banner2

Eski Said'in ilmî gücü ve Kafa yapısı farklıdır. Onun çok güçlü bir ilme sahip olduğunu, bu bilimsel gücü sayesinde "müz'ic ve acaib"  sorulara cevap verebildiğini,  hatta bu sayede gerek sayısal gerek siyasal olayları yorumlama yeteneğine sahip olduğunu biliyoruz.

Bu yüzden Yeni Said,  şahit olduğu bazı üzücü olaylar karşısında veya kendisine bazı siyasî sorular sorulduğunda, ya hiç ilgilenmiyor, ya da muvakkaten Eski Said'in kafasını kullanarak cevap vermeye çalışıyor.

Bundan başka Eski Said şiddetli ve damara dokunduracak bir şekilde konuşur, ülkenin siyasal olaylarına karşı kayıtsız kalmadığı için de, İslam'a yapılan saldırıları cevapsız bırakmazdı. Başka bir deyişle,  dine saldırılar söz konusu olduğunda Eski Said'in konuşmalarına bir "meydan okuma" tarzı hâkim olurdu. 

Emirdağ Lahikasında yazdığı bir mektupta,  Müslümanlara "irticacı" diyenlere verdiği cevapta şunları ifade ediyor: "Gazeteleri dinlemediğim halde bir iki senedir "irtica ile itham" kelimesi mütemadiyen tekrar edildiğini görüyordum. Eski Said kafasıyla dikkat ettim, katiyen gördüm ki,…Avrupa'nın dilenciliğinden kurtulmak için çalışanlara pek haksız olarak "irtica" damgasını vurup onları memlekette zararlı tevehhüm etmeleri, yerden göğe kadar hadsiz bir haksızlıktır."  

Yine bazı üniversitelerin, "Anadolu'da din lehinde kuvvetli bir cereyan vardır. Onlara da solcular gibi meydan vermeyeceğiz" şeklinde karar almaları üzerine Bediüzzaman şunları söylüyor: "Bu mesele münasebetiyle meslek ve meşrebime muhalif olarak bir iki dakika Eski Said'in kafasını başıma alarak diyorum ki: Küfür ile imanın ortası yoktur. Bu memlekette İslamiyete karşı komünist mücadelesi ortası olamaz. Sağ ve sol, ortası, üç meslek icap ettirir. Eğer İngiliz, Fransız deseler hakları var:'sağ İslamiyet, sol komünistlik, ortası nasraniye' diyebilirler." 

Yine 16. Mektubun başında "Neden siyasetten çekildin" şeklindeki bir soruya verdiği cevapta "Bu soruya Yeni Said lisanıyla değil, bilmecburiyye Eski Said lisanıyla cevap veriyorum"  diyor ve oldukça sert bir üslup kullanıyor.

Bediüzzaman gençliğinde okuduğu kitapları adeta ezberliyordu. Hem okuduğunu ezberleyen hem de ezber ettiğini asla unutmayan bir zekâya malikti. Nitekim Tillo'da bulunduğu sıralarda üç-dört ay gibi bir zaman diliminde Kamus-u Okyanus adlı lügat kitabını Sin harfine kadar ezberlemişti.

Tamamen Allah vergisi olan bir zekâ…

Hoşça kalın.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.