banner2
Öne Çıkanlar Sanlıurfa Haber Siverek Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Türkiye Şanlıurfa Valisi Abdullah Erin

Zirrat Mühendisleri Odası: TarImsal Üretim Seferberliği İlan Edilsin

Konu ile ilgili olarak yazılı bir açıklama yapan TMMOB ZMO Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi SUİÇMEZ, Tarımın ve gıdanın önemini daha iyi anlamamız, anlatmamız ve buna uygun şekilde üretim
politikaları geliştirmemiz, üreticiden tüketiciye kadar hepimizin sorumluluğudur dedi.

İŞTE YAZILI OLARAK YAPILAN O AÇIKLAMANIN TAM METNİ:
21 Mart Nevruz Bayramını kutladığımız bugünlerde, doğa ile birlikte Anadolu da uyandı.
Meyvelerimiz çiçek açarken, meralarımız tüm biyoçeşitliliği ile hayvanlarımızı cezbederken,
tohumlarımız ve fidelerimiz toprak ile buluşmayı beklerken, yurttaşlarımız Covid-19 salgını
karşısında sağlığını koruma, yeterli ve dengeli beslenme telaşında. Çiftçilerimiz ise bir yandan
sağlık tehdidiyle uğraşırken, bir yandan da geçimi için üretim telaşında.
Öncelikle, tüm dünyada ve ülkemizde yurttaş olarak alkışlarla destek verebildiğimiz özveriyle
çalışan sağlık emekçilerini yürekten kutluyor, özlük hakları dahil tüm mesleki ve insani
haklarına kavuşmalarını diliyoruz.
Sağlığımızı korumanın tıbbi yöntemler dışındaki en önemli etkenlerinden ikisi, her insanın
temiz ve sağlıklı su ile gıdaya ulaşma hakkıdır. Su ve gıda, günümüzde ve gelecekte
dünyadaki en stratejik iki üründür. Bir yandan su kaynaklarımızı korurken, diğer yandan
tarımsal üretimimizi artırmamız mutlak bir zorunluluktur.
Özellikle 1980’li yıllardan sonra uygulanan dış odaklara bağımlı, desteklerin kaldırılması ve
azaltılmasına, dışalıma, özelleştirmelere dayalı tarım politikalarının ülkemizde kronikleşen
tarım sektörü ve kırsal alan sorunlarını günümüzde de çözemediği ortadadır.
2006 yılında çıkarılan 5488 sayılı Tarım Kanunu’nun 21. maddesindeki tarımsal
desteklemeler için bütçeden ayrılacak kaynağın milli gelirin %1’inden az olamayacağı
hükmüne rağmen, verilen desteğin milli gelire oranı hiçbir yıl %0,6’nın üzerine çıkmamıştır.
Tarımsal ürünlerde net dışa bağımlı hale gelen ülkemizde, tarım sektörünün ekonomideki
ağırlığı her geçen yıl azalmaktadır. Tarımın milli gelire ve istihdama katkısı azalırken,
çiftçinin yıllardır devletten alacağı büyümekte, desteklenmeyen çiftçi faizli kredilere
başvurmakta, borç batağında tarlasını satmaktadır. Tarımsal örgüt enflasyonunda aslında
örgütsüz olan çiftçilerimiz üretimden çekilirken, son yirmi yılda 3,5 milyon hektar işlenebilir
tarım arazisini ekmekten vazgeçti. Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS)'ye kayıtlı çiftçi sayısı 2003
yılında 2,8 milyon iken günümüzde 2,1 milyona düştü, yaklaşık 700 bin çiftçi son derece
yetersiz olan tarım desteğini bile almayı bıraktı. Gerek üretim alanlarının daralması, gerekse
çiftçi sayısındaki düşüş, tarımda bir üretim sorunu olduğunu açıkça göstermektedir. Tarım
alanlarının, tarımsal üretimin, çiftçi sayısının, kırsal alan nüfusunun sürekli düştüğü bu
süreçte, en büyük pay aracılara ve sözleşmeli tarımla çiftçiyi taşeronu olarak kullanan büyük
şirketler ile ithalatçı firmalara gitmektedir. Tarımsal girdi fiyatları enflasyonun üstünde
olurken, tarımsal ürünlerin tarladaki fiyatı enflasyonun altında, marketteki fiyatı enflasyonun
üstünde kalmakta, üreten çiftçi para kazanamamakta, tüketiciler ise pahalı gıda tüketmektedir.
