banner2
Öne Çıkanlar Urfa Urfa Balıklıgöl ABD Suruç Şanlıurfa Balıklıgöl

CAATSA yaptırımlarında S-400 Bahane, Asıl Sebeb Türkiye...

ABD yaptırımları Türk savunma sanayisini hedef aldı
S-400 bahanesiyle uygulama kararı alınan CAATSA yaptırımları, Türkiye'nin savunma sanayisini hedef aldı. ABD'nin Türkiye'ye uyguladığı ve izahattan, mantıktan yoksun yaptırım hamlesi tartışılmaya devam ederken, uzmanlar ABD yaptırımının perde arkasını ve Türk savunma sanayisine olası etkilerini Haber7.com'a değerlendirdi. 

Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu Üyesi Korkmaz Karaca, Güvenlik Uzmanı Coşkun Başbuğ, Savunma Politikası Analisti Turan Oğuz ve Türkiye Gazetesi Yazarı Kemal İnat ABD'nin tartışmalı yasalarına ilişkin önemli açıklamalar yaptı.

KORKMAZ KARACA: TÜRKİYE YOLUNA DEVAM EDECEK

Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu Korkmaz Karaca, ABD'nin uyguladığı CAATSA yaptırımlarının Türkiye'ye ekonomik açıdan bir etkisinin bulunmayacağını, yaptırımların yalnızca Savunma Sanayisini hedef aldığını açıkladı. Korkmaz ayrıca Washington'un bu hamlesinin ne müttefiklik ne ortaklıkla ne de tarihsel birliktelikle bağdaştığını, ABD'nin büyük bir yanlış içerisinde bulunduğunu ifade etti:

"Amerika Birleşik Devletleri bizim tarihsel müttefikimiz. Çözüm ortalığımız. Anca bu yaptıkları davranış ne ortaklığa ne müttefikliğe ne de Türkiye ABD arasındaki tarihsel iş birliğine hiç yakışan bir olaydır. Öncelikle bunu ifade etmemiz gerekiyor. Artık Türkiye onların düşündüğü gibi bir ülke değil. Türkiye çok güçlü bir devlet. Ambargolarla, yaptırımlarla pes edip yılacak, koyduğu hedeflerinden vaz geçecek bir ülke değil. Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde çok güçlü bir ülke Türkiye. Bölgede küresel bir oyuncu haline geldi. Bu nedenle ben bunları çok ciddiye almıyorum. bizim ekonomimize de zaten yapadıkları bir şey bırakmadılar Gezi Olayları'ndan bu yana. Bu nedenle çok fazla bunları dert etmeye lüzum yok. Türkiye çok büyük ve güçlü bir ülke. Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde yoluna, hedefleri doğrultusunda devam edecektir Türkiye."

Karaca aynı zamanda Türkiye'nin hedefi doğrultusunda ilerleyeceğini, yaptırımları umursamadan yoluna tam yol ileri devam edeceğini ifade etti:
Bu yaptırımların Türkiye'yi hedeflerinden şaşırtacağını düşünmüyorum. Türkiye hedefleri doğrultusunda tam yol ileri gidiyor. Bunun devam edeceğine inanıyorum. Durum budur. Sonuna kadar hedefleri doğrultusunda Türkiye yoluna devam edecektir.

COŞKUN BAŞBUĞ: S-400 BAHANE, ESAS SEBEP TÜRKİYE

Güvenlik Uzmanı Coşkun Başbuğ da ABD'nin uyguladığı yaptırımın arkasında S-400'lerden çok farklı nedenlerin oluşuna dikkat çekti. Türkiye'nin çıkarlarıyla Washington'un çıkarlarının çakıştığını dile getiren Başbuğ, ABD'nin Türkiye'ye söz geçiremediği için yaptırım yoluna gittiğini belirtti.

