halkı, şiddet olayları nedeniyle kaygılarının arttığını ve olanlara bir türlü anlam veremediklerini dile getiriyorlar. Yaşadıkları tedirginlik ve gördükleri baskı nedeniyle objektiflere konuşmaya çekinen halk, artık her şeyin sonlanmasını istiyor.
Önceki yıllarda kısmen de olsa, kör topal olarak hayatın patikalarında yol almaya çalıştıklarını, fakat son beş ayda meydana gelen olaylar nedeniyle tüm yaşam haklarının engellendiğini, dalgın ve durgun gözlerle, alınları terleyerek dile getiriyorlar.
Kendileri dışında gelişen olaylara rağmen, sokaklardaki hendek ve barikatlar arasından tebessümleriyle tüm dayatmalara direnen çocuklar ise büyüklerinin soldurduğu hayata renk katmaya devam ediyorlar. (M. Hüseyin Temel / Mustafa Kaynak - İLKHA)