2
Tarım sektörümüz yıllardır uygulanan yanlı ve yanlış tarım politikaları nedeniyle bu yapısal
sorunlarını çözememiş iken, ülkemizi de yoğun olarak etkileyen koronavirüs salgınının
sektöre yıkıcı etkilerinin olacağı açıktır.
Bu süreçte; Covid-19 salgınının ülkemize en az zarar vermesi için, 18 Mart 2020 tarihinde
Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan “Ekonomik İstikrar Kalkanı”ndaki önlemler arasında
tarım sektörüne yer verilmedi. 25 Mart 2020 tarihli ekonomik destek paketinde de tarım
sektörü yer almadı.
Tarım ve Orman Bakanı tarafından 19 Mart 2020 tarihinde açıklanan yakın dönem bitkisel
üretim desteklemeleri kapsamında yer alan fark ödemeleri, iyi tarım uygulamaları ve organik
tarım desteklemelerinin son başvuru tarihlerinin uzatılmasına ilişkin açıklamalar olumlu
olmakla birlikte üreticilerimizin sorunlarını çözmeye yeterli olmadı.
20 Mart 2020 tarihinde açıklanan 1 milyar 572 milyon 500 bin lira TL tarımsal destek
ödemesi ise, önceki yıllardan kalan ödemeleri kapsayıp, bu yılki üretim sezonu için gerekli
olan acil işletme sermayesine yönelik yeni bir destek anlamına gelmemektedir.
25 Mart 2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Tebliğ, 2 Ocak 2020 tarihli ve 2015
sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile yürürlüğe konulan “T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi
Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi
Kullandırılmasına İlişkin Karar” kapsamında yayımlanmış olup, üç yıllık kullandırılacak
kredi limitlerini Covid-19 önlemi gibi yeni bir önlem gibi sunmak çözüm değildir.
İçişleri ve Sağlık Bakanlıkların çıkardıkları bazı genelgeler, tarım sektörünü ve kırsal alanı
etkilerken, yeni sorunlar oluşturmuştur.
Tarım sektörü, stratejik bir sektördür. Üreticilerin bir kez üretimden koptuktan sonra tekrar
tarımsal üretime dönmeleri oldukça zor, hatta olanaksızdır.
Tarımda gelişmiş ülkeler desteklerini birkaç yıl öncesinden açıklayarak çiftçisini önceden
yönlendiriyor. Koronavirüsün en yaygın olduğu bölge konumuna gelen Avrupa Birliği’nde
tarımsal üretim ve gıda ihtiyacının karşılanması için ek destekler gündemde.
Ülkemizde Mart ve Nisan ayları; özellikle sebze tohumu ve fidesi ile pamuk, ayçiçeği, mısır
gibi ürünler için ekim, dikim, gübreleme ve ilaçlama zamanları. Halen bakım çalışmaları
yürütülen mevsimlik meyvelerin hasat zamanı yaklaşıyor. Üreticilerimiz, çiftçilerimiz ise
bugün maalesef önlerini görememekte.
Unutmayalım ki, bir aylık ekim sezonunu kaçırırsak, bir yıllık mahsulü kaybederiz.
Üretmezsek beslenemeyiz. Üretemezsek tüketemeyiz. Üretemezsek kıtlık ve açlık yaşarız.
Dışalım, normal zamanlarla birlikte, özellikle salgının dünyayı tehdit ettiği günümüzde de
çözüm değil.
Çözüm; çiftçilerimizin tarım ürünlerini üretebileceği olanakların güçlendirilmesi ve
tüketicilerimizin de bu gıdalara uygun fiyatta sürdürülebilir bir şekilde ulaşmasının
sağlanmasıdır.