Başbuğ "ABD'nin tek hedefi Türkiye, Erdoğan ve uygulanan politikalar." dedi:
"ABD’nin S-400 ile ilgili sorunu bahane. Anadolu da bir söz vardır; Gönül sohbet ister kahve bahane”. ABD sorun ister ABD eski Türkiye’yi ister S-400 bahane. Niye S-400’ler sorunu büyüdü? En son güncel olan o vardı, Rusya geçerli bir nedendi. Rusya, NATO gibi birçok faktör var kullanabileceği. Onun üzerinden bir siyaset yürütmeye çalıştı. Fakat ABD’nin esas sorunu Cumhurbaşkanı Erdoğan ve kontrol edemediği Türkiye…Bugün desek ki ABD’ye S-400 defterini kapattık Rusya’ya hepsini iade ediyoruz konu bitmiştir. Hemen ABD ertesi gün bize yeni bir sorunla karşımıza çıkacak. Bu savunma sanayisinde hamleye dur diyecek veya Doğu Akdeniz de kabuğuna çekil diyecek. Orda etki alanlarını kapat diyecek. Yani ABD’nin esas rahatsız olduğu  konu Türkiye’nin genel tavrı, duruşu ve uyguladığı politikalar. Bunların hepsi ABD’nin Siyonist kanadının yıllardır uyguladı politikaları Türkiye’nin süreci terse döndürmesi. ABD’nin rahatsız olduğu konu bu. Yoksa S-400’ler, F-35 falan bunların hepsi alt başlık. Dolayısıyla ABD’nin yaptırımlar konusundaki politikasını asla kabul etmiyorum. Zaten bunu da artık herkes görüyor. ABD'nin tek hedefi Türkiye, Erdoğan ve uygulanan politikalar."

YAPTIRIMLAR SAVUNMA SANAYİSİNİ ETKİLEMEZ

Türkiye'nin savunma sanayii alanında yıllardır yürüttüğü yerli ve millileşme hamlelerinin, ABD'nin yaptırımlarından etkilenmeyeceğini belirten Başbuğ, CAATSA'ya balı kalmaksızın Türkiye'nin bu alandaki çalışmalarını devam ettirdiğini ve ettireceğini söyledi.

Başbuğ "Türkiye her zaman en kötüye göre senaryolarını üretiyor." diyerek çalışmaların aksatılmadan devam ettirileceğini ifade etti:
"Yapılan hamle savunma sanayiinde "kötü komşu ev sahibini yapar" ilkesini çalıştırır mı?.. Doğrusu ben pek düşünmüyorum. Zira Türkiye her zaman en kötüye göre senaryolarını üretiyor. ABD iyi davranıyor diye uyguladığı hamleleri askıya almış değildir. Şu an daha yeni bir gelişme var mesela Ukrayna 4 tane Mil-Gem üretimi korveti sipariş verdi. Pakistan'dan sonra ikinci sipariş bu. Ve bunların sadece Pakistan için söyleyeyim Türkiye'ye getirisi 4 milyar doları buluyor. Şimdi bu sizin hanenize artı giren rakamlar diğer karşı tarafın hanesine eksi olarak yazar. Biz şuan Savunma Sanayiinde ki hamleleri yüzde yüz orana getirmek için büyük bir çaba sarf ediyoruz. Bunu yaparken de ABD’nin tutumu Rusya’nın sırtımızı okşaması bizi hiç enterese etmiyor. Biz gözü kulağı kapatıp odaklandık hedefe doğru gidiyoruz."

"HER KONUDA EN İYİLERİ ÜRETİYORUZ"

Son dönemde Türk SİHA'larının başarısının Avrupa'nın önde gelen devletleri tarafından da dikkatlerini çekmesi ve Almanya, İngiltere gibi ülkelerin Savunma Bakanları'ndan yerli ve milli insansız hava araçlarına övgüler gelmesini değerlendiren Başbuğ, Türkiye'nin artık majör devletlerden sipariş alabilecek seviyeye ulaştığını ifade etti.

