banner2

Her canlının Allah’a karşı sorumluluğu var. Ancak yüce yaratıcımız Rahman ve Rahim olan Rabbimiz yeryüzünün halifesi olarak en büyük sorumluluğu biz insanlara vermiştir. Her ne hikmetse çoğumuz bu sorumluluğu unutup sanki hiç ölmeyecek gibi bu dünya bizim tapulu malımız gibi tozpembe bir yaşam tarzını seçmiş durumdayız. Gerçek ise: Anlayanlar ve idrak edenler için çok ağır ve korkutucudur. Bu fani Dünya’da yaptığımız her şeyin hesabını vereceğimizi Rabbim gerek Kur’an da gerek peygamberler vasıtasıyla bizlere bildirmiştir. Tahmini olarak Dünya hayatı ile ilgili 104 ayet var bunlardan sadece bir kaçına bakalım. Rabbimiz bizleri şöyle uyarıyor: Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte asıl hayat odur. Keşke bilmiş olsalardı. (ANKEBUT /64)

Ve diğer bir ayeti kerimede ise: Biliniz ki dünya hayatı bir oyun, bir eğlence, bir süs ve kendi aranızda övünme, mal ve evlat çoğaltma yarışından ibarettir. Bu, tıpkı bir yağmura benzer ki; bitirdiği ot, ekincilerin hoşuna gider, sonra kurur, onu sapsarı görürsün, sonra çerçöp olur. Ahirette ise çetin bir azab; Allah'tan mağfiret ve rıza vardır. Dünya hayatı, aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir. (HADİD /20)

 Hayat yaşama tarzıdır. Yaşamaktır yaşayış tarzında insandan başka problemleri olan, sorunlarla boğuşan bir mahlûk, varlık yoktur. İnsanı diğer varlıklardan ayıran nesne akıldır. İnsanın dışındaki varlıklarda, Dünya’ya gelişlerinde Dünya ve yaşama ile ilgili tüm bilinmeyenler canlı varlıklara peşin verilir. Yeni doğan bir kuzu annesine yürüyerek süt emmesini bilir bu duygu peşin öğretilmiştir. Kuluçka neticesinde yumurtadan çıkan civciv yere basar basmaz dış etkenlerden korunmasını bilir. Bir bal arısı dünyalık bir eğitim almadan çiçeklerden topladıklarını kovanına bırakarak bize bal sunar. Elma, armut içindeki kurt gıdasını bu şekilde alır. Aynı Toprağa ektiğimiz beş çeşit tohum bize ayrı ayrı sebze verir rengi, tadı, kokusu, şekli, ağırlığı değişiktir bunlar mutlak güç, kuvvet, kudret sahibi olan yüce Rabbimizin emri ile oluyor.

 

İnsan ise tam bunların tersidir. Annesinin karnında canlı iken bir âlem, canlı iken ses çıkarmaz bağırsa annesini kalpten götürür. Doğar doğmaz ağlar dünyaya gelmiş ya sorunlarla boğuşacak hayatın yaşama’nın yükü altına girecek bezlere sarılacak bakıma muhtaç bir varlıktır. Yaşama hayatı ile ilgili bilinmeyenleri anne babasından yavaş yavaş alışır. Çocukluğu bitecek toplumun içine girecek bilinmeyenleri toplum ve eğitimden alacak, okuyacak, evlenecek yaşamak için hayat derslerinden demini almaya çalışacak. Koca koca üniversiteleri bitirenler yönetici konumuna geçince yaptıklarını televizyon ekranlarından seyrediyoruz, materyalist eğitim hırsız, zalim, kral kafalı, cani insan türü yetiştirmeye devam ediyor. Nitekim yüce Rabbimiz Kur’an-i kerimde şöyle ferman buyuruyor:

 

Ey insanlar! Haberiniz olsun ki, Allah'ın vaadi muhakkak haktır. Sakın bu dünya hayatı sizi aldatmasın, sakın o aldatıcı şeytan sizi, Allah hakkında da aldatmasın. (FATIR/5)

Nefsince de, sabah akşam rızasını isteyerek Rablerine yalvaranlarla beraber candan sabret. Sen dünya hayatının süsünü isteyerek onlardan gözlerini ayırma. Kalbini, bizi anmaktan gafil kıldığımız, nefsinin kötü arzusuna uymuş ve işi hep aşırılık olan kimseye uyma. (KEHF/28)

Ey insanlar! Rabbinizden sakının ve bir günden korkun ki, baba çocuğuna hiçbir fayda veremez. Çocuk da babasına hiçbir şeyle fayda sağlayacak değildir. Şüphesiz Allah'ın vaadi gerçektir. O halde dünya hayatı sizi aldatmasın, sakın o çok aldatıcı şeytan sizi Allah'ın affına güvendirerek aldatmasın. (LOKMAN/33)

İnsan hayatını sürdürüp yaşam mücadelesi verirken, bilinmeyenleri çok, bilinenleri az olacak, gençlik geçecek, ihtiyar olacak ihtiyarlık ise hayatın son basamağıdır. Ötesi memat yani ölümdür. Yeni bir hayat yaşama tarzı sonsuzluk… Ahiret hayatı için iki yol vardır: Ya cennet bahçelerinde, yâda Cehennemde amelinin yaşama tarzının karşılığını bulacaktır. Hayatta, vahiyle, beslenen ruhlar huzurlu, putçu anlayışla beslenen ruhlar ise görünürde iyi görünseler bile dışı güzel, içi küflenmiş nar gibidirler. İnsanlığı tek tip yaşamaya zorlayanlar, zalimdirler, fasıkdırlar, kâfirdirler, Allah’ın yaradılış kanununa savaş açmış firavunun, nemrutun torunlarıdırlar. İnanan kitleler bunlara alkış tutuyor bunları seviyor yalakalık yapıyor ise, bunlar da onlardandır. Zulümlerine ortaktırlar dünyada belirli bir yere gelebilirler, ihaleler alabilirler, krediler, çekebilirler, cazip kulelerde yaşayabilirler kat ve yatları olabilir amma! Ahirette Rabbimiz bunlardan hesabımızı soracaktır. Mevkii makamı ne olursa olsun korumaları da olsa özel kanunlarla da korunsalar bile… Selamla kalın selamette kalın.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.