3
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası olarak; Covid-19 salgınının ülkemizde kamu sağlığı,
insan yaşamı ve tarım sektörünü en az etkilemesine yönelik önerilerimizi 19 Mart 2020 tarihli
“Koronavirüs Salgını, Tarım Sektörünün Dünyadaki Stratejik Önemini Bir Kez Daha
Göstermiştir. Ülkemiz Tarım Sektörü Derhal Desteklenmeli, Tarımsal Üretimimiz Planlı Bir
Şekilde Artırılmalıdır.” başlıklı Basın Açıklamamızda sıralamıştık.
Basın Açıklamamızdan sonra yapılan son düzenlemelerle ortaya çıkan sorunlara yönelik
çözüm önerilerimiz ve tarımsal politikalar konusunda yapılması gerekenlere ilişkin somut
önerilerimiz şunlardır:
 5488 sayılı Tarım Kanunu gereği, bütçeden tarıma ayrılan kaynak, 2021 yılı bütçesi ve
sonraki yıllar için gayrisafi millî hâsılanın en az %1’i düzeyine yükseltilmelidir.
 2019 yılı destekleme ödemeleri tüm illerimiz için derhal ödenmeli, 2020 destekleme
ödemeleri ise 2021 yılına sarkmadan ödenmelidir.
 Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından açıklanan üretici destekleme başvuru tarihleri,
destekleme kapsamındaki diğer ürünler için de uygulanmalıdır.
 Bitkisel ve hayvansal ürünlerin destekleme kapsamı genişletilmeli, iyi tarım
uygulamaları ve organik tarım destekleri sürdürülmeli, girdiler dahil ek ekonomik
destek paketi açıklanmalıdır.
 Çiftçilerin Ziraat Bankası, özel bankalar ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan kredi
borçları yapılandırılmalı, 2020 yılı için faiz alınmamalıdır. Borç ertelemesi, düşük
faizli kredi yanında, çiftçi borçlarının silinmesi de gündeme gelmelidir.
 Çiftçilerin BAĞKUR ve SSK borçları, 2020 yılı hasat sezonu sonuna ertelenmelidir.
 Kredi Garanti Fonu (KGF) kredileri tarım işletmelerini de kapsamalıdır.
 TMO, buğday başta olmak üzere 2020 yılı için alım garantisi vermeli, piyasa
spekülasyonlarına karşı üretim maliyetlerinin üzerinde alım fiyatı açıklamalıdır.
 Üretim için gübre, tohum, ilaç, yem, mazot, elektrik gibi temel girdilerin maliyetleri
düşürülmeli, tarımsal girdilere destek verilmeli, KDV indirimi dahil üreticiyi ve
üretimi rahatlatıcı önlemler ivedilikle alınmalıdır.
 Covid-19 salgını sürecinde tüm yurttaşlarımızın içme suyu ve çiftçilerimizin tarımsal
su kullanım borçları ertelenmeli, mümkünse su hizmetleri ücretsiz verilmelidir.
 İçişleri Bakanlığı Genelgesi ile getirilen 65 yaş üstü insanlarımızın sokağa çıkma
yasağı; özellikle Mart-Nisan aylarının bitkisel ürünler için ekim, dikim ve bakım
dönemi olması, süt gibi hayvansal ürünlerin günlük olarak alıcılara teslimi gerçeği göz
önüne alınarak, tarım nüfusunun yaşadığı yerlerde kontrollü olarak kaldırılmalıdır.
ÇKS’ye kayıtlı çiftçilere izin belgesi verilerek ekim, dikim, üretim bölgesinde seyahat
etme ve üretim alanına ulaşma yasağı kaldırılmalıdır.