Bu durumun, pazarın önemli üretici ülkelerinden olan ABD'yi rahatsız edişine dikkat çeken Güvenlik uzmanı şunları söyledi:
"Yakın zaman da ABD’nin, majör devletlerin siparişlerini aldığımızı göreceğiz. Çünkü bugüne kadar içerdeki saboteyle maalesef ülkeden göçen beyinler artık gerçek göçü başlatmak üzere hazırlık içerisinde. Zaten bütün dünyada bütün o sektörlerde etkileşme hep Türk imzalı ve Türklerin ön planda olduğunu görüyoruz bundan hiç kaçış yok.. İsraillerin, ABD’lilerin yıllardır dünyaya İHA diye yutturduğu hurdalara bakıldığı taktirde zaten sınıfında oldukça kötü olduğunu ve iş görmedikleri de ortaya çıkıyor. Mesela ASELSAN merceği ben üreteyim dedi, İsrail hemen ayağa kalktı, böyle bir şeye ihtiyaç yok olanlar budur dedi. Şimdi onlar hala aynı teknolojiyi kullanıyor. Çünkü eldeki imkanla ona yetiyor. Buna İngiltere ve Almanya dahil. Gerek beyin, ham madde gerek insan kaynakları açısından en zengin ülke Türkiye. Dolayısıyla o iddialı cümleyi ben yine kuruyorum: Her konuda özellikle savunma sanayiinde en iyileri üretiyoruz." 

"İNGİLTERE-ALMANYA'NIN SİPARİŞ VERMESİ HAYAL DEĞİL"

Türk SİHA'larının Libya, Suriye ve son olarak Karabağ'da gösterdiği başarı nedeniyle artık iyice göz önünde olduğunu belirten Başbuğ, yakın zamanda İngiltere ve Almanya Savunma Bakanları'nın övgülerini kazanan yerli ve milli insansız hava araçlarının bu ülkelere ihraç edilmesinin hayal olmadığını ifade etti:

"Bugün İHA ve SİHA'lar çok büyük başarılar elde ediyor. Bugüne kadar sıfır hata ile geldik. Gerek Suriye gerek Irak’ta gerek Kafkasya da şimdi bu bir anlamda SİHA'ların görücüye çıktığı anlamına geliyor. Yani dünyadaki tüm ülkelerin gözü kulağı bu silahlarda… Ne yapıyor, nasıl başarı elde ediyor neleri üretiyorlar Türkiye neler başardı diye hep takip altındayız. Basit örnek Pantsir ve S-300 bütün dünyanın üzerinde konuştuğu savunma sistemleri, Rusların teknoloji harikası diye dünyaya pazarladığı silahlardı. Türk SİHA'ları bunları hem Suriye'de hem de Karabağ'da yerle bir etti. Bir tek eksiğimiz S-400 gibi hava savunma sistemlerini üretecek konuma gelmemiz. Onunla ilgili de çok ciddi çalışmalar yürütülüyor. Yakın zamanda bunları da tamamlayabilirsek çok önemli bir gelişme olacaktır. Bunlar hep birbirinin takımıdır: Hava taaruzundan en iyisiysen, savunmayı da en iyi üretmek durumundasın. Bununla ilgili çalışmalar da yürütülmeye devam ediliyor. Gündemde şu an yok ancak yakın zamanda gelişmelerin yaşanacağını düşünüyorum. Dolayısıyla Almanya'nın İngiltere'nin ve Avrupa'nın majör devletlerinin Türkiye'ye sipariş vermesi hayal değil, uzak hiç değildir."

TURAN OĞUZ: ASLINDA PROBLEM S-400 DEĞİL

Savunma Politikası Analisti Turan Oğuz da ABD'nin uyguladığı CAATSA yaptırımlarının esas hedefinin S-400'ler olmadığını, bu yaptırımların ardında yatan farklı nedenler olduğunu belirtti:

"Özellikle 2016 yılında Suriye harekatlarının başlaması sonrası ABD ve Avrupa ülkelerinin kritik ambargolarına maruz kalmıştık. Aslında bu adım yaptırımların adının resmen konulması anlamına geliyor. Öte yandan ABD’de son senelerde çok çeşitli konulardan dolayı yasa tasarılarının içine Türkiye’ye CAATSA yaptırımlarının uygulanmasıyla ilgili içerikler konuluyor. Aslında problem S-400 problemi değil."