 Bitki koruma, gübre, tohum, tarım alet ve makinası gibi girdileri satan Tarımsal
Bayilere yönelik halk sağlığının korunması ve haksız rekabet ortamı oluşmaması için
Tarım ve Orman Bakanlığı’nca ülke düzeyinde ortak uygulama başlatılmalı ve süreç
sıkı bir şekilde denetlemelidir. Üreticilerle kalabalık ortam oluşmasına izin
verilmemesi ve bayiye gelen müşterilerle el sıkışma vb. temaslardan kaçınılmasına
yönelik yayımlanan Genelge dışında, Bakanlığa ilettiğimiz ve yürürlüğe girmesini
talep ettiğimiz diğer önerilerimiz şunlardır: Salgın sürecince bayilerin hafta sonları
kapalı olması, hafta içi mesai saatlerinin temas mesafesi ve bulaşma riskini azaltma
kurallarına uyularak 08.00-17.30 olarak düzenlemesi, bayilerde çalışan kişi sayısının
azaltılması ve haftalık dönüşümlü çalışmaya geçilmesi, ortak uygulama için bu
önlemlerin tüm illere Tarım ve Orman Bakanlığı resmi yazısıyla duyurulması, bayilik 
4
denetimlerinin artırılması, önlemlere uymayanlar ve kural ihlali yapan bayilere gerekli
yaptırımların uygulanması.
 Sağlık Bakanlığı’nca yürürlüğe konulan Biyosidal Ürünler Yönetmeliği değişikliği
yeniden değerlendirilmeli, biyosidal ürün veya aktif maddelerin imalinden sorumlu
olacak meslek grupları içerisinde eskiden olduğu gibi yine Ziraat Mühendisleri de
olmalı, halk sağlığı açısından biyosidal uygulaması yeterli eğitim almamış her meslek
grubuna açılmamalıdır.
 Gıda egemenliği, gıda güvenliği ve gıda güvencesi ülke gündemindeki yerini almalı,
olumlu resmi açıklamalara karşın, merdiven altı üretim, stokçuluk ve fahiş fiyatlar
boyutu dahil uygulamalar doğru, etkin ve hızlı şekilde denetlenmelidir.
 Yaş sebze ve meyve pazarları ile Hallerde aracılık sistemi devreden çıkarılmalı, ürün
sunumunda hijyenden ödün verilmemeli, etkin denetimler yapılmalıdır.
 Tarımsal ürünlerin dışalımında uygulanan koruyucu tedbirler, özellikle salgının yaygın
olarak görüldüğü Çin, İran, AB, ABD gibi ülkelerden gelen ürünler için yeniden
gözden geçirilmeli, salgını sınırlarımızda engelleyecek şekilde gerekli düzenlemeler
yapılmalıdır.
 Tarımsal üretimde önemli bir işgücü konumunda bulunan geçici, gezici ve mevsimlik
tarım işçilerin karşılaşacağı sorunlara yönelik kalıcı çözüm önerileri geliştirilmeli,
şehirlerarası nakil ve barınma koşulları dahil üretim sezonu öncesi gerekli önlemler
ivedilikle yürürlüğe konulmalıdır.
 Dezavantajlı kesim olan kırsal alanlarda yaşayan insanlarımıza yönelik olarak ek
uyarıların yapılması ve yaygınlaştırılması, gezici sağlık ekipleriyle kırsaldaki özellikle
65 yaş üzerindeki yurttaşlarımızın sağlık taramasından geçirilmesi salgının yıkıcı
etkilerinin önlenmesi açısından gereklidir.
 Öncelikle tarımsal ilaç, gübre, tohum olmak üzere yerli girdi üretimine ve ıslah
çalışmalarına yönelik gerekli ar-ge çalışmaları hızlandırılmalı ve süreç koşulsuz
desteklenmelidir.
 İklim değişikliğinin kısa ve uzun vadeli senaryoları dikkate alınarak mevcut tarım
alanlarında kuraklığa dayanıklı bitki tür ve çeşitlerinin geliştirilmesi, ekim teknikleri
ve toprak kullanım yönetimine yönelik araştırma çalışmalarına daha fazla kaynak
ayırarak devam edilmelidir.