"ABD TÜRKİYE İLE 25 NOKTADA ÇATIŞIYOR"

Oğuz, ABD'nin çıkarlarının Türkiye ile Karabağ, Doğu Akdeniz, Libya meseleleri ile birlikte 25 noktada çatıştığını ve S-400 problemi çözülmüş olsa dahi devamında bu sorunların baş göstereceğini ifade etti:

"ABD kongresinde bulunan Türkiye aleyhine yasa tasarılarına eklenen maddeler bir; projedir, iki; sözde Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin egemenliğine yapılan saldırılar, üç; bölgede yapılacak boru hattının etkilenmesi, dört; İran ile para alışverişi. Aslında Türkiye’nin cezalandırılması için ABD kongresinde çok sayıda sebep bulunmuş durumda. S-400 bunlardan sadece bir tanesi. Türkiye şu anda ABD ile 25 noktada çatışıyor. Problem ABD ile çıkarların çatışması problemidir. Burada Karadeniz’den Akdeniz’e kadar Türkiye’nin 360 derece çevresindeki beka problemlerinin ABD’nin bölgeye ait otorite problemleriyle çakışmasıdır buna sebep. Eğer bir anlaşmazlığın çözümü olacaksa sadece S-400'ün çözülmesiyle bu iş bitmez. Bir toptancıl yaklaşım ile bütün problemlerin çözülmesi lazımdır. Başka türlü bugün S-400 olur yarın o içerideki konulardan başka bir daha çıkar, yenileri gelir."

"TÜRKİYE'NİN İKİ YENİ DOKTRİNİ"

Bu sorunun çözülememesi noktasında özellikle Türkiye'nin 2015 yılı sonrasında uygulamaya başladığı doktrin ile teröre ve ulusal güvenliğe engel oluşturabilecek her türlü probleme işte ve dışta yerinde müdahale etmesinin önemli olduğuna değinen Oğuz şunları söyledi:

"Bu çatışma noktalarının çözülmeme sebebi Türkiye’nin 2015 yılından sonra iki yeni doktrinidir. Yeni doktrin nedir? Türkiye’nin beka probleminden dolayı her türlü terör eylemini artık yurtiçinde değil yurdışında mümkün olan en uzak olan şekilde karşılamaya karar vermiştir. Irak, Suriye, Libya yani Türkiye’nin oluşabilecek tüm terör saldırılarının önünü kesmeye yönelik bu harekatları çevrede çok uzaklardan gelip buraya müdahil olan, hiçbiri komşusu dahi olmayan çeşitli dünya otoritelerini rahatsız etmiştir. Bizim bekadan dolayı kendimizi koruma refleksimiz bazılarının çıkarlarıyla çakışmış. Bu sadece burada değil. Mesela Lübnan’da da Fransa karşı çıktı ve Türkiye’nin Lübnan’dan kovulmasını istedi. Çatışma olmamasına rağmen."  

"YENİ GELİŞMELER YAŞANABİLİR"

Oğuz CAATSA yaptırımları hakkında şu ifadeleri kullandı:

"Türkiye ABD’nin CAATSA yaptırımlarını uyguladığı ilk NATO ülkesi olmuştur. NATO tarihinde ilk defa bir NATO ülkesi kendinin de dahil olduğu NATO sınırlarının zayıflaması pahasına Rusya’ya zımmi yardımda bulunmuştur. Bunun NATO’nun geleceği için de büyük bir engel teşkil etmektedir. Diğer taraftan Ocak 21’de gelecek Biden yönetimiyle yaptırımlarda olumlu veya olumsuz yeni gelişmeler yaşanabilir. Şu anda bu konulmuştur ama bu geleceğe dair bunların hiç arttırılmayacağı veya yeni yaptırımlara tabi kalınmayacağı ya da mevcut yaptırımların kaldırılmayacağı anlamına gelmez. Ayrıca görülmeyen bir tehlike daha vardır. Bu da bu yaptırımların AB yaptırımlarını tetikleme olasılığıdır."

"AB GÖZÜNÜ ABD'YE ÇEVİRDİ"

"Bu ayın başında yapılan AB Liderler Zirvesi’nde Türkiye’ye yaptırım konusunda AB adım atmadı ama daha ileri bir adım için de ABD’ye gözünü çevirdi. Fransa, Yunanistan, Günay Kıbrıs Rum Yönetimi gibi yaptırım için Türkiye’ye baskı kuran ülkeler, Almanya, İtalya, İspanya ve Bulgaristan gibi yaptırımlara şimdilik karşı çıkan ülkelere ABD’nin bu adımını örnek olarak gösterip, önümüzdeki üç ay içerisinde yapılacak AB Liderler Zirvesi’nde Türkiye’ye sert yaptırım kararları çıkması için daha çok yükleneceklerdir."