 Su havzaları ve su kaynakları korunmalı, bilinçsiz su tüketiminin önüne geçilmeli, atık
sular arıtılarak yeniden kullanılabilir hale getirilmeli, doğal yaşamı tehdit eden
HES’ler durdurulmalı, su ticarileştirilerek bir rant aracı haline getirilmemelidir.
 Büyük Ova Koruma Alanları dahil verimli tarım alanları korunmalı ve amacı dışında
kullanılmamalı, mevcut Toprak Koruma Kurullarının amaç dışı kullanıma aracılık
eden yapısı değiştirilmelidir.
 Gıda arzının sürekliliği, verim ve üretici gelirinin artması için sulamaya uygun tarım
alanları bütçeden yeterli kaynak ayrılarak ivedilikle sulu tarıma açılmalı, su tasarrufu
sağlayan basınçlı/kontrollü sulama yöntemleri uygulanmalı, sulanan alanlarda
eşgüdümlü olarak arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme hizmetleri
tamamlanmalıdır.
 Tarımsal üretimde çok sayıda, işlevsiz, benzer görevleri yürütmeye çalışan örgütlenme
modelleri yerine, Kooperatifçilik modeli güçlendirilmeli, Birlik ile Kooperatiflerin
görev alanı net olarak tanımlanmalıdır. Teşvikler örgütlülüğü desteklemeli, üretim
planlamasında da önemli rol üstlenmesi gereken kooperatiflerin pazarlama işlevinin
geliştirilmesi yoluyla aracılığın kaldırılması ya da en az düzeye indirilmesi
sağlanmalıdır.
5
 Hayvancılığın gelişmesi sağlanarak, üreticinin gelir artışı yanında, vatandaşın sağlıklı
et, süt ve süt ürünleri tüketmesi için kalıcı özel önlemler alınmalıdır. Beyaz et ve
yumurta sektörü salgın boyunca desteklenmelidir. Kırmızı et sorununun giderilmesi
için dönemsel olarak açılan tarife kontenjanlarıyla dışalım yolu tercih edilmemeli,
devlet üretim çiftlikleri yoluyla üreticiye teknik destek sağlanmalı, yem, ilaç, aşı
desteği verilmeli, meraların amaç dışı kullanımı önlenmelidir. Endüstriyel hayvancılık
çok boyutlu değerlendirilmeli, agroekolojik hayvancılığa geçiş özendirilmelidir.
 Örtü altı tarım, seracılık özellikle salgın dönemi ve doğal afetlerde desteklenmelidir.
 Tarımsal Yayım ve Danışmanlık hizmetleri yaygın ve etkin olarak hızlı bir şekilde
verilmelidir.
 Ülkeyi yönetenlerin özellikle bu dönemde dışlayıcı değil, tarım ve gıda sektörünün
tüm bileşenlerini sürece katarak bilimsel önlemlerle krizi yönetmeleri gerekmektedir.
 Şu an işlevsiz ve dağınık olan kamu yönetimi yerine tarım, toprak ve su yönetiminde
etkin bir kamu yönetimi kurulmalı, merkezi yönetim görev ve yetkilerine sahip
çıkmalı, uzman kurumlar kapatılmamalı veya işlevsizleştirilmemelidir. DSİ Genel
Müdürlüğü güçlendirilmeli, en ücra noktalara hizmet verecek şekilde Toprak Su Genel
Müdürlüğü yeniden kurulmalıdır.
 Kamu hizmetinin yeterli ve etkin verilebilmesi amacıyla acilen Ziraat Mühendisleri
için kamuda yeterince kadro açılmalı ve atanamayan mühendisler güvenceli çalışma
koşullarında işe başlamalıdır.
Ülkemizin en büyük gücü her türlü olumsuzluğa karşın hâlâ tarımsal üretim
potansiyelimizdir.
Son tarım sayımının 2001 yılında yapıldığı ülkemizde, tarım arazilerini korumayan, girdi
maliyetlerini düşürmeyen, gerekli ve yeterli ürün desteklerini içermeyen ve sadece dışalıma
dayalı politika ve uygulamalarla, tarım ve gıda sektöründe ülke ve halkımız yararına
belirlenen ve istenilen hedeflere ulaşılması mümkün değildir.
Covid-19 salgınından ders çıkararak, ülkemizde bir an önce “kamucu tarım politikası”
değişikliğine gidilmelidir.
Söylemler dışında somut olarak, tarım arazilerimizi koruyacak şekilde ülke düzeyinde arazi
kullanım planlaması yapılmalı; korunan tarım arazilerimizde üretim miktarı artışı, ürün
çeşitliliği ve üretim sürekliliğini sağlayan tarımsal üretim planlamasına geçilmeli; tarımsal
ürün dışalımının kısıtlanmalı, girdi maliyetleri düşürülerek ürün desteklerinin artırılmasına
yönelik çalışmalara derhal başlanmalıdır.
Tarımsal desteklemelere kaynak yok dayatmasına ve aldatmacasına karşı, faiz ve vergi
oranları düzenlemesi yanında, halkımızın öncelikli ihtiyaçları yerine sermaye kesimlerine rant
aktarmayı amaçlayan ve bugün ihaleye çıkması beklenen Kanal İstanbul gibi çılgın projeler
durdurularak, kamu kaynakları, üretimi artırmaya ve toplum yararına kullanılabilir.
Unutmayalım, boş rafları gıda maddeleri ile doldurmanın tek yolu, her koşulda tarımsal
üretime devam etmektir.
Her koşulda üretmeye devam etmek, üretimi ve üretenleri desteklemek hepimizin temel
amacımız olmalıdır.
6
Tarımın ve gıdanın önemini daha iyi anlamamız, anlatmamız ve buna uygun şekilde üretim
politikaları geliştirmemiz, üreticiden tüketiciye kadar hepimizin sorumluluğudur.
Yaşadığımız ekonomik, siyasal, yönetim ve de sağlık krizi ortamında tarım sektörümüzün tüm
bileşenlerinin ortak mücadele etmesi bir zorunluluktur.
Çiftçilerimizin, üreticilerimizin, tüketicilerimizin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için, bilimle
tarımsal üretimi buluşturabilmek için, ülke olarak kendimize yetebilmemiz için, gıda
güvenliği ve gıda güvencesi için, gecikmeden, derhal, yerli üretime ve istihdama dayalı bir
seferberlik başlatma zamanıdır.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası olarak; ülkemizde derhal “Tarımsal Üretim
Seferberliği” ilan edilmesini talep ediyoruz.
“Tarımsal Üretim Seferberliği”nin sağlıklı işletilebilmesi, çok boyutlu çözüm önerilerinin
geliştirilmesi ve uygulanabilmesi için Tarım ve Orman Bakanlığı’nın öncülüğünde Kamu,
Üniversite, Meslek Odaları, Meslek Kuruluşları, ilgili Özel Sektör ve STK’ların temsil
edildiği “Koronavirüs Tarım Bilim Kurulu” kurulmalıdır.
Virüs insanı, açlık insanlığı öldürür.
Pazarlarda, marketlerde, manavlarda hızla tükettiğimiz ve hatta stoklamaya çalıştığımız gıda
maddelerini tüm zorluk ve risklere karşın fedakârca üreten çiftçilerimize hak ettikleri değeri
verelim, koruyalım, destekleyelim.
Tarımsal üretimimizi planlı bir şekilde artıralım, yeterli ve dengeli beslenelim.
TMMOB ZMO olarak, halen üretmek için direnen çiftçilerimiz ile birlikte, her koşulda
üretimi ve verimliliği artırmak için üretim alanlarında her türlü riski alarak kamuda ve özel
sektörde çalışan meslektaşlarımıza yürekten teşekkür ediyoruz.
Üretenin hakkını aldığı, insanlarımızın aç, susuz ve yoksul yaşamadığı bir ülke özlemi ile hep
birlikte sağlıklı ve güzel günlere.
Baki Remzi SUİÇMEZ
TMMOB ZMO Yönetim Kurulu Başkanı
(Yönetim Kurulu Adına)

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.