"SORUNLAR ÇÖZÜLEBİLİR"

"Teknik olarak yaptırımlar içerisinde Türkiye’ye en fazla zarar verecek nokta mal ve teknoloji ihracatı ruhsatı verilmemesi olur. Türkiye ABD’den bitmiş ve ara savunma sanayi ürünler alabiliyor, ortak üretim projeleri yapabiliyor, teknoloji transferiyle ilgili lisans ve izinler alabiliyor, bunlar durumlarına göre çeşitli seviyelerde etkilenebilir. Türkiye’nin en önemli projelerinin stratejik alımları hali hazırda FSM üzerinden değil MSB üzerinden gidiyor. Biden yönetimiyle ilişkilerimize göre sorunlar büyük oranda çözülebilir. Bu olmazsa ne olacak? Yine de alternatifsiz değiliz. Bugüne kadar sözleşmeleri yapılmış izinleri alınmış projeler etkilenmeyecektir. Ancak bu süreçten sonra izinleri alınmayan projelerin de etkileneceğine kesin gözüyle bakılıyor. Mesela Pakistan’a ATAK helikopterlerinin motorunun satışıyla ilgili herhangi bir sözleşme yapılmadı bugüne kadar. Bundan sonra da mümkün olmayacaktır."

"ÇALIŞMALARINI ÇOKTAN BAŞLATTIK"

"Bizim devam eden projelerimiz var. Bu projelerin içerisinde ABD’den bazı malzemeler kullanılacaksa burada da mutlaka etkilenilecektir. Bir de görünmeyen yanları var. Mesela başka ülkelerden üçüncü ülkelerden alınıp da içinde ABD bileşenlerinin olduğu parçalar var. Bunlarda da alt sistemlerin temini durdurulabilir. Biz zaten yıllardır bunlar ile karşılaştığımız için ve bunlara yönelik yerleştirme çalışmalarını çoktan başlattık. Bazılarını hatta sonuçlandırdık kullanıyoruz. Bazılarının da temin kaynağı değiştirildi. Batıdan alınan malzemeler doğu, uzak doğu ülkelerine kaydırıldı. Bugüne kadar değişmeyen bazılarında da başta bir miktar zorlanılsa da alternatifler aynı şekilde yaratılacaktır."

KRİTİK SİLAHLARDA YEDEK PARÇA KONUSU

"Bana en çok sorulan sorulardan biri de F-16 gibi ABD kaynaklı kritik silahlarımızın yedek parça sorunu olup olmayacağı. Böyle bir sorunun ne yazık ki tek bir cevabı yok. Yaptırımların ABD kongresiyle yasalara ilave edilmesinin asıl sebebi ABD çıkarlarını olumsuz etkileyecek şekilde Türkiye’nin bölgedeki, savaşlara müdahale etmesi kaynaklı olduğunu söylemiştim. Bunu engelleyecek ilk yöntem de mevcut silahlara yedek parça teminini durdurup ABD’den parça sağlamadan harekat yapılamaz hale getirmek. Türk Silahlı Kuvvetleri geçmişteki operasyonlarda ve ambargo tecrübeleriyle karşılaştığı için her zaman çok uzun süre yetecek stok yapılanmasına sahiptir bu noktada. Biz de o ürünleri yerlileştirene kadar elimizdeki stokların yeterli olabileceğini değerlendiriyoruz. Stok tutulamayan istisnai malzemeler varsa o zaman farklı kaynaklardan, karaborsa gibi yöntemlerden de yararlanılabilir."  

KEMAL İNAT: ABD'NİN DAYATMA POLİTİKASI

"ABD’nin başka bazı ülkelere de yaptığı gibi, dayatma politikasının ürünü olarak görmek gerekir bunu. ABD Hazine Bakanı'nın yaptırım konusunda yaptığı konuşmada benim aklım ilk gelen, yaptırımları silah kullanmaya bir alternatif olarak gördüğünü, silah gibi kullandığını görüyoruz. Silah kullanıldığında neyi amaçlıyorsa aslında bu ekonomik yaptırımlarda da aynı şeyi amaçlıyor. Karşısındaki aktörü zorla belli bir davranışa sevk etmeyi amaçlıyor ya da belli bir davranıştan alıkoymayı amaçlıyor. Bu yaptırımlar da aynı şeyi hedefliyor. Türkiye, ABD’nin çıkarlarına aykırı davranıyor şu an bazı noktalarda kendi çıkarları için. Türkiye bağımsız bir dış politika arayışı içerisinde bunu hepimiz biliyoruz. Bağımsız dış politika arayışı özellikle Orta Doğu’da Türkiye ile ABD’nin çıkarlarını karşı karşıya getiriyor."

"TÜRK ABD İLİŞKİLERİ AÇISINDAN OLDUKÇA KÖTÜ"

"ABD’de ki elitler başta olmak üzere bunların arkasında ABD kongresinin de olduğunu unutmamak gerekiyor. Türkiye’ye yaptırım uygulanmasını konusunda bir karar alınmıştı şimdi de yetkilendirmeyle bu yaptırımlardan 12 tanesinden 5 tanesini uygulamak zorunda bıraktılar. Şu an ki ABD başkanı bu yaptırımlar arasında Türkiye ile ilişkileri çok fazla zora sokmayacağı, hafif olan yaptırımları seçti. Ancak ABD’de ki başkan bir tarafa kongre bir tarafa dersek Türkiye ile ilişkiler konusunda mevcut başkanla çok daha sert bir tutum ve politika içerisinde olduğunu biliyoruz. Bu çerçevede yaptırım kararında, aslında her ne kadar başkan hafif olan yaptırımları tercih etmiş olsa da Türk-ABD ilişkileri açısından oldukça kötü bir noktaya işaret etti."

"TÜRK ABD İLİŞKİLERİNE ZARAR VERİYOR"

"ABD bağımsız dış politika yüklemek, kendi çıkarlarını gözeten dış politika konusunda Türkiye’yi cezalandırma yoluna gidiyor. Bu girişim Türk-ABD ilişiklerine zarar veriyor. Bu durumun Türk Savunma Sanayisi'ne etkisine gelince ilk etapta zararı söz konusu olabilir. Türkiye, NATO üyesi Batı ile askeri ilişkilere sahip olan bir ülke. Dolayısıyla NATO’nun en büyük ortağı ABD’nin Türkiye’nin bu konudaki yaptırım kararı Türkiye’ye zarar verecektir. Bu yaptırıma neden olan S-400 alım kararının nasıl vuku bulduğuna bakarsak orda da görüyoruz. Sonuçta Türkiye’nin S-400’ler konusunda Rus Savunma Sistemleri tercih edildi. Bu konuda mevcut ABD Başkanının da bizzat ifadesi çerçevesinde söylersek Türkiye’ye Patriot'ların verilmesi konusunda ABD’nin bu satışlara yanaşmaması, yanlış politikalar izlemesi Türkiye’yi S-400 almaya itti. Bundan dolayı Türkiye’yi suçlayamayız demişti. Trump."

"RASYONEL ÇİZGİDEN UZAKLAŞTI"

"Başka bazı savunma ürünlerinin Türkiye’ye temini konusunda ABD böyle bir yola girerse ki şu an da girmiş gözüküyor. Türkiye’nin o savunma ürünlerinde ya yerli üretim ya da başka ülkelerden temin edilen zorunluluğunu ortaya koyacak. ABD açısından baktığımızdan S-400’ler konusunda neden şikayet ediyorlarsa bu almış oldukları karar ile aslında Türkiye’yi  bu yola yeniden zorlamış oluyorlar. ABD’den değil de başka ülkelerden temin edilmesi ya da yerli üretim için Türkiye’yi zorladığı anlamına geliyor. Bu karar ile ABD politikasının rasyonel çizgiden uzaklaştığını düşünüyorum. Şunun belki altını çizmek gerekiyor ABD Başkanı biraz daha olsa Türk-ABD ilişkilerinde daha büyük hasar vermemek açısından daha hafif olan yaptırımları tercih etmiş oldu ama bu kararın Türk-ABD  ilişkilerine zarar veren bir karar olması gerçeğini değiştirmiyor. "

KAYNAK: HABER7 